YOZGAT MERKEZ KÖÇEKKÖMÜ KÖYÜ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
Erimemek için etkin bir yol"' dernekleşme " Bu Yazı Celal İlhan'ın ANADOLU'DA BİR NOKTA adlı kitabından alınmıştır. Bu bölümün hazırlanmasında Serdar Karaduman tarafından 1996 yıhnda ODTÜ Kentsel Politika Planlaması Yerel Yönetimler Yüksek Lisans Programında verilen " İdentity " ( kimlik ) dersi için hazırlanan " Bir Alevi Mahallesinde Kimlik Dönüşümü" adlı çalışmasından yararlanılmıştır. 1980'li yıllarda başkentin nüfusunun büyük bölümünü oluşturan köy kökenliler, şehirde eriyip yok olmamak için harika bir yol keşfettiler. Köy Kültür ve Dayanışma Dernekleriydi bu. Bu dernekleşme yarışı kısa zamanda tüm köy kökenlilerin birer derneğe sahip olması ile sonuçlandı. Derneklerin başlıca işlevleri, her yıl enaz bir kez piknik düzenleyerek üyelerini bir araya getirmek oluyordu. Piknikler her yaş gurubuna ayrı katkılar sağlıyor, farklı hazlar tattırıyordu. Eskiler anılarından söz edebilecek yaşıtlarını buluyor, gençler ise yeni dostluklar arkadaşlıklar kurma olanağını yakalıyorlardı. Derneklerin ikincil etkinlikleri ise, sıkıntıya düşen üyelerinin yardımına koşma, hastaları ziyaret etme, " Allah geçinden versin", ölenlerin cenaze işlerini halletme şeklinde oluyordu. Daha iyi çalışan köy dernekleri ise, kültürel 7" etkinlikler denilebilecek çalışmalar bile yapabiliyorlardı. Diğer köy derneklerinde olduğu gibi, bizim derneğin de en önemli işlevi her yıl aksatılmadan yapılan piknikleri olmaktadır. Daha çok köyümüze gidilerek yapılan bu etkinlik, gerçekten iç rahatlatıcı, moral yüseltici ve son derece renkli geçmekte, katılanlarca biri bitmeden öbür yılın pikniğinin özlemi dile getirilmektedir. Bu pikniklere, köye gidip gelmenin tüm güçlüklerine karşın, üyelerimizin % 80'inin katıldığını söylemekten zevk duyduğumu ifade etmek isterim. Bizde dernek çalışması, 1991 yılında Dr. ibrahim Zeran tarafından başlatıldı. Remzi İbiş, Fazlı Ay, Mustafa Neşeli, Ali Sevim, Kazım Kaya, Mustafa Sevim kurucularıydı. Bu girişim ilk genel kurulunu 6 ay içinde yapmadığı için sonuçsuz kaldı, dernek kendiliğinden fesih duruma düşerek kapandı, ikinci girişim 1992 yılında Celal İlhan, Ali Başal, İsmail Karaduman, Yılmaz Neşeli, Rafet İbiş, Hasan Zeran, Zeynel Ay'dan oluşan bir ekip tarafından yapıldı. Derneğin kuruluşu tamamlandı. İkinci dernek yönetimini Bayram Kaya başkanlığında Hasan Karaduman, Adile Uslu, Kemal Aydoğan, Mustafa Mete, Adıgüzel Başal ve Yüksel İbiş oluşturdu. İkinci yönetim sonrası yöneticileri zaman zaman değişerek, derneğimiz bugüne kadar kesintisiz devam etti. Her şeyin çok hızlı değiştiği günümüzde, eriyip yok olmamıza direnen en önemli toplumsal damarlardan birini de Alevilik damarının oluşturduğu görülmektedir. Bu damar, çok eskilerden beri muhalif bir damar olarak varlığını sürdüre gelmiştir. Bugün de muhalif bir güç odağı olduğu herkesçe bilmiyor. Yüzyıllardır, teorisi ve pratiği dedeler tarafından yürütülen bu anlayış, günümüzde önemli değişmeler yaşamaktadır. 1960'lı yıllardan başlayarak dedeler, köyden şehre göç olgusunun da etkisiyle, eski sınırsız denilebilecek otoritelerini yitirmeye başlamışlardır. Şehirlerin kenar mahallelerine, gecekondu semtlerine yerleşen alevi inançlı insanların, dedelerinden yoksun kalmanın boşluğunu doldurmak üzere, bazen, inanç sömürüsünün en ilkel biçimlerine destek verdikleri görülebilmektedir. 12 Eylül darbesinden sonraki yıllarda, politikacılar aleviliği yeniden keşfettiler. Alevilik birden her yerde adından iyilikle söz edilen yükselen değerlerden oluverdi. En gerici partiler bile Hacı Bektaşi Veli'nin sözlerini propaganda amacı ile kullanmaktan geri durmadılar. Bir süredir kendi içinde bölünüp parçalanmaya doğru yönlendirilen alevi kitlesi, henüz karşı devrimcilerin istediği bir parçalanma sürecine girmiş gibi görünmemektedir. Dikkatli, uyanık olunmaz "diyanet işleri başkanlığında bize de bir masa verilmeli" gibi çağdışı taleplere itibar edilip, çağdaş demokrasi değerlerine Cumhuriyete, laikliğe, sosyal devlete sahip çıkılmazsa süreç içinde alevi kitlesi parçalanmaya mahkumdur. Herkese akıl yolundan, bilim yolundan ayrılmamayı öneriyor, insanlığın aydınlık geleceğinin burada olduğunu ifade ediyoruz. |