"Türkiye'de on sekiz yaşının altında olanlar, düşünmesin, kafası çalışmasın, 'solcu-molcu' olmasın diye az mı karnını çatlattı muktedirler yıllarca.
Alın işte size 'zararsız' çocuklar! Allah'a şükürler olsun, solcu-molcu olmadılar. Herhangi bir ideolojileri yok. Bu dünyada hiçbir şeyi değiştiremeyeceklerine, 'Sakın ha!' fazla soru sormamaya iyice ikna edildiler.
Mutsuz hallerini gördükleri anne ve babaları gibi olmaktan başka seçenekleri olmadığına, hayatın bu olduğuna, değiştirmeye kalkanın 'anarşik' olacağına inandırıldılar.
Soru sormaları değil, sorulan sorulara seçenekler arasından bir cevap vermeleri gerekiyordu zaten.
O deli kan nereye akacak peki? İnsanoğlunun yaratıcı enerjisini bu derece engellerseniz sonunda böyle işte kendi kendini imha eden, deli, kırıcı, dövücü bir karanlığa dönüşür 'delikanlılık'."
Okullardaki şiddet haberlerinin verilmeye başlandığı günlerde, 1 Nisan'da böyle yazmışım. Şimdi kendi yazımı "görüyorum" ve "artırıyorum":
Ey muktedirler! Kitapları yakarken, ezilenin yanında saf tutan öğretmenlere sürgün cezası verirken, ölüm kültünden başka her türlü düşünceyi yasaklarken bir gün "kitapsız" çocukların bıçaklarını size doğrultacağını bilemezdiniz, değil mi?
En kahraman Milli Eğitim
Dünkü gazetelerde Ankara'daki Hıdırlıktepe İlköğretim Okulu'nun haberleri vardı. Polisin bile giremediği bir okul olarak gösteriliyordu. Uyuşturucu, bıçak, şiddet ... Öğretmenler okula topluca gelip topluca gidiyorlarmış okuldan. Ve bu kez başarılı öğrenciler "sürgüne" uğruyor, başka okullara gönderiliyormuş.
Milli Eğitim yetkilileri "Polisin bile giremediği okula Milli Eğitim giriyor!" diye övünüyordu haberlerde. Komik mi, değil mi, siz söyleyin? Milli Eğitim'in girmekle övündüğü yer bir okul!
Şimdiii... Bu çocukların hepsi doğuştan mı kötü? Bu çocuklar sapık mı doğmuşlar annelerinden? Böyle bir şey mümkün mü? Bu çocuklar kendi kendilerine taammüden mi çevirmişler bu okulu bir "şiddet gettosuna"?
80 Darbesi'nden sonra özenle kurulan "mankafa eğitim sistemi"nin şaheseri, şimdi niye "suçlu çocuklar" miti yaratılarak halledilmeye çalışılıyor?
Tek meşru varoluş durumunun "dini bütün bir Polat Alemdar" olduğu bir ülkede çocuklar tam da muktedirlerin istediği gibi davranıyor diye niye aniden herkes celalleniyor?
80 Darbesi hepimize gücün esas değer olduğunu, naif olanın, ezilenin yanında saf tutanın anasından emdiği sütün burnundan getirileceğini öğretmedi mi? Bütün hikâyelerin sonunda yenenler onlar olmadı mı? Çocuklar yenilmek istemiyorsa haklı değiller mi? Onlar bu sistemin, bu değerler sisteminin muzaffer çocukları olmak istiyorlar. Hakları değil mi?
İdeolojili çocuklar
Adıyaman'da önceki gün, ellerinde AKP bayraklarıyla çocuklar partinin il kongresine katıldılar. Bir sürü ilköğretim çocuğu, imam hatipli ablalarının ve ağabeylerinin attığı "Başörtüsüne uzanan eller kırılsın" sloganını tekrar ettiler.
Muhtemelen dünden itibaren soruşturma zincirleri başlamış, bakanlık müfettişleri yola koyulmuştur. Ama yine muhtemelen aynı esnada o çocuklar büyüklerinden aferinlerini almışlardır. Meşruiyetin bayraklarını salladıkları için sırtları sıvazlanmıştır.
Niye çocuklara yalan söylüyorsunuz? Beğendiğiniz, istediğiniz çocuklar bunlar. "Dini bütün Polat Alemdarlar"!
Şimdi niye öyle değilmiş de başka türlüymüş gibi yapıyorsunuz? Niye çocukların kafalarını karıştırıyorsunuz?
Zengin çocukları daha sonra memleketin finans kurumlarını yönetmek üzere ABD'de eğitim alsın, yoksul çocukları da giderek aptallaştırılan ideolojisiz kafalarıyla ellerinde bıçak deli gibi dolansın, muktedirlere soru soramayacak kadar cahil kalsın, hapse tıkılacak kadar suçlu olsun istemiyor muydunuz?
İşte her şey istediğiniz gibi oldu. Şimdi niye sinirleniyorsunuz?
Ah! "Dünyanın bütün çiçeklerini" ve dünyanın bütün çocuklarını isteyen, başka da bir şey istememesine rağmen yıllarca aforoz edilen öğretmenler geliyor aklıma!
Mesaj Sayısı: 87 Katılım Tarihi: 27.03.06 Yaş : 53
Evet, dogru bazen kendi oz cikarlar ugrunada harcaniyor.
Dosttu bulmak cok zor dostluk icinde.
x
Yolu Hakk olan kul, hiç mi hiç şaşmaz,
İnkarcı münafık bu yolu aşmaz,
Gönül ikliminde coşsada taşmaz,
Kavurmasın tende bizi tuzumuz......