celalilhan
Acemi Üye
Mesaj Sayısı: 35
Katılım Tarihi: 16.11.10
|
NAZIM HİKMET İN ÖLÜSÜNÜ SEVER,
DİRİSİNİ DUVARA GÖMERLER.
Nâzım Hikmet 108 yaşında. Nüfus kaydında doğum tarihi 15 Ocak 1902 diye kayıtlı.
Asıl doğduğu gün 20 Kasım 1901. Ailesi yeni yılın başına yazdırmış.
SELAM VERMEMEK İÇİN NÂZIM DAN KAÇMIŞTINIZ
Pazar akşamları Ulusal Kanal da Şair Hüseyin Haydar ın Edebiyat Cephesi programlarını izliyor musunuz? Haziran başında vicdanlı ve birikimli aydınımız Orhan Karavelioğlu, Nâzım Hikmet i ne kadar canlı anlatmıştı. Hele o Mosokova daki Uluslararası Türkoloji Kongresindeki utanç sahnesi, hiç aklımdan gitmiyor. Türkiye den giden bilim adamları selamlaşmamak için Nâzım dan kaçıyorlarmış.
Artık herkes Nâzım hayranı oldu. Ağabeyi Ceyhan Mumcu, Aydınlık ın 13 Haziran 2010 günlü başyazısında o yarayı deşiyordu. Nâzım’ın ölüsünü alkışlıyor, ama dirisini duvarlara gömüyorlar.
Namık Kemalleri, Şefik Hüsnüleri, Reşat Fuatları, Hikmet Kıvılcımlıları, Nâzım Hikmetleri, Ahmet Arifleri zindanlarda çürüttüler. Mithat Paşa yı Taif te boğdurdular. Sabahattin Âlilerin başını taşla ezdiler. Deniz Gezmişleri astı; Uğur Mumcuları, Eşref Bitlisleri katlettiler.
Emperyalizmin ve gericiliğin iftihar eylemleridir bunlar.
DENİZ GEZMİŞ E TEK SÖZCÜĞÜ ÇOK GÖRDÜNÜZ
Deniz Gezmiş, 1971 başında yakalanınca, henüz aranmıyordum. Bana Ankara Ulucanlar Cezaevinden bir yıldırım telgraf çekti. Kırk yıldır saklarım, kırmızı kağıda yazılıdır: Acele gel! Bir de vekâletname yolladı, o da duruyor.
Gittim, üç buçuk saat görüştük; yarım saat de Hüseyin İnan ile konuştuk. Yusuf Aslan ise hastanedeydi.
Deniz ve Hüseyin, benden kendileri adına bir basın toplantısı yapmamı istediler. Ayrı
ayrı hücrelere konmuşlardı. Açlık grevi yapıyorlardı. Aynı koğuşta olmak istiyorlardı. Ayrıca halka mesajları vardı.
Ertesi gün, Deniz Gezmişler adına basın toplantısı yaptım. Bir tek basın organı verdi o açıklamayı: Proleter Devrimci Aydınlık.
Kırk yıl sonra bugün yine Aydınlık var. O zaman Denizin tek sözcüğüne bile yer vermeyen aynı gazeteler, bugün Deniz Gezmiş dizileri yayımlıyorlar.
UĞUR MUMCU NUN YAŞAMASINI SAKINCALI BULMUŞTUNUZ
Uğur Mumcu nun tertemiz alnına sakıncalı mührünü vuranlar, Albayrağa sardıkları tabutunun arkasından yürüyorlardı. Gözyaşları yağmur sularına karışıyordu. Televizyon programlarında dizginsiz bir kinle Uğur a hücum eden düşmanları, bugün Uğur Mumcu sevgisiyle dolup taşıyor.
ÖLÜLERE ÖZGÜRLÜK DİRİLERE DUVAR
Bugün Nâzım ı, Enver Gökçe yi, Uğur u ve Deniz i yere göğe koymayan gösterilere bakarak, Türkiye nerden nereye geldi diye sevinenler var.
Ama bu özgürlük, Nâzımların ölüsüne tanınan özgürlüktür. Dirileri yine hapislerdedir.
1971, 1980, 1990, 1998, 2008, beş kuşakla hapis yattım. Komünizm tehlikesinin yerini Ergenekon aldı. Her yerde Ergenekon hayaleti dolaşıyor.
Bu kahpe düzene karşı beş kuşakla savaştım; beş kuşağa yapılan zulme tanık oldum.
Yalanın, tertibin, zulmün en ağırı bugün yaşanıyor.
Sistem, Nâzımların, Denizlerin ve Uğurların ölülerini cennetlerde ağırlıyor; dirilerini ise yine duvarlara gömüyor.
Sistemin özgürlükte değil, ama ikiyüzlülükte aldığı mesafe müthiştir.
ALLAHA EN YAKIN BURÇ
11. yüzyılın Arap seyyahı İbn Fadlan ı okumadıysanız, okumanızı öneririm. Seyahatnamesinde İtil Bulgarlarını da anlatır. Bir Türk kavmi olan Bulgarlar, zekâsı ve bilgisiyle dikkat çeken erdemli bir insan çıkınca, Bu adam tanrıya hizmet etmeye lâyık diyerek, boynuna bir ip geçirip ağaca asıyor ve çürüyene kadar ağacın üstünde bırakıyorlar. Birikimli tarihçilerimizden Zeki Velidî Togan, bu uygulamayı, toplumun yeniliğe karşı aldığı önlem olarak yorumlar.
Devrimciyi Allaha yakın olsun diye ağaçta çürütenler, devrimlere engel olamamışlardır. Çürüyen devrimci değil, kendi düzenleridir.
Bugün Allah a en yakın burç, Silivri kalesidir.
NÂZIM IN UĞUR UN VE DENİZ İN DİRİSİ OLMAK
Sistem, işportasına Nâzım ın, Enver Gökçe nin, Uğur un ve Deniz iin anılarını koyarak
devrimcilerin saygınlığına sığınıyor. Devrimci hatıra satıcılığı, en kârlı işlerden oldu. Nâzım, Deniz ve Uğur satmak, bir piyasa faaliyetidir.
Görev, Nâzım ıın dirisi, Uğur un dirisi, Deniz in dirisi olmaktır.
Doğu Perinçek
(Aydınlık, Başyazı, 9 Ocak 2011) |