PENCERE
Lenin Haklı Çıktı!..
Halit Çelenk`in dün bu sayfada yayımlanan dört dörtlük yazısının adı ''Savaş ve İnsanlık Suçluları'' idi; birkaç satır aktarıyorum:
''ABD'nin Irak'taki insanlık dışı saldırıları üzerine Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ve kimi milletvekilleri, sözü geçen öldürüm olaylarını katliam olarak nitelemiş ve Amerika'yı kınamışlardır. Bunun yanı sıra birçok milletvekili Başkan George Bush'u mektuplarla protesto etmişlerdir.''
Çok yerinde bir girişim.
**
Lenin haklı çıktı..
Ne diyordu:
''- Emperyalizm kapitalizmin en yüksek aşamasıdır.''
Doğru mu?..
İstersen 'yanlış' diye yalanla; ama, hayatın akışı neyi gösteriyor?..
'Küreselleşme' sürecinin balayı yıllarında 'emperyalizm' sözcüğü tu kaka oldu; Lenin'in üstüne çarpı işareti kondu; oysa hazretin yazdıkları bir bir gerçekleşti...
Ne yazmıştı?..
Kısaca:
''1) Kapitalist üretimin tekelleri yaratacak gelişme düzeyine erişmesi..
2) Dünyada banka sermayesiyle sanayi sermayesinin kaynaşıp 'mali oligarşi'yi oluşturması..
3) Mal ihracatı sürerken sermaye ihracının özel önem kazanması..
4) Dünyayı paylaşan uluslararası tekellerin güçlenmesinden doğacak istencin birleşmesi..''
Hepsi bir araya gelince, emperyalizm, lider olarak George Bush'u yaratacaktı...
Hiç kimse kızmasın; vaktiyle Lenin tarihsel gidişi görmüş, kitabını yazmış; Sovyetler'in yenilgisi bu gerçeği değiştiremiyor. 'Meclis İnsan Hakları Komisyonu'ndaki milletvekilleri Vladimir İlyiç'ten hoşlanmazlar; ama, ABD'nin neden Irak'a ya da Afganistan'a el koyduğunu öğrenmek istiyorlarsa, bu azılı 'Bolşevik'e kulak vermek zorundalar; bu işin Müslümanlıkla, Hıristiyanlıkla hesabı yok!..
**
Peki, ya Angloamerikanların Irak'ta işledikleri savaş ve insanlık suçları?..
Onlar 'sebep' değil..
Sonuç!..
Emperyalizmin dünyadaki seçkin lideri George Bush ve takımı Irak'ta çığrından çıkmış kanlı çatışmalarda insanlığa ve hukuka yüz verecek durumda değiller...
Sen petrolden haber ver!..
''Mali sermaye oligarşisi''nin keyfi yerindeyse sorun yok!.. Bir yandan insanlar öldürülürken; işkenceyle telef edilirken; çoluk çocuğa kıyılırken; kadınlar, yaşlılar helak olurlarken Irak petrolü yeryüzü nüfusunun yüzde 5'ini oluşturan ve akaryakıtının yüzde 25'ini harcayan Amerika'ya doğru mu akıyor?..
Yeterlidir!..
**
Bu yazıyı Sovyetler yıkılmadan önce yazsaydım, ''Lenin'i övdü'' diye savcının iki eli yakamdaydı; iddianame, dosya, yargılama, komünistlik suçlaması ve mahpusluk baskısı cabası...
Hey gidi garip dünya!..
Doğruyu yazmak, gerçeği dile getirmek, her zaman kolay olmuyor!..
Bazen bekleyip görmek,en dogru olani.Sonucda yargi asamasinda,kimse sucu sabit olmadan sucsuzdur mantina katiliyorum.
Derin devlet in yapisi okadar agi geniski nereye uzandigini bilmiyoruz.
Ben babama garanti veremem,sen verebilirmisin???
Ethem Arslan
YALNIZCA İLHAN SELÇUK'LA DAYANIŞMA ÖNERİSİ DE İLGİNÇ.
ÖTEKİLER BU YURDUN ÇOCUKLARI DEĞİLMİŞ GİBİ.
MANZARA HAZİN. SAP SAMAN HEPSİ BİRBİRİNE KARIŞMIŞ.
BÜYÜK BİR ACI DUYDUĞUMU SAKLAMAYACAĞIM.
SEVGİYLE KALIN.
Edebiyatın ustaları gözaltıya sert çıktı
Filiz Aygündüz (Milliyet)
Türk edebiyatının usta kalemleri, İlhan Selçuk'un Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınmasını kınadı. Yücel, "İlhan Selçuku sorgulamak, Atatürkçü düşünceyi sorgulamaktır" dedi.
Cumhuriyet yazarı İlhan Selçukun Ergenekon operasyonu kapsamında 21 Mart Cuma gecesi sabaha karşı saat 4te gözaltına alınmasına yazar örgütleri ve yazarlardan büyük tepki geldi.
Uluslararası PEN Türkiye Merkezi Yönetim Kurulu, Selçuka yapılanın bir polis devleti uygulaması olduğunu belirterek,"Faşist bir çete bahanesi ile, muhalif gazeteci ve siyasetçilere gözdağı amaçlanmıştır" dedi. PEN Türkiye Merkezi Başkanı Tarık Günersel, dünyadaki 144 kardeş PEN Merkezini bu gelişmelerden haberdar edeceklerini ifade etti.
Türkiye Yazarlar Sendikasından yapılan açıklamada ise "İlhan Selçukun gözaltına alınması, bunun zamanlaması, biçimsel özellikleri Ergenekon Çetesinin laikliği, AKPnin ise halk özgürlüklerini savunduğu yolunda yaratılan yanılsamasının bir parçası olduğunu düşündürmektedir" denildi.
İşte usta kalemlerin tepkileri... Yaşar Kemal: İlhana yapılanlar çok zoruma gitti!
Biz İlhan ile Cumhuriyet gazetesinde 10 yıl beraber çalıştık. Yakın arkadaştık üstelik. Orta 1 ve Orta 2de aynı sıraları paylaştığımız oldu. Babası Kasım Selçuk, askerlik hocamdı; ki onu da çok severdim. Yani ne diyeyim; İlhana yapılanlar çok zoruma gitti, çok üzüldüm. Gülten Akın: Kazandan ne çıkacağı belli olmaz
Akıl dışı inanılmaz bir olay. İlhan Selçuk gibi birinin gözaltına alındığı bir ülkede kimse kendini güvende hissedemez. Bu, herkesin başına gelebilir. Yaşananlar cadı kazanının sadece bir parçası; kazanın içinden başka neler çıkacağı belli olmaz. Ama insan varken umut bitmez. Yazarlara, hele hele kendini halktan yana gören yazarlara umutsuzluk yaraşmaz. Leyla Erbil: Bakan Günay tarafsız kalamaz
Din ağırlıklı; toplumu, inananlar, inanmayanlar, laikler, antilaikler gibi ilkel parçalara bölen bir partinin Kültür Bakanının tarafsız kalabileceğine güven duymuyorum. İlhan Selçuk olayı da gösterdi ki, Kültür Bakanı Ertuğrul Günayın asıl yeri AKPdir ve kendisi yuvasına dönmüştür. Günay pek çoğu aydınlanmacı olan yazarların Kültür Bakanı olamaz. Ahmet Oktay: Türk yazarı daha cesur olmalı
İlhan Selçuk gibi bir yazarın sabaha karşı yatağından kaldırılıp sorguya götürülmesi Türkiye adına utanç verici bir olaydır. Demokratikleşmek için bunca yıldır uğraşan bir ülkede, bu olayın affedilecek yanı yoktur. Bu olayla, mevcut siyasal iktidarın demokratikleşme sorununu yapay bir sorun olarak algıladığı görülmüştür. Türk yazarı bu tür uygulamalara son vermek için daha cesur olmak gerekliliği duymalıdır. Tahsin Yücel: Atatürkçü düşünceyi sorgulamak
Çokları İlhan Selçuku Cumhuriyet gazetesinin yöneticisi ve başyazarı olarak tanır. Kendisini yakından tanıyanlar ve gerçekten anlayanlar içinse, şu son yarım yüzyıldaki Türk düşünce yaşamının en büyük öznelerinden biridir. Selçuku sorgulamak Atatürkçü düşünceyi, toplumları toplum yapan aydınlanmayı sorgulamaktır. Füruzan: "İlk ben okursam bugün sen Atatürk olursun"
Yıllarca etkilendiğim bir öyküyü ilk kez herkesle paylaşmak istiyorum. Genç bir subay Anadoluda atandığı noktalarda görev yaparken, o yılların varsıllıktan uzak koşullardaki evlerinde harcamaların ilk sırasını yine de eğitime verilen pay alıyor. Oğullarından ikisi, yanılmıyorsam, Sivas Yıldızelinde yaşarlarken sabırsızlıkla haftalık çocuk dergilerinin gelişini bekliyorlar. Alır almaz da değişmez bir pazarlık başlıyor aralarında; "İlk ben okursam bugün sen Atatürk olursun."
Bu bağlılığın öğrenmeyle koşut derin izleri her iki Selçukta da yetenekle, bilgiyle, yurtseverlikle büyüdü. Onları sürgit saygıyla izledim. Subay babalarının delikanlıyken katıldığı Kurtuluş Savaşında hak ettiği İstiklal madalyası mirasına nasıl da yakıştılar her yaptıklarıyla.
Saygıyla izledim.
Adana Lisesinin askerlik öğretmeni genç subay Kasım Selçukun öğrencilerinden sevgili Yaşar Kemal de yayınevimizde ne zaman karşılaşsak şöyle söylerdi:"Senin kayınpederin öyle yakışıklıydı ki, derse girince ona övgüler yağdırdığımızda yerinize oturun, dalkavuklar; vereceğim notları değiştiremezsiniz derdi."
Gazi Mustafa Kemalin subayının oğulları, toplumsal oluşumlara duydukları titizlikten ötürü, yönetenlere karşı belli ki notu kıt tutuyor. Sizleri çok yakından tanımış olmanın nasıl bir ayrıcalık olduğunu yıllar içinde daha da iyi anladım. Aydınlanmaya, bağımsızlığa olan inancını yüreğimde aynen eksiksiz taşıyorum İlhan ağabeycim. Seni sevgiyle yeniden yeniden kucaklıyorum.
www.safakaltun.com