Aralık 23 2024 08:35:55
menu_open.gif Ana Menü
menu_open.gif
Üye İstatistikleri
cem zeren17 Hafta
Kababel...49 Hafta
Bay-Nos...49 Hafta
454545112 Hafta
mustafa...158 Hafta
Admin175 Hafta
Deniz S...187 Hafta
Alican201 Hafta
haydar ...207 Hafta
ORHAN A...222 Hafta


Bugün: 0
Dün: 0
Bu Hafta: 0
Bu ay: 0
Bu yıl: 0
Son Üyemiz : Mustafa Basal

bullet.gif Çevrimiçi Ziyaretçiler: 4
bullet.gif Toplam Üye Sayısı: 660
menu_open.gif Galeriden Seçmeler
menu_open.gif Forum Başlıkları
En Yeni Forum Başlıkları
bullet.gif BİLİMİN GÜCÜ - İSMAİ...
bullet.gif Selam
bullet.gif TÜRKiYE NEREYE GiDiYOR?
bullet.gif BAKINIZ NE GÜZEL SÖY...
bullet.gif GÖNÜL BURCUMDUR
En Fazla İlgilenilen Başlıklar
Henüz Başlık Oluşturulmamış.
menu_open.gif En Son İncelemeler
İnceleme Bulunamadı
menu_open.gif
Köçek Kömü Köyü
menu_information.png Başlığı Görüntüle
Köçek Kömü Köyü Sitesi » Forum » Gözlem-Düşünce-Tartışma
KURAN VE YAŞAM/ O.D.SİLAHÇIOĞLU
Kullanıcı Adı
Parola
Kayıt S.S.S. Üye Listesi Bugünkü Mesajlar Arama

Başlığı Yazdır

17-02-2008 12:18 ÖS KURAN VE YAŞAM/ O.D.SİLAHÇIOĞLU
Kullanıcı Avatarı

safak altun

Yönetici


Mesaj Sayısı: 171
Katılım Tarihi: 31.08.06
Konum: Hamburg
Yaş : 65
KURAN VE YAŞAM!
O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU
"Millet" egemenliği yerine "Allah" egemenliğinin geçerli olduğu bir ülkede; siyasal yönetim şekli "demokrasi" değil "teokrasi"dir!.. "Türkiye'de egemenlik Allah'ın değil, kayıtsız şartsız milletindir!.." "Atatürk Türkiyesi"nde r0;Kuran hükümlerir1; değil, yalnızca yasalar egemendir!.. Türkiye bir "teokrasi" ülkesi değil; bir "demokrasi" ülkesi olarak varlığını sürdürecektir!..
Yedinci yüzyılın başlarında, insanların göçebe kabileler halinde yaşadığı Arabistan'da doğan İslam dini; toplum yaşamında eksiklik duyulan birçok konuda yeni kurallar koydu!.. Evlilikten ticarete, savaştan ibadete kadar yaşamı şekillendiren her alanda yeni esaslar oluşturdu!.. Bu yapılanların tümü, yaşamın gerçeklerinden kaynaklanıyordu. Kişilerin hak ve hukukunun korunması için aslında yeni düzenlemeler gerekiyordu. Böylece Kuran; ortaya çıkan yeni dinin kendine özgü hukuk sistemini oluşturdu!..

Zaman ilerledikçe kabile toplumundan tarım toplumuna geçiş; daha ileri evrelerde, göçebe geleneğinden vazgeçiş ve yerleşik düzene yöneliş; yeni ihtiyaçlar ortaya çıkardı. Diğer din mensuplarının varlığı "çoklu hukuk" sistemini yarattı!..

DEĞİŞİM VE SONUÇLARI

İslam kurallarının yaşamın her alanında geçerli olmasını isteyen toplumlar, "şeriat düzeni"ni kabul ettiler!.. Kişilerin kişilerle olan anlaşmazlıklarında tabi olacakları düzenlemeleri "dinsel hukuk"a göre oluşturdular!.. Daha sonra devlet olgusu ortaya çıkınca, kişilerle devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen "yönetsel hukuk" anlayışı ortaya çıktı!.. Bu gelişme "ikili hukuk sistemi"ni yarattı!.. Osmanlı İmparatorluğu'nda olduğu gibi, bir yanda "dinsel kurallar" diğer yanda "hukuki kurallar" birlikte yaşatılmaya çalışıldı!..

Yirminci yüzyıl sonlarında İslam dünyasında az sayıda ülkede sanayi toplumuna yöneliş ve monarşiden demokrasiye geçiş; sosyal yaşamda değişimin ulaştığı yeni bir aşamaydı!.. Bu aşamada yeni koşullar yeni arayışlara yol açtı!.. Bu kez yeni bir tartışma başladı!.. Çünkü dinsel kurallar ile hukuk kuralları arasında aykırılıklar yaşanmaya başlamıştı!.. Dinin koyduğu kurallar ile yasaların öngördüğü uygulamalar birbirleriyle bağdaşmamaktaydı!..

AKIL VE İNANÇ

Örneğin Kuran: "Allah ve Resulüne karşı savaşanların ve yeryüzünde 'hak' düzenini bozmaya çalışanların cezası, ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bu bulundukları yerden sürülmeleridir." (Maide/33) diyordu!..

1400 yıl önce, toplum yaşamında hiçbir yasanın olmadığı bir dönemde konmuş bu gibi kuralların artık uygulama olanağı kalmamıştı. Çünkü toplumsal düzeni sağlamak için yaptırım yasaları vardı. Kuran böyle emrediyor diye günün koşullarına uymayan; insan yaşamını hiçe sayan; acı ve ıstırap yaratan bir ceza uygulanamazdı!.. Yeni arayışlar başlamıştı!.. İslam dinine göre; değişen zaman içinde yeni ihtiyaçlar ve yeni koşullar ortaya çıktığında, Kuran hükümleri yerine getirilemez ise yeni kurallar konabiliyordu!.. İslam dünyasında buna "içtihat kapısı" deniyordu!.. Kuran da buna izin veriyordu!.. Kutsal kitap; insanların inanmaları için akıllarını kullanmalarını öğütlüyordu!.. "Tanrı'nın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar kılar" (Yunus/100) hükmünü getiriyordu!..

YAŞAM VE YASALAR

Yirminci yüzyılın başlarında İslam dünyasında bir deha ortaya çıktı!.. Ülkesinde yüzyıllardır var olan "ikili hukuk sistemi"ni ortadan kaldırdı!.. Yaşamın her alanında dinsel hukuku geçersiz kıldı!.. Çağdaş hukuka dayalı yasaların egemen olduğu yeni bir hukuk sistemi yarattı!..

Bu deha "Atatürk"tü!.. Bu ülke "Türkiye" idi!.. Türk toplumu için aydınlık yarınlar arayışında olan Atatürk, sorgulanamaz, tartışılamaz hiçbir öğretinin "ilke" olarak benimsenemeyeceğini; yönetsel yaşamda hiçbir dinsel kuralın "yasa" yerine geçemeyeceğini; esas olanın yalnızca yaşam gerçeklerine uygun yasalar olduğunu; ilkelerin belirlenmesinde tek esin kaynağının yalnızca yaşam olduğunu söylüyordu!..

"Bizim prensiplerimiz; gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." diyordu!..

Adalet Bakanı "Mahmut Esat Bozkurt", 1926 tarihli "Türk Yurttaşlık Kanunu"nun önsözünde, bu gerçeği şöyle vurguluyordu:

"Yasaları dine dayanan devletler, kısa bir zaman sonra ülkenin ve ulusun hak istemlerini karşılayamazlar. Çünkü dinler, değişmez hükümler taşırlar. Hayat yürür, gereksinim süratle değişir. Din kuralları, mutlaka ilerleyen hayatın karşısında şekilden ve ölü kelimelerden fazla bir kıymet, bir anlam ifade edemezler. Değişmemek, dinler için bir zorunluluktur. Bu yüzden dinlerin sadece bir vicdan işi olarak kalması günümüz uygarlığının esaslarındandır!.."

YENİ ANLAYIŞ

Dünyanın bilgi çağına ulaştığı; iletişim araçlarının sınırsız olanaklara kavuştuğu Yirmibirinci Yüzyıl'da, İslam dünyasında dinsel kuralların uygulanabilirliği bugün artık sorgulanmaya başlanmıştır!.. Temel sorun; "bilimsel anlayış" ile "dinsel anlayış" arasındaki farklılıktan; "İslam hukuku" ile "çağdaş hukuk" arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır!.. Yasalar, dinsel temelli kuralları uygulanamaz nitelikte görmekte; İslam dini ise yasaların getirdiği uygulamaları Kuran'a aykırı bulmaktadır!..

"Bilgi Çağı"nın ya da "Bilişim Çağı"nın insanı, yaşamın her alanında bugün aklı egemen kılan bir din anlayışına doğru koşmaktadır!.. İnsanoğlu ve insankızı, İslam dünyasında yüzyıllar öncesinde toplum yaşamında geçerli olabilecek dinsel kuralların bugün için uygulama olanağının kalmadığını görerek toplum yaşamını dinsel hukuka göre değil, çağdaş hukuka göre oluşturma noktasına varmıştır!.. İslam dünyasında inananlar artık, Kuran hükümlerini sorgulamaktadırlar!.. Kuran'ı kendi başlarına okuyarak; kimsenin katkısına ihtiyaç duymadan yorumlayarak; yargıda bulunmaktadırlar!..

DEMOKRASİ VE TEOKRASİ

"Millet" egemenliği yerine "Allah" egemenliğinin geçerli olduğu bir ülkede; siyasal yönetim şekli "demokrasi" değil "teokrasi"dir!.. "Türkiye'de egemenlik Allah'ın değil, kayıtsız şartsız milletindir!.." "Atatürk Türkiyesi"nde Kuran'ın hükümleri değil, yalnızca yasalar egemendir!.. Türkiye bir "teokrasi" ülkesi değil; bir "demokrasi" ülkesi olarak varlığını sürdürecektir!..

Bugünün Türkiye'sinde yasaların var olduğu hiçbir alanda Kuran'ın hükümleri geçerli olamaz!.. Hiçbir yasa Kuran hükümleri esas alınarak hazırlanamaz!.. Türkiye'de hiç kimse Kuran hükümlerinde var diye; yargı kararı olmaksızın eşini boşayamaz!.. Kimse oğullarına, kızlarından fazla "miras" bırakamaz!.. Hiçbir mahkeme, kadınların tanıklığına kısıtlama koyamaz! Hiçbir suçlu, "kısas" yoluyla cezalandırılamaz!..

Ne var ki, bugün Türkiye'de İslam inancını politik bir araç olarak kullanmak isteyenler; "siyasal İslam"ı ülkede egemen kılmayı düşleyenler; zorlayıcı yorumlarda bulunarak, Kuran'ın hiçbir şekilde uygulama olanağı kalmayan hükümlerini yasalara zemin yaparak, "şeriat kuralları"nı dolaylı yönden topluma dayatma peşindedirler!.. Bir yandan da ikiyüzlü bir tutumla, Kuran hükümlerine aykırı da olsa, işlerine gelen yasaların uygulanmasına "evet" demektedirler!.. Gariptir ki; kişisel çıkarları uğruna arka çıktıkları bu siyasal düşüncenin iktidarda olduğu bir yönetimde recmedilmeleri gereken kimileri de onlara destek vermektedirler!..

GELİNEN NOKTA

Atatürk, siyasal İslam tehlikesini yıllar önce görmüş ve Türk ulusunu uyarmıştır:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en tehlikeli düşmanı, siyasal düşünceye dönüşen, irtica, yobazlık ve şeriat bağnazlığıdır!.."

Bugün "Laik Cumhuriyet"in yandaşları yasaların egemen olduğu bir Türkiye'de, dinsel kuralların yönetimde geçerli olamayacağını haykırmaktadırlar!..

Bu sesler ortaçağ karanlığı içine itilen Türkiye'de; doğudan batıya, kuzeyden güneye her yerde yankılanmaktadır!.. Karanlığı düşman bilen Atatürk'ün sesi kulaklarda çınlamaktadır:

"Asıl düşman; insanlarımızı örten ortaçağ karanlığıdır. Ve aklımızın süngüleriyle ortadan kaldırılacaktır!.. Asıl savaş, halkı özgür direklerde sapasağlam tutan bir vatan için, yurdumun güneş girmemiş evlerinde karanlığa karşı kazanılacaktır!.."

O. Doğu Silâhçıoğlu
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Cumhuriyet, 12 Şubat 2008
www.safakaltun.com
 
Atlanilacak Forum:
Forum powered by fusionBoard
menu_information.png Bu Başlığı Paylaş
URL:
BB Kodu:
HTML:
menu_information.png
Köçek Kömü Köyü