Ocak 04 2025 16:43:08
menu_open.gif Ana Menü
menu_open.gif
Üye İstatistikleri
cem zeren19 Hafta
Kababel...51 Hafta
Bay-Nos...51 Hafta
454545113 Hafta
mustafa...160 Hafta
Admin176 Hafta
Deniz S...189 Hafta
Alican203 Hafta
haydar ...208 Hafta
ORHAN A...224 Hafta


Bugün: 0
Dün: 5
Bu Hafta: 0
Bu ay: 0
Bu yıl: 0
Son Üyemiz : Mustafa Basal

bullet.gif Çevrimiçi Ziyaretçiler: 1
bullet.gif Toplam Üye Sayısı: 660
menu_open.gif Galeriden Seçmeler
menu_open.gif Forum Başlıkları
En Yeni Forum Başlıkları
bullet.gif BİLİMİN GÜCÜ - İSMAİ...
bullet.gif Selam
bullet.gif TÜRKiYE NEREYE GiDiYOR?
bullet.gif BAKINIZ NE GÜZEL SÖY...
bullet.gif GÖNÜL BURCUMDUR
En Fazla İlgilenilen Başlıklar
Henüz Başlık Oluşturulmamış.
menu_open.gif En Son İncelemeler
İnceleme Bulunamadı
menu_open.gif
Köçek Kömü Köyü
menu_information.png Başlığı Görüntüle
Köçek Kömü Köyü Sitesi » Forum » Siyaset
Ufuk Uras Basin Aciklamasi
Kullanıcı Adı
Parola
Kayıt S.S.S. Üye Listesi Bugünkü Mesajlar Arama

Başlığı Yazdır

07-02-2008 10:59 ÖS Ufuk Uras Basin Aciklamasi
Kullanıcı Avatarı

Admin

Site Yöneticisi


Mesaj Sayısı: 148
Katılım Tarihi: 04.10.05
Konum: Hamburg
Yaş : 65
BASIN AÇIKLAMASI
06 /02/ 2008
TOPLUMSAL SORUNLAR DAYATMAYLA DEĞİL UZLAŞMAYLA ÇÖZÜLÜR

Ülkemizin bir sorunu daha AKP, MHP ve CHPr17;nin toplumu kutuplaştıran tutumları nedeniyle içinden çıkılmaz bir hale geldi.

ÖDP, kurulduğu günden bu yana özgürlükleri savunmuş ve bu uğurda mücadele etmiştir. Din ve vicdan hürriyetini de bu bağlamda ele almış, özgürlükçü laikliği siyasal tezlerinin önemli unsurlarından birisi olarak belirlemiştir. Eğitimin herkes için eşit bir hak olarak tanımlanması da ÖDP Programır17;nın belirleyici noktalarından birisidir.

Üniversiteler, düşünce ve inanç özgürlüğünün, ileri demokratik normlarla ve yasaklama olmaksızın yaşanabildiği bilimsel mekan ve ortamlar olmalıdır. Bunu ortadan kaldıracak veya yaralayacak girişimler, hangi gerekçeyle olursa olsun, kabul edilemez.

Bu çerçevede, üniversitelerde eğitim alma fırsatını bulan insanlarımızın başörtüleri nedeniyle bundan mahrum edilmelerini de; r0;GATA fiyongu, çene altı bağlaması vb.r1; biçimlerle yasa dayatmasıyla örtünmeye zorlanmalarını da özgürlükçü laiklik anlayışımıza ve demokrasiye aykırı bulmaktayız.

Bizim için CHE Guevara tişörtü giyen de, türban bağlayan kadın da, saçı uzun ve küpeli erkek de aynı eğitimden yararlanma hakkına sahiptir. Bireysel özgürlükler, başkasının özgürlüklerini engellemediği sürece yasaklanamaz. Kaldı ki, saçları değil ama "beyinleri örtülü erkeklerr1; her yere gidebilmekte, hatta eli satırlı saldırganlar üniversite koridorlarında dolaşabilmektedir.

Ne var ki, AKP-MHP ittifakıyla gerçekleştirilen bu girişim kapsamlı bir özgürlükçü anlayıştan uzaktır. Kapsamlı bir demokratikleşme çabasının ifadesi bir paketin anlamlı bir parçası olabilirken, AKP-MHP ikilisinin getiriş biçimiyle yeni ve daha riskli gelişmelerin tetikleyicisi haline gelen bu anayasa değişikliği samimi bir kabulü hak etmekten uzaktır.

AKP-MHP İTTİFAKININ POLİTİK SİCİLİ PARLAK DEĞİLDİR

Üstelik bu ittifakta yer alan siyasi partilerin politik sicili de bu söylediklerimizin kanıtıdır.

MHPr17;nin temsil ettiği politik hattın gerçek demokrasi ve özgürlükten yana olmadığı yıllardan beri demokratikleşmeyle ilgili her girişimin karşısında yer almalarından, 301. Madde karşısındaki tutumlarından, r0;ya sev ya terk etr1; anlayışlarından, yandaşları tarafından farklı düşünce ve kültür sahiplerine yönelen önyargılı ve saldırgan tutumdan bellidir.

Topluma çağdaş kriterlere uygun bir demokrasi, barış ve kardeşlik vaat ederek iktidar olan AKP ise siyasal pratiğiyle bu vaatlerini tutmadığını göstermektedir. Bütün kritik karar konularında geri adım atmaktadır. 301. Madde, Kürt sorunu, tüm çalışanlara grevli-toplu sözleşmeli sendika hakkı, insan hakları, Alevi yurttaşlarımızın ihtiyaçları, sosyal güvenlik hakkı vb. konularda taleplerini duymazdan gelmektedir.

İmam Hatipleri arka bahçesi, türbanı en önemli siyasal kozu olarak gören bir geleneğin içinden doğan AKP, attığı bu adımla demokrasi konusundaki tutarsız ve samimiyetsiz, r0;kendine müslümanr1; tavrını tescil ettirmiştir. AKP-MHP ittifakı bu ülkeye özgürlük ve demokrasi değil, olsa olsa Türk-İslam sentezinin çok iyi bildiğimiz baskı ve şiddet dolu anlayışını getirecektir. Hangi nedenle olursa olsun bu ittifakı destekleme eğiliminde olanlara, bu yanlışa düşmemeleri çağrısını yapıyoruz.

AKP-MHP ittifakı türbanı gerçekten özgürlükler için savunuyorsa, aşağıdaki sorulara cevap vermelidir:

- Alevi ve gayrimüslim yurttaşlara yönelik ayrımcı politikaları değiştirmeyi, Alevilik başta olmak üzere tüm inançların örgütlenmesi ve kurumlaşması önündeki engelleri kaldırmayı ve özgürlüklerini garanti altına almayı düşünüyor musunuz?
- Laik bir devletin tüm inançlar karşısında tarafsız ve eşit uzaklıkta olması ilkesi ile, Diyanet İşleri Başkanlığır17;nın kamu kaynaklarının önemli bir bölümünü kullanarak tek bir mezhebe hizmet etmesini değiştirme niyetiniz var mı?
- Orta ve yüksek öğrenimdeki tüm yasakçı yönetmelikleri ve yasaları değiştirmeyi, zorunlu din derslerini kaldırmayı istiyor musunuz?

- 301. Madde başta olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki yasal engelleri kaldıracak mısınız?

- Kürt sorununun barışçıl çözümü ve kültür/kimlik taleplerinin gerçekleşmesi için dile getirilen taleplere yönelik olumlu adım atacak mısınız?

- Kamu çalışanları başta olmak üzere tüm çalışanların grevli toplu sözleşmeli sendika hakkına sahip olması konusunda ne yapacaksınız?...

CHP SORUNU ÇÖZMEK YERİNE BÜYÜTMEKTEDİR

Öte yandan CHP de, türbanın siyasal kuşatılmasında rol kapan ikinci siyasal odaktır. CHP yönetimi, toplumsal özgürlükleri genişletmek yerine, demokratik bütün reflekslerini yitirip, 12 Eylül darbe rejiminin ve r17;82 Anayasasır17;nın ısrarlı savunuculuğuyla Türkiyer17;nin demokrasi ve özgürlük güçlerini, darbe heveslilerinin peşine takmak istemektedir. Demokratik içeriği boşaltılan laiklik, CHPr17;nin elinde bir tehdit sopasına ve siyasal korkuluğa dönüşmüştür. Kullanılan dil ve politika sorunu büyütmüştür.

Başı açık olanların örtünme konusunda baskı görmeleri olasılığına karşı mücadele doğru bir biçimde verilmelidir. Türkiye toplumu, demokratik yollarla bu sorunla başa çıkacak olgunluktadır.

CHP yönetimi, siyasetin dinden bağımsızlığının laikliğin en önemli unsuru olduğunu da unutmuş gözükmektedir. CHP lideri, Meclis çatısı altında din alimliği yapmakta, örtünmenin dindeki yerini tartışmaktadır. Sayın Baykalr17;a sormak istiyoruz: Parlamentoda dini referanslarla bir tartışma sürdürmek laikliğe ne derece uygundur? Dini kurallar örtünmeyi zorunlu kılıyor ise r16;türbana evetr17; mi diyeceksiniz?

Bugün karşı karşıya kaldığımız tablo yanlış politikaların bir sonucudur. Böyle bir yanlışta sorumluluğu almak, toplumdaki yeni çatışmaların ve gerilimlerin artmasında rol oynamak istemiyoruz. AKP-MHP ittifakının toplum üzerinde bir hegemonya oluşturmaya, güç gösterisi yapmaya yönelik tavrına da; CHPr17;nin vesayetçi, demokrasi ve özgürlük karşıtı tutumuna da karşı çıkıyoruz. İki taraftan birini tercihe zorlanmayı reddediyoruz.

AKP-MHP ve CHPr17;nin özgürlük ve demokrasiyi geliştirmekten uzak politik hatlarına karşı bir tutum; kendi politik hattımıza, özgürlüklere ve eşit koşullarda yüksek öğrenim görmek isteyen gençlere bir saygı ifadesi olarak konuyla ilgili Anayasa oylamasında r16;boş oyr17; kullanacağımı kamuoyuna duyururum.

UFUK URAS
ÖDP Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili
 
08-02-2008 09:39 ÖÖ RE: Ufuk Uras Basin Aciklamasi
Kullanıcı Avatarı

A_D_A_L_I_

Acemi Üye


Mesaj Sayısı: 43
Katılım Tarihi: 13.12.05
Konum: antalya
Yaş : 48

Uyarı seviyesi 0
kimse kusura bakmasın ama ben bunun tamamen yanlış bir görüş olduğunu düşünüyorum "kimsenin başörtüsüne itirazı yok" "herkes eğitim alabilsin" gibi cümlelerin kendisine sosyalist devrimci ya da buna benzer isimlerle niteleyen bir genel başkanın yapmaması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Benim türbanla sorunum var benim türban takanlada sorunum var. Sorunu olmayan arkadaşlara önerim biraz düşünsünler geçmişi iranı düşünsünler eğer hala devam edeceklerse düşüncelerinde yapacak tek şey var onlar için İRAN ARABİSTAN AFGANİSTAN ve benim sayamadığım onlarca şer'i devlet yönetimi var sayın UFUK URAS TUDEK'İ UNUTMA sıra sana gelmesin. birileri 90'lı yıllarda türben için yürüyenlere destek verirken de biz aynı şeyi söyledik şimdi ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için sayın UFUK URAS'ın kafasını iki elinin arasına alıp uzuuuuun uzuuuuuuuuuun düşünmesi gerekir bence. herkese selamlar
 
08-02-2008 11:49 ÖS RE: Ufuk Uras Basin Aciklamasi
Kullanıcı Avatarı

ozlem

Acemi Üye


Mesaj Sayısı: 17
Katılım Tarihi: 13.10.07
Konum: Ankara
Yaş : 38

Uyarı seviyesi 0

"Kadınlar üzerinden yapılan bu kirli siyaset, ne yazık ki ülkeyi parçalayacak. 1980'lerde islamcıların içinden çıkan islamcı feministler türbanı bir özgürlük olarak ortaya attılar onları ikinci cumhuriyetçiler, liberaller destekledi"( Erendiz Atasü, Cumhuriyet Gazetesi, 26 Ocak 2008). Evet, Türban bir özgürlük değildir. İran'ın devrimden önceki ve devrimden sonraki durumunu izlediğimde her türlü özgürlüğünü Cumhuriyet'le kazanmış bir Cumhuriyet kızı, kadını olarak türbanı bir özgürlük olarak görmek aymazlıktan başka bir şey değildir. Bu iş yalnızca türbanla sınırlı kalmayacak o çok özgürlükçü arkadaşlar bunları bilmiyor mu acaba?
 
10-02-2008 04:31 ÖS RE: Ufuk Uras Basin Aciklamasi
Kullanıcı Avatarı

celal ilhan

Deneyimli Üye


Mesaj Sayısı: 114
Katılım Tarihi: 03.10.06
Konum: ankara
Yaş : 81

Uyarı seviyesi 0
Sevgili Süper Yönetici,
Bende sanıyorum ki bu kritik, ibret alınacak günler kimi arkadaşlarımızın gözünü açacak. Yazık ki öyle olmamış.
Daha da şaşkınlığa, türbana büründürmüş onları. Bir yandan da yanılmış olmayı, Ufuk Uras'ın demecini ibret alınsın, kimin kimlere destek verdiğini cümle alem görsön diye yayımlandığını düşünmek istiyorum. Urasın bu tutumunun bir devrimciye bir toplumcuya büyük acı vermesi gerekir diye düşünüyorum.
İçimi sızlattınız, aşk olsun!
 
11-02-2008 09:01 ÖÖ RE: Ufuk Uras Basin Aciklamasi
Kullanıcı Avatarı

A_D_A_L_I_

Acemi Üye


Mesaj Sayısı: 43
Katılım Tarihi: 13.12.05
Konum: antalya
Yaş : 48

Uyarı seviyesi 0
MERHABA ARKADAŞLAR SİZLERE DAHA DOĞRU DÜZGÜN VE GÜNDEME DAHA GERÇEKÇİ BAKABİLEN BİR BASIN AÇIKLAMASI GÖNDERMEK İSTEDİM İŞTE HALKEVLERİ GENEL MERKEZİNİN BASIN AÇIKLAMASI

Aydınlık Bir Gelecek Ancak Aklı, Ahlakı, İnancı Aydınlıkla Beslenenlerin Mücadelesiyle Gerçekleşecektir.

Türban "serbesti"si adı altındaki tartışmanın topluma bir özgürlük tartışması olarak sunulmasına karşıyız.

AKP-MHP ve liberallerin toplumun geri kalanına maniple ettikleri "özgürlük" tartışmasında kadının nesneleştirilmesine karşıyız.

Neo-liberalizmin ılımlı İslam ile biçimlendirdiği toplum projesine ve bunun için yapılan tüm yasal düzenlemelerine karşıyız.

Yasal düzenlemelerle "kadın" için bir "normal" yaratılmasına ve bunun özgürlük adına yapılmasına karşıyız.

Bugünkü türban düzenlemesi rejimin temellerini tehdit eden bir adım değil, yıllardır süren emperyalist bağımlılık ve giderek şiddetlenen neo-liberal emek düşmanı politikalarla şekillenen rejimin sürdürülebilirliğini arttırmaya yönelik bir adımdır.

Gerçek belli,

Türkiye toplumu gericileştirilmiş ve parçalara bölünerek (Türk-Kürt, Alevi-Sunni, laik-anti laik, inançlı-inançsız, örtülü-örtüsüz) yeniden dizayn ediliyor. Bu proje emperyalizmin yeni dönem stratejisine uygun ve yeniden sömürgeleştirmenin kolaylaştırıcı bir aracı. Bu yeni toplumsal düzenlemenin "hazırlanan zemini" bizzat 12 Eylül askeri-faşist cuntasının açtığı yoldan ilerliyor.

Siyasal İslam'ı sol-sosyalist muhalefetin terbiye edilmesinde kullananlar Türkiye toplumuna reva gördükleri gericiliği en alt katmandan başlayarak işlemeye çalışıyorlar.

Her geçen gün daha da yoksul ve güvencesiz kılınan, en temel hak ve kazanımları birer birer yok sayılan halkımız, her fırsatta sesini yönetenlere duyurma çabasındayken; öteden beri bu sesi duymamakta ısrar eden yönetenler, üstelik halkın hangi konuyla meşgul olması gerektiğine karar verme cüretini de gösteriyorlar.

Gerçekte AKP; hiçbir zaman ve hiçbir koşulda, toplumun daha fazla demokrasi, özgürlük ve eşitlik talebinin savunucusu olmadı. Türban serbestliğini savunan AKP'li siyasetçilerin şimdilerde sıkça özgürlüklerden ve eşitlikten söz etmesi, gerçekte toplumun ve özellikle de kadınların, özgürlük ve eşitlik özlemini tehdit eden son derece tehlikeli bir yönelimin kılıfı olmaktadır. Çünkü türban serbestliği, gerçekte bütün bir toplumu gericileştirme ve tek tipleştirme sürecinin bir parçasıdır. Bir anlamda türban serbest bırakılmayacak; aydınlık ve çağdaş bir ülke özlemi, farklı inanç ve düşünce sahiplerinin yaşam ve varlık hakkı yasaklanacaktır.

Türban serbestliği, bugün kendini AKP'de ifade eden önemli siyasi hareketlerden biri olan "milli görüş"ün geleneksel bir talep ve beklentisi olduğu kadar; emperyalizmin ılımlı İslam projesinin de bir ayağıdır. Bu nedenle türban serbestliği, AKP yönetiminin mevcut siyasal tabanına yönelik bir açılımı olduğu kadar; ABD emperyalizmine verilen sözlerin de bir gereğidir.

Türban"ı, tüm bu siyasal gelişmeler düzleminden soyutlayarak tartışmak, tavır belirlemek mümkün değildir. Türbanı, tek başına bir demokrasi sorunu ya da kılık-kıyafet sorunu ya da kadınların tercih hakları olarak ele almak, bireysel/liberal çözüm yolları aramaktır. Türban, Erdoğan'ın deyimiyle bir "siyasal simge"dir. Ve ne hazindir ki dinin kendisinde demokrasi olmaz deyip demokrasiye inanmayanlar, takke-şalvar/türban-çarşaf kıyafetlerini kendi içlerinde zorunlu kılanlar, okuma-yazma bilmeyen kadınlara seçimlerde oy kullandırtmamak için yırtınanlar şimdi özgürlük lafını dillerine doladılar. Üstelik bilimin üretilebilmesi için özgür düşüncenin mutlak olması gereken Üniversitelere girmek için türbanı bayrak yapıyorlar.

Eğer ki, gerçek anlamda özgürlüklerden ve eşitlikten söz edilecekse; hemen her Ramazan ayında oruç tutmadığı için okullarında gerici faşist saldırılara uğrayan gençlerimizden, namus ve töre adına katledilen kadınlarımızdan; yalnızca son birkaç hafta içerisinde, haklı talep ve kaygıları için toplantı ve gösteri hakkını kullanan vatandaşlarımızın maruz kaldığı polis teröründen de söz etmek gerekir.

AKP ve türban serbestliğini savunan diğer kesimler, türbanlı kız öğrencilerin eğitim hakkı kapsamında yaşadığı mağduriyette dikkat çekmektedir. Onlara göre türban yasağı, özellikle eğitim hakkının kullanımı önünde bir engeldir. Ancak aynı kesimler, AKP'nin yeni YÖK başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın daha geçenlerde yaptığı "üniversite eğitiminin paralı olması gerektiği" yolundaki açıklamalarından ve dolayısıyla, üniversite kapılarının artık yoksul emekçi halk çocuklarına kapatılacağından nedense söz etmemektedir.

Oysa eğitim hakkından söz edildiğinde öncelikle; gerçekte halka parasız sunumu gereken temel bir kamusal hizmet olan eğitim ve öğrenim alanında, bilinen neo-liberal uygulamalar paralelinde yaşama geçirilen paralılaştırma ve piyasalaştırma uygulamalarını konuşmak gerekir. Eğitim hakkından söz edildiğinde, camı kırık, çatısı delik, elektriksiz, susuz, yakacaksız kalmış okullarda, balık istifi sınıflarda okumak zorunda kalan öğrencileri ve devletin göremediği o virane okulları, çocuklarının sağlığı ve geleceği için kendi maddi katkıları ile ayakta tutmaya çabalayan velilerin yaşadığı sıkıntıları görmek gerekir. Eğitim hakkından söz edildiğinde, hala öğretmensiz ve okulsuz bulunan binlerce köyü, kasabayı, büyük kentlerdeki yoksul gecekondu mahallelerini de hatırlamak gerekir. Eğitim hakkından söz edildiğinde, ekonomik-sosyal kazanımları her geçen gün yok sayıldığı için, kölelik koşullarında yine de bu ülkenin eğitim ve öğrenim sistemini ayakta tutmaya çabalayan eğitim emekçilerini de dinlemek gerekir.

Bütün bu nedenlerle AKP; "özgürlük", "eşitlik" ve "eğitim hakkı"nı ağzına alma hakkına ve meşruluğuna sahip değildir; çünkü ülkemizde halkımızı özgürlüklerden, eşitlikten ve bizzat eğitim hakkından mahrum kılan icraatların altında, onun imzası vardır.

Ancak aynı sözler, bu seferde türban serbestliğine karşı çıkan, gerçekte iktidar mücadelesinde mevzi kazanma çabası güden kimi kesimler tarafından da, yine yakışıksız bir biçimde kullanılmaktadır. Bunun en şaşılası örneği, geçtiğimiz günlerde ODTÜ'de gerçekleşen rektörler toplantısında görülmüş olup; türban serbestliğini laik Cumhuriyet için bir tehdit olarak algıladığını ilan eden kimi rektörler, "gençlerin sokağa döküleceği" varsayımında bulunmuştur.

Anlaşılmaz olan, en haklı ve insani talepleri için sokağa dökülen, en azından buna yeltenen ilerici gençlerin; bizzat bu rektörlerin yönetimindeki üniversite idareleri tarafından daha dün soruşturmalara, okuldan atılmalara, polis ve jandarma işbirliğindeki operasyonlara kurban edilmiş olduğudur. Benzer bir tuhaflık, AKP'nin gericiliğine karşı, laik Cumhuriyetin ve çağdaş değerlerin savunuculuğuna soyunan ordunun; daha dün 12 Eylül askeri darbesi eliyle gericiliğe bizzat yol vermiş olmasında da açıkça görülmektedir.

Liberal kesimler içinse sorun; AKP'nin, emperyalist ilişkilerin bir parçası ve küresel neo-liberal politikaların takipçisi olup olmadığı ile sınırlıdır. Çokça gündeme gelen "Malezya" örneği bu açıdan da ele alınmalı; bu gün Malezya'nın, küresel sermaye grupları için temsil ettiği ucuz ve sorunsuz bir emek ve sömürü cenneti olma özelliği, "Türkiye Malezya olur mu?" tartışmalarının asıl içeriği olduğu unutulmamalıdır. Üniversitelerde okuyan genç kızlarımızın başının örtülmesi, eğer ki onları vasıflı ucuz iş gücü ordusu, birer aydın olmaktan çok, sermaye emrinde birer tekniker olarak yetiştirecek bir eğitim sisteminin özüne dokunmadıkça, çok da önemli değildir.

Denebilir ki AKP'nin asıl avantajı, icraatlarına yönelik sözde muhalefet kesimlerinin bozuk sicilinde ve beceriksiz karşı hamlelerinde yatmaktadır. AKP'nin özgürlük ve eşitlik söylemindeki samimiyetsiz, iki yüzlü tutumu; bilinen aktüel muhaliflerinin de fazlasıyla sahip olduğu bir kusurdur.

AKP'nin neo-liberal, gerici saldırısına karşı tek çözüm; halkın bilinçli öz eylemidir. Çünkü türban serbestliği ve diğer icraatları ile AKP; halkın hak ve kazanımlarını yok sayan, halkı bir yok oluşa sürükleyen bir yolu izlemektedir. Bu nedenle sözün ve eylemin gerçek sahibi, aydınlık yarınların ve insanca bir yaşamın özlemini duyan halkımız olacaktır.

Kamuoyuna saygı ile duyururuz.




HALKEVLERİ MERKEZ YÜRÜTME KURULU
 
26-02-2008 08:08 ÖS RE: Ufuk Uras Basin Aciklamasi
Kullanıcı Avatarı

celalettinHANSU

Acemi Üye


Mesaj Sayısı: 45
Katılım Tarihi: 10.02.07
Konum: antalya
Yaş : 59

Uyarı seviyesi 0
Sevgili ADALI göndermiş olduğun bu basın açıklaması kendini bu ülkenin ilerici aydınş çağdaş yaşamı destekleyen UFKU geniş toplumdaki her bireyin rahatlıkla düşünebilmesi gereken olgulardır . Ne varkı seçim zamanı bazı arkadaşlar sevgili UFKU dar Ufuk URAS kardeşimizi tek başına bağımsız aday olarak meclise göndermek için bayağı çaba sarf etmişler hatta lüzümsuz boşa giden bir çok oylada seçtirmiştiler. Şimdi ülkenin içine düşürüldüğü şu durum ne AKP hükümetiyle nede 12 Eylül darbesiyle başlayan bir sürecin sonucu değildir. Ülkemiz üzerinde oynanan bu halkı Böl Parçala Yut taktiği Tarihimize bakılırsa Yanlış Hatırlamıyorsam ABD tarafından 1810 Yılında MİSYONERLİK Hareketi ile başlatıldı Geçenlerde Akdeniz Üniversitesindeki bir Konferansta Atatürk Laiklik ve Din Konusu Anlatıldı . Katılımcılardan 3 tanesi İlahiyatçı Profesör 1 tanesi ise Araştırmacı Alevi Yazardı . Hatta Bunların içinde Diyanet İşleri başkanlığı yapmış olan biride vardı.Bu kadar Profesörler Araştırmacılar bu konuyu bilmiyorda bu Geri zekalı Fettullah hocanın müritlerimi biliyor bu işi .
Hepsinin ortak Görüşü:
1-Türban Dinin bir gereği değildir Hiç bir ayette yada tefsirde bu yazmamaktadır.
2-Laiklik tamamen kadınların haklarını koruyanş onları toplumda eşit kılan olguların başında gelmektedir. Kadınlar türban ile özgürleşemez ancak Cariyeleşir.
3-Atatürk kurtuluş hareketini başlattığında en büyük desteği Şeyhlerden Şıhlardan İmam ve hocalardan almıştır.
4-Atatürke Anadoluda en büyük destek ise yıllarca osmanlı zulmünden çeken Alevilerden gelmiş Tekke ve Zaviyeler kapatılırken Hacı Bektaş-i Veli dergahının Anahtarı bizzat Ataya teslim edilmiştir.
Şimdi soruyorum Sevgili ufuk URAS a ve Onun gibi düşünen arkadaşlara
Şimdiye kadar nerdeydiniz seçim bildirgelerinizde türbanı serbest bırakacağız çünki biz özgürlüğü savunan bir partiyiz niye demediniz.?
Sana Kurşun sıkan hergün Vatani görevini yapmak için asker olanları şehit edenlerle aynı masaya oturup barışçıl yoldan bu sorunu çözeriz niye demediniz ? Nasıl Çözecekseniz ????
Hala Baş Örtüsü dediğiniz Türban nedeni ile Eğitim hakkından Yoksun bırakılmaya karşıyız diyenlere soruyorum 1. AKP hükümetinden buyana kaç kişi baş örtüsü nedeniyle okuldan atıulmış yada mahrum bırakılmış ? Neden yaklaşık 5 senedir türban olayları bıçak gibi kesilmişti hiç düşünüyorlarmı İran'ın yakın tarihine bakın sevgili dostlar Şah döneminden kurtulmak için başlarına açtıkları bela son 3 senede ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YİTİRMİŞ KARAÇARŞAFLI KADINLAR ile doludur. 3 senede tam şeriat hakim olmuştur ülkeye. Eğer istediğiniz buysa 1 millet vekili ile sizde ortak olun bu Ahlaksızlığa. Tavrınızı net belirleyin ılımlı bir politikayla hem iktidara hemde muhalefete vurarak bir yere varılmaz siyasette ya AK vardır yada KARA Griler yok olmaya mahkumdur Çünki Beyazda siyahta gri rengi kendine çevirir. Herkese Aydınlık Güzel Günler Dileğiyle


 
Atlanilacak Forum:
Forum powered by fusionBoard
menu_information.png Bu Başlığı Paylaş
URL:
BB Kodu:
HTML:
menu_information.png
Köçek Kömü Köyü