Eski Başbakan Yardımcılarından, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün oğlu Prof. Dr. Erdal İnönü, tedavi gördüğü ABD'nin Houston kentinde, 81 yaşında hayatını kaybetti.
Erdal İnönü'nün TSİ 05.00 sıralarında vefat ettiği öğrenildi. Geçtiğimiz yıl Houston'da bulunan M.D. Anderson Kanser Merkezi'ndeki tedavi gördükten sonra yurda dönen Erdal İnönü, hastalığının nüksetmesi üzerine 27 Ağustos'ta yeniden ABD'ye gitmişti.
İnönü'nün yanında eşi Sevinç İnönü bulunuyordu.
İnönü'den fıkra gibi anılar
Seçim döneminde parti otobüsü aniden bozulmuş, ötüp duruyor. Şoför tamir etmeye çalışıyor ama nafile. Bir yolcu 'Kablosunu kopar' diye akıl verince İnönü hemen itiraz ediyor: Durun yav, koparmayın. Bir derdi var ki inliyor. Meselenin köküne inelim!
Erdal İnönü'nün ölümü duyulunca, İnönü'lü anılar konuşulmaya başlandı. Sağlığında 'İnönü fıkraları' kitabı bile çıkarıldı ama, İnönü'nün gerçek hayatta yaşadıkları, değerlendirmeleri fıkradan bile daha komik.
Gazeteci Melih Aşık, İnönü'nün tedavi için ABD'ye gittiği ilk günlerde Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde birkaç anıyı yazmıştı:
Erdal İnönü denince akla ne gelir? Dünya çapında bir bilim adamı. Kısacık siyasi yaşamında belleklere dürüstlüğü, içtenliği, mütevazılığı, hoş anıları kazımış farklı bir politikacı. Dostlarının geçenlerde anlamlı bir törenle 80. yaş gününü kutladığı bu güzel insan şu aralar Amerika'da menhus bir hastalığı alt etme mücadelesi veriyor. SHP'deyken katıldığı hiçbir parti içi mücadeleyi kaybetmeyen Erdal İnönü'nün bu mücadeleden de galibiyetle çıkacağına yürekten inanıyor. Kendisini 80. yaşında, o şahsına münhasır esprilerinden bir demetle ve de sevgiyle selamlıyoruz.
ÜLKEMİ BENDEN KÖTÜLER YÖNETMESİN DİYE
Erdal Bey'e bir gün, hiç sıcak bakmadığı siyasete yıllar sonra neden girdiğini sorarlar. Yanıt müthiştir:
- Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!
SEN BANA DEĞİL CİZRELİLERE TEŞEKKÜR ET
Bir seçim dönemi... SHP Genel Başkanı İnönü, Diyarbakır ve Cizre'deki mitinglerde konuştuktan sonra Siirt'te halka hitap edecektir. Ancak Cizre'de bir grup protesto gösterisi yapıp parti otobüsünü taşlayınca buradaki miting iptal edilir, hiç beklenmeden Siirt'e gelinir. Seçim gezilerinde program sarkmasına alışık Siirt İl Başkanı, parti otobüsünün tam zamanında geldiğini görünce biraz şaşkın, İnönü'ye teşekkür eder. Aldığı yanıt:
- Sen bana değil, asıl Cizrelilere teşekkür et.
ANTİDEMOKRATİK KARARLARDA OYLAMA OLMAZ
Erdal Bey fanatik bir sigara düşmanıdır, Parti Meclisi toplantılarında dumanaltı olmaktan fena halde rahatsızdır. Bir Parti Meclisi toplantısında ilk sözü:
- Bundan böyle bu toplantılarımızda sigara içilmeyecek, olunca arka sıralardan bir üye;
- Bu kararınızı oylamaya sunsak efendim, diye itiraz etmeye kalkışınca cevabı aldı:
- Antidemokratik kararlarda oylama olmaz!
DURUN YAV, MESELENİN KÖKÜNE İNELİM
Seçim otobüsüyle bir yere gidiliyor. Otobüsün kornası aniden bozulmuş, ötüp duruyor. Şoför otobüsü sağa çekip durdurmuş, arızayı gidermeye çalışıyor ama nafile. Yolculardan birinin şoföre:
- Kablosunu kopar, diye akıl verdiğini duyan İnönü itiraz ediyor:
- Durun yav, koparmayın. Bir derdi var ki inliyor. Meselenin köküne inelim.
VE KULAKTAN KULAĞA ANLATILAN ANILAR
İnönü'yü sinema çıkışında yakalayan gazeteci sorar:
- Sayın İnönü sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz.
İnönü'nün cevabı:
- Göremezsiniz tabii, sinema salonları karanlık.
BEN KEDİ MİYİM SEVİNÇ
Sevinç İnönü bağırır:
- Erdal yetiş, fare var!
İnönü'nün cevabı:
- Bana ne söylüyorsun Sevinç! Ben kedi miyim!
SİZDE DEVLETTE ÇALIŞAN BİRİ YOK MU?
DEP'li Sırrı Sakık, SHP'den milletvekili adayı olmak için başvurur ve İnönü'yle görüşmeye gelir:
- Hakkımda bir sürü dedikodu çıkardılar. Önceden bilesiniz; ağabeyim (Şemdin Sakık) dağda devlete karşı savaşır. Kardeşlerimden biri hapiste.
İnönü şaşırır:
- Yav, sizde hiç devlete çalışan biri yok mu?
NORVEÇ'TE BAŞBAKAN OLURSUNUZ
Gazeteci der ki:
- Sizin için Norveç'te başbakan olabilir, diyorlar.
İnönü'nün cevabı:
- Çok teşekkür ederim. Bu herhalde, Türkiye'de bu işleri beceremiyorsun, demenin kibarcası.
MASAYA YUMRUĞUNU VURUR SONUNDA
Bir miting öncesi SHP milletvekili, İnönü'ye der ki:
- Sayın Genel Başkanım siz iyi konuşamıyorsunuz, bakın Özal'a esip gürlüyor.
İnönü 'Peki ne yapacağım' der. Milletvekili cevap verir:
- Konuşurken masaya yumruğunuzu vuracaksınız, biz şöyle partiyiz, şöyle yaparız, böyle yaparız, diye kükreyeceksiniz.
İnönü kürsüye çıkar, yumruğunu masaya vurur ve şöyle der:
- Biz öyle bir partiyiz ki, adamı.
Burada kesilir ve şöyle devam eder:
- Devamını bu arkadaş söyleyecek.
12 MART döneminde duymaya başladım. O dönem ORTA DOĞU ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ idi. Gençlere sahip çıkıyor. Demokrat, aydın, araştırıcı, devrimci ruhla öğrencilerinin gelişimini sağlamakla yükümlü kılıyordu kendini.
12 Eylül sonrasında kürsüsünü bırakarak yeni bir göreve başlıyordu. SODEP'in kuruluşunda yer alacak, genel başkan olarak yeni bir yüz yanıyacağız.elini öptürmeyen,sırtlarda gezmesini kaldırılmasını kırmızı ışıkta geçmeyi sevmeyen, ama demokrasiyi seven, yurdunu seven, insanları seven bir yüz. İşte bize bıraktığı miras.
Bir gün Necatibey Caddesin'deki SHP genel merkezini ziyaret ediyordum. Girişte büyük bir telaş vardı. Makam şoförü ağlamaklı sesiyle;
'onu kaybettim. Birden bire kayboldu. Bir gazete alıyım, Dedi kayboldu birden bire'
Partide heyecan başlamıştı. Genel Başkan nereye gitmişti. Biraz sonra kapıda göründü. Şoförü sevinçle karşıladı. O da gülerek içeri girdi;
'Bir daha kırmızı ışıkta geçer misin. İşte böyle eylem yaparım işte. Bir daha söz ver bakayım. Kırmızı ışıkta duracağım'
'söz genel başkanım, kırımızı ışıkta da duracağım. Öyle geçmek yok bir daha.'
Onu merakla izleyenlere el salladı, gülümseyerek odasına geçti.
İşte güzellik bu idi. Sonra ondan örnek alan Sayın Ahmet Necdet Sezer de Cumhurbaşkanı olarak talimat verdi. Kırmızı ışıkta duracaksın. Halk nasıl duruyorsa; halkın Cumhurbaşkanı da duracaktı. İşte farklılık burada. İki güzel insan bu ülkeye hizmet verdiler.
İşte Erdal İnönü ayrıcalıkları sevmeyen sade bir vatandaş gibi yaşam sürdü. O çocukluğunda yamalı par düse ile okula gitmeyi bilen bir aile içinden gelmişti. Babası Cumhurbaşkanı, oğlu yamalı par düse ile gidecek.
Çocuklarını Amerikalarda onun bunun parası ile okutanlar da var ülkemizde. Onlarda öyle anılacaklar.
1995 yılında istifa ettiğinde yapamadıklarını kimseye fatura bile etmedi. Onun yüreğinde 2 Temmuz da Sivas' da yanan 37 can için verdiği söz vardı. Onu kandırmışlardı. Dönemin yöneticileri, Valisi. O nu içine hiç sindiremedi. İstifa nedenlerinin birisin de bu olduğu söylenir.
O limonu sıktı, süpürgeyi süpürdü 12 Eylül uzantısı ANAP'ı salladı yere çarptı. Ama onun bu yükselişini durdurmak için her şeyi yaptılar. Onu ustaca konuşmamakta suçladılar.
O siyaseti iyi biliyordu. O bir manevracı değildi. Sonra gördük ki o hatiplikle ünlü olanlar. Bilgi birikimleri yenilenmeyince kekelemeye başladılar. Oysa o ağır, ağır espirili konuşuyordu, ama hiç kekelemiyordu. Sözün biri bitmeden diğeri geliyordu. O fizik kadar felsefeyi, edebiyatı, sosyolojiyi biliyordu. İşte fark burada. Her şeyden önce güven veriyordu.
Erdal İnönü aramızdan ayrıldı. Ama bizim çocuklarımız, özellikle yeğenim Oğulcan ondan çok şeyler öğrendi. Bizler onun söylemlerini gerçekleştiremezsek bile inanıyorum gelecek kuşak mutlaka, ama mutlaka gerçekleştirecek. Bu insanlar, bu güzel yurdumuz birbirlerini seven, birbirlerini yemeyen sosyal demokrat düşünceyi tek başına iktidar yapacaklar. İşte o zaman Erdal İnönü aramızda dolaşacak. Her gülen, gülümseyen insanın yüzünde olacak. Açacak mor, mor sümbüller. Limonlar onun elinden sıkılmayı bekleyecek. Hilafet uzantıları onun süpürgesi ile toplanacak. Atılacak bir daha geri gelmemek üzere.
Onu bilmiyorum ama, gittiği yerde de onu kucaklayacak dostları hele,hele gençleri var.
Sanırım ona karşılama törenine hazırlanıyorlardır. Rahat uyu, yerin aydınlık olsun. Geride kalanlara da sabır ve onun düşüncelerini devam ettirmelerini diliyorum.
İleti:
Not: Erdal İnönü kürt meselesinin parlementer yol içerisinde çözüme ulaşacağınıda savunmuştur. DEP'li Milletvekillerin kazanılması için elinden gelen çaba ve sorumluluğu esi,rgememiştir.
Ekleyen: Şafak Altun
www.safakaltun.com