BU ÜLKENİN LAİK, DEMOKRAT VE DEVRİMCİ KADINLARI, SESİNİZİ YÜKSELTİN!
Cumhuriyet yeniliklerinden birisi din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören laikliktir. Bu düşünce 1789 burjuva devriminden kaynaklanıyordu. Feodal düşüncenin asıl merkezi Vatikanın ( Papanın) gücünü tam kırmak için olsa gerek, Fransız burjuvazisi 1795 de laik bir eğitim örgütü kurarak, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmayı, hoş görülü dinleri Katolizme karşı korumayı amaçlamıştır. Halk bu girişimi olanca gücüyle desteklemiştir. Ne var ki iki yüzlü Burjuva, Napolyonla birlikte laiklik prensibini askıya alacaktır.
Cumhuriyet laiklik prensibini resmileştirse bile, kadın hakları ve cemiyetleri ülkemiz de gelişememiş, binlerce yıllık geleneksel ve dinsel tabular kırılamamıştır.
'Sıradan bir insan beyni doğal olarak tembeldir, en az zorlukla karşılaşacağı yolu tutmaya yönelir. Her yeni düşünce yeni bir düzenlemeyi, kafayı yenilemeyi gerektirir. Bu ise zordur. Var olan dünyanın yıkılmaması, zihin tembelliğinin devamı için, adet ve örflere karşı yeni bir düşünce, böyle insanlara göre kötü bir düşüncedir. Var olanı koruma iç güdüsü, bunun sonucu tutuculuk, batıl inançlarla iyice güçlenir. Bütün adet ve kurumlarıyla sosyal yapının dinsel inançlarla sıkı sıkıya bağlanltılı ve ilahi bir himaye altında olduğuna inanılınca, sosyal yapının eleştirilmesi dine saygısızlık olur. Hele dinin eleştirilmesi, yeni düşünceye düşman bir ruhu, tembel beyinli insanlarda daha çabuk oluşturur.' (John Bury, Düşünce Özgürlüğünün Tarihi)
Yeni düşünce laiklik, kitlelere götürülememiştir. Ülkemizde ki işbirlikçi cılız Burjuvaji ( Oligarşi), ancak kendi iktidarını güçlendirmek için çalışmış, gerektiğinde şövenist ve faşist türküzmi, gerektiğinde de bağnaz ve gerici islamı kendi yasasına aykırıda olsa uygulamak zorunluluğunu hissetmiştir. Gericiliğin en keskin bu iki bıçağı yığınlar izerinde bilenmiş, yeni düşünceler korku ve karanlığa boğulmak istenmiştir. Burjuvazi bu çabasında dış Emperyalist güçlerinde yardımını alarak istediği başarıya ulaşmıştır. 12.Mart ve 12 Eylül darbeleri ülkemizi en gerici ve bağnaz güçlerin yönetimine sürüklemiştir. Demokrasi mücadelesi kanla, silahla bastırılmış, orta çağ haramileri daha karanlık emeller için güçlendirilmiştir.
Anadolu kadının geleceğini bu gün daha büyük bir tehlike tehdit etmektedir. Kadınlarımız çarşafa kapatılmaktadır. Şeriatçı çömezler halkımızın asıl önemli sorunlarını görmeyerek, islami din görevlilerine ait olan türbanı ( çarşafı), tüm müslüman kadınlara maletmenin, mücadelesini vermekteler. Bu şekilde 21.yy. en büyük ayıbını, başörtüsü özgürlüğünü isteyerek, işlemektedirler.
Özgürlük ve insan haklarını bir metrelik çaput parçasıyla sınırlayan bu orta çağ zebanileri, aldattıkları birkaç medrese kafalı öğrenci kızla , kadınlarımızı dört duvar arasına hapsetmek istiyorlar. Onların istedikleri özgürlük milyonlarca köylü ve şehirli kadınımızın daha fazla özgürlükten mahrum bırakılması demektir. Başkalarının özgürlüğüne en ufak saygıyı göstermeyen bu güçlere hak ettikleri cevabı toplumumuz vermek zorundadır. Tarih bir kez daha aydınlık, bilim ve çağdaşlığın yanında olacaktır. Devrimcilerin, ilerici ve aydınların görevi, bu şeriatçı, orta çağ zebanilerine muhatap olmak olmamalı, ama gericiliğin gelişmesi karşısında sessiz kalınmamalıdır. Bilinçsiz, masum bir tarzda dine inanalarla bu karanlık, şeriatçı güçleri birbirinden ayırmak gerekir.
Çağımız aydınlıklar ve özgürlükler çağıdır. Kadınlarımızın zincirleri kıracağı, karanlık güçlerin emellerini kursaklarında koyacağı, baş örtüsü değil, baş örtüsüne baş kaldırılacağı çağdır. Demokratik ve ilerici kadın örgütleri kurulmalı, var olanlar güçlendirilmeli ve ülke çapında ses çıkaracak eylemlere hazır hale getirilmelidir. Eylemler, yalnız şeriatçı gericiliğe karşı değil, başta kadınların eşitliği olmak üzere, işsizliğe, anti-demokratik girişimlere karşı yönlendirilmelidir. Kadınların özgürlüklerini ekenomik bağımsızlıklarıyla kazanabilecekleri bilinci sürekli gündemde tutulup, toplum bu uğurda seferber edilmelidir. Yeni kadının düşüncesi ve özgürlük girişimleri yolumuzu aydınlatmaktadır.
Kadınlar tabiatın kendine verdiği ve toplumun kendinden aldığı haklarını istiyor. Bunları elde etmesi için erkekten daha çok iş, eğitim çalışması, sosyal ve toplumsal yaşam hareketlerine katılması gerekmektedir. O halde iş başına !
www.safakaltun.com
Mesaj Sayısı: 87 Katılım Tarihi: 27.03.06 Yaş : 53
sevgili Safak Altug, 8 nisan pazar gunu buraya sizi davet edyorum ozanlar ve yazarlar aadina guzel bir sölen duzenledik...
Dosttu bulmak cok zor dostluk icinde.
x
Yolu Hakk olan kul, hiç mi hiç şaşmaz,
İnkarcı münafık bu yolu aşmaz,
Gönül ikliminde coşsada taşmaz,
Kavurmasın tende bizi tuzumuz......
Mesaj Sayısı: 53 Katılım Tarihi: 17.10.06 Konum: Ankara Yaş : 46
Tüm toplum birimlerimizden özel bir ricam olacak.Hiç bir ama hiç bir siyasi Partiye adet olmamanızı rica ediyorum.Kanımızı emdikleri yeter artık diyor ve biz onlara değil onlar bize muhtaç olduklarını hatırlatmak istiyorum.
Mesaj Sayısı: 114 Katılım Tarihi: 03.10.06 Konum: ankara Yaş : 81
Sevgili Şafak,
Önce; emperyalist kültürün tüketim amaçlı tezgahlarından saydığım (Anneler, Babalar, Sevgililer, Kadınlar vs.) günlerini benimsemekte güçlük çektiğimi söylemek zorundayım.
Ama dersen ki; onların niyeti bizi bağlamaz, biz ortaya çıkan duyarlılıktan yararlanarak insanların ufkunu genişletmek için çaba harcayamaz mıyız? Elbette bunu yapabiliriz.
Ama bunu yaparken, madalyonun öteki yüzünü de göstermeyi ihmal etmemek koşuluyla.
Bu işin bir yönü.
İkincisi.
Usta yazarlar; bir tezi savunuken, karşı tarafa ağır sözler söylemenin (zebaniler vs.) amaca hizmet etmediğini aksine, onların derlenip toparlanmasına yaradığını söylerler.
Üçüncüsü de, diyorsun ki; "Demokratik ve ilerici kadın örgütleri kurulmalı, olanlar güçlendirilmeli..." Sanıyorum, sivil toplum örgütlenmelerine vurgu yapıyorsun.
Sana küçük bir hatırlatma yapayım. Sovyetler Birliğinden kopan, Çeçenistan, Gürcüistan, Ukrayna gibi ülkelerde ABD'nin istediği kadife devrimleri yapanlar hep sivil toplum örgütleriydi.
Bunu şunun için söylüyorum.
Sivil toplum örgütleri, kolayca satın alınabilen, içine ajan yerleştirilebilen örgüt biçimleridir. Genellikle, büro açacak paraları bile yoktur. Parayı veren düdüğü çalar o gibi yerlerde.
Paranın kimde olduğunu da bilmeyen birileri varmı aramızda.
Kısa yazmaktan hoşlandığım için uzatmayacağım.
Kadılara önerilmesi gerek şey; siyasi partilerde örgütlenmeleri olmaldır. Ülkemizin acil sorunu, başımızdaki gerici iktidardan
kurtulma sorunudur.
Eğer bunu kavramaz gereğini yapmazsak, onlar iktidarda varlık içinde belenirken, biz sokaklarda, mitinklerde, karakollarda, hapishanelerde debelenir dururuz.
Sevgili Yeğenim,
Bu söylediklerim, makaleni beğenmediğim anlamına asla gelmez. Çok güzel araştırmalar yapabildiğini ve beni şaşırtan bir bilgi birikimine sahip olduğunu görüyor ve seni kutluyorum.
Sevgili Celal Abiciğim,
Senin eleştirilerin beni asla kırmıyor, bilakis sevindirmekte. Bizlere değer ve önem veren bir çok büyüğümüzden sadece sen, bildiklerini aktarmaktasın. Bu hareketinle ben gururduymaktayım. Bizi garip ve yetim bırakmıyorsun. Beni düşündüren, birçok aydını olan köyümüzde diğerleri nerde ? ne yapıyorlar sorunudur! Niçin her sözü bizim dememizi bekliyorlar? Onlarda birşeyler diyemezler mi ?
.....
Fatih partilere kızmış, sen parti şart diyorsun. İşte burda görüş alış verişi var ve sorunu çözme uğraşında, doğru düşünce kabul bulacaktır. Bencede kadınlar partileri kuşatmalıdırlar! Yalnız benim kendimin bağlı olduğu bir parti, örgüt falan yoktur. Olmasıda şart değil. Bu ilerde değişebilir, değişmeyebilir...
....
Afrika ve bazı ülkelerde kızların organlarını kesenler, töre adına kadınları öldürenler, çeşitli dinler ve inanışlarda kadına yapılan hakeret ve aşşağılamalar benim öfkemi terbiye etmeme bazen engel oluyor, küfüre kaçan eleştirilerim maalesef bu durumdan kaynaklanıyor. Bir cinsede bu kadar zulum edilemez ki ! Hemde töreler, dinler ve peygamberler kullanılarak!
KADINLARIN TÜRKÜSÜ
Susmamız oturmamız
Herşeye boyun eğmemiz
Hayatı şeyretmemiz
İstendi ancak bizden
Susduk bekledik
Söylendi dinledik
Sonunda yeter dedik
Susmuyoruz!
Alınıp satılmamız
Sevilip atılmamız
Çarşafa bürünmemiz
İstendi ancak bizden
Alınıp satıldık
Sevilip atıldık
Sonunda yeter dedik
Susmuyoruz!
Kadınız kadınlarız
Artık biz susmuyoruz
Kölelik zincirini
Koparıp kırıyoruz
Yaratan üreteniz
Hakkımızı isteriz
Bundan böyle biz
Susmuyoruz!
Söz ve Müzik: Şafak Altun
( Özel sitemde dinleyebilirsiniz )
1994
Mesaj Sayısı: 114 Katılım Tarihi: 03.10.06 Konum: ankara Yaş : 81
Sevgili Fatih,
İnsanların siyasi partilerden uzak durmalarını istemek çok büyük bir yanlıştır.
Seni kendini yenileyebilen biri olarak değerlendirmemin nedeni, yanlışlarını görebilmen, doğru olanı aramaya çalışmandı. Hangi bilgiye, hangi deneye dayanarak toplumu siyasi partilerden uzak durmaya çağrıyorsun? Bu konu tartışılmaz. Bir ülkenin ileri gitmesinin tek ve ilk yolu, insanların bilinçli bir biçimde siyasetle ilgilenmeleridir.
Lütfen ağzından çıkanı kulağın duysun.
İnsanların siyasetten uzak durmasını isteyeler hırsızlar, soyguncular ve emperyalistlerdir. Sen bunlardan biri misin ki böyle bir dilekte bulunuyorsun.
Elbette değilsin.
O zaman, ne yapmak istediğini iyice bir düşünmeni öneriyorum
Eğer bir yanıt vermek istersen, doğrudan benim ileti adresime yazmanı rica ediyorum. Burda tartışmayalım.
Mesaj Sayısı: 45 Katılım Tarihi: 10.02.07 Konum: antalya Yaş : 58
Sayın Celal abi merhaba Kadınlarımız ve siyasi partiler hakkındaki bu yazılarınızı büyük bir dikkatle okudum . Şafak arkadaşımızın da dediği gibi sizin eleştiri ve önerileriniz her zaman yapıcı ve yol gösterici olmuştur. Fatih kardeşimizin siyasi partiler hakkındaki bu olumsuz düşüncelerinin sebebini öğrenmeyi bende çok isterim. Özellikle Türkiyede Laikliğin ve Mustafa kemal Devrimlerinin yılmaz savunucusu ve bekçileri Türkiye Cumhuriyetinin gerçek sahipler olan biz Alevi toplumları siyasetten ve siyasi partilerden örgütlenmelerden uzak durursak meydan Gerici mollalara Şeriatçılara ve kafatası milliyetçilerine kalmazmı T.Cumhuriyeti Parçalanıp küçük lokmalar içinde yutulmazmı . Amerikan Emperyalizminin Türkiyede sahneye koymak istediği içine bizi ve tüm orta doğuyu kapsayan (B.O.P. ) Büyük orta doğu projesi gerçekleşmezmi. bunu çok merak ediyorum.Fatih kardeşimi bu olumsuz düşünceye iten neden belkide sizinde bazen bahsettiğiniz gibi parayla satın alınmış olan siyasetçi ve siyasi partiler olabilir . Bize düşen her zaman örgütlü ve bilinçli siyaset yapıp halkımızla tek yürek tek vücut olmaktır. Hepinize saygılar sunuyorum.
Mesaj Sayısı: 53 Katılım Tarihi: 17.10.06 Konum: Ankara Yaş : 46
karnım ağrıdığı zaman halsize düşüyorum.demek ki genelde siyaset
konuşulmaz.(İNŞALLAH KONUŞULMAZ) kısmet olursa 2 haftaya kadar özellerinize ayrı ayrı yazarım.