Bu ayın sohbet yazısında pek çoğumuzun içinde var olan, zaman zaman da davranışlarımıza hakim olan "NEMELAZIM" cılık ya da "UMURSAMAZ"lık üzerinde durmak istiyorum. Aslında bu mektubumda "KİN GÜTME ve İNTİKAM PEŞİNDE KOŞMA " konusunda yazmayı düşünüyordum. Ama ülkemizde, çevremizde olup bitenlere kayıtsız kalmak adeta olanaksız. Böyle zamanlarda insanlarımızın duyarlı olmasını istemek, bunun için elden geleni yapmak, çaba göstermek hem hakkımız hem de görevimizdir.
Haksızlığa uğrayan kim olursa olsun ona arka çıkmak aynı zamanda bir insanlık görevi ve borcudur. Adaletgi yerine getirme gücümüz olmasa da adaletsizliğe karşı gelmek her zaman ve her yerde bir vicdan ve insanlık borcudur. Bu duygu her insanda doğuştan vardır. Eğitimle geliştirilir ya da köreltilip yok edilir.
Nemelazımcılık; Gerekli olan şeylerle ilgilenmekten kaçınma, gözardı etme, olup bitenleri umursamama durumudur. Hak ise, kişinin doğuşu ile birlikte var olan ( yaşama, barınma,üreme vb gibi) doğal değerler ile sonradan kazanılan değerlerin tümüdür. Haksızlık da söz konusu bu değerlere karşı gizli, açık yapılan saldırılardır. Demokrasi yalnızca kendi haklarını koruma ve kollama rejimi olmayıp başkalarının hak ve özgürlüklerini de savunma ve koruma rejimidir.
Gerçek demokrasilerde Bireylerin hakları ve yükümlülükleri açık biçimde tanımlanmış ve çeşitli yollarla güvece altına alınmıştır. Yine bu demokrasilerde toplumun ve kişilerin özgürlükleri ve özgürlük alanları da açık olarak belirlenmiş ve yasalarla korunmuştur. Ülkemizde bazı özgürlükler yasalarla korunmağa çalışılmış olsa da uygulamalar hiç de böyle olmamaktadır. ifade ve basın özgürlüğünün uygulamadaki durumu bunun en çarpıcı örneğini sergilemektedir. Onbinlerce kişi, "Aceba suçlayacak bir sözünü yakalarmıyız" diye dinlenmektedir. Yasalarca, sadece zorunlu hallerde (kaçma, delilleri yoketme vb,gibi) uygulanması gereken tutuklama hali tam anlamıyla bir cezalandırma uygulamasına dönüşmüştür. İnsanlara suçunun ne olduğu söylenmeden, neyle şuçlandıklarını bilmeden senelerce hapiste tutulmaktadırlar. Buna benzer daha pek çok uygulamayı gerçek bir demokrasi ile açıklamak ve bağdaştırmak olanaksızdır.
Bizler bu uygulamalara, " Beni ilgilendirmiyor, nemelazım diyemeyiz, dememeliyiz. Ancak ne yazık ki Bireyler olarak da, toplum olarak da böyle bir gidişat içindeyiz. Ülkemizde giderek artan baskılar, sinderme çabaları, korkutmalar da nemelazımcılığın artmasına, yaygınlaşmasına yol açıyor. Bu sonuçta, toplumsal bir olgu olan aile içi eğitimin de önemli rol oynadığı yatsınamaz. Ana babalarımızın çocuklarına uyguladığı baskıcı, dayatmacı,sorgulamasız itaat kültürününü benimsemiş aile terbiyesi anlayışının yerine daha çağdaş anlayışı ve eğitimi koymak zorundayız. Aksi durumda yetişen nesillerimiz, haksızlıklar karşısında cesur, dürüst, adil ve güçlü olmaya yatkın yetişmiyor.
Bizi teselli edecek bir gerçeği burada belirtmek isterim. İster etki tepki deyin adına ister diyalektik, haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin yoğun olduğu yerde hak, hukuk ve adalet duyguları da yoğunluk kazanır. Bizlere atasözü olarak belletilen " Bana deymeyen yılan bin yaşasın" ya da "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar vb gibi" tamamen yanlış yönlendiren inaniş ve kanılar sadece nemelazımcılık anlayışını destekleyen söylemler olabilir.
Sadece düşüncelerini, bildiklerini, yanlış uygulamalara yönelik eleştirilerini ifade ettikleri için son zamanlarda tutuklanan gazetecilerin uğradığı haksızlığa, hukuksuzluğa duyarsız kalamayız, "beni ilgilendirmiyor." diyemeyiz. Çünkü bu olay demokratik haklarımızın, özgürlüklerimizin gasp edilmesidir. Toplumda her zaman olması gereken karşı görüş ve seslerin susturulması olayıdır. Yani diktatörlük heveslilerinin ayak sesleridir. Bizi yönetenlerin bu tutumlarına sivil toplum örgütleri içinde, demokrasi kurallarına uyarak tepkimizi göstermeliyiz. Bize deymeyeceği söylenen yılanın nemelazımcılığımız sonucu birgün bize de değeceğini unutmamalıyız. Sözlerimi, son zamanlarda sık ca duyduğumuz Alman rahibin Hitler dönemini tanımlayan sözleri ile bitirmek istiyorum.
"Hitler iktidara geldiğinde SS subayları önce komunistleri topladı. ben bir komunist olmadığım için umursamadım. Ardından sosyalistleri topladılar. Bu da beni ilgilendirmiyodu. Sosyalitlikle de bir ilgim yoktu. Sonra Yahudileri topladılar. Nemelazım, ben yahudi de değildim. Daha sonra tüm muhalif siyasetçileri ve bilim adamlarını topladılar. ben yine bunlardan olmadığım için umursamadım. Sonunda beni de almağa geldiler, ama bana sahip çıkacak, arka çıkacak kimse kalmamıştı."
Mesaj Sayısı: 87 Katılım Tarihi: 27.03.06 Yaş : 53
süper
Dosttu bulmak cok zor dostluk icinde.
x
Yolu Hakk olan kul, hiç mi hiç şaşmaz,
İnkarcı münafık bu yolu aşmaz,
Gönül ikliminde coşsada taşmaz,
Kavurmasın tende bizi tuzumuz......
lütfen iletilerinizi iletierinizin içeriğine uygun forumlarda yayınlayınız.
Şiirierinizi şiir veya edebiyat forum başlıkları altında yayınlayınız. Aksi taktirde ilk yazının içeriği yok ediliyor. Bundan sonra arkadaşların dikkat edeceğinğ umuyorum. Teşekkürler