safak altun
Yönetici
Mesaj Sayısı: 171
Katılım Tarihi: 31.08.06
Konum: Hamburg
Yaş : 65
|
Çetin Altan
Bir gün politikacılığa özenir de, kendinize şöyle bolca dinleyici bulmak zorunda kalırsanız, yüksekçe bir yere çıkıp bağırın:
- Elden gidiyor...
Elden giden şeyin, özellikle elden gidecek türden somut bir şey olmaması şarttır.
Örneğin:
- İman elden gidiyor, deyin.
Yahut:
- Din elden gidiyor.
Yahut:
- Bayrak elden gidiyor.
İman, din, bayrak gibi kutsal kavramlar, maaş, ücret, tarla, tavuk, horoz, bakraç, güğüm, inek, at, katır, eşek gibi; somut olarak elden gidebilecek türden şeyler olmadığı için; sizi dinleyenler, bunların gerçekten gidip gitmediğini ölçemeyeceklerinden, sözlerinize kolayca inanabilirler.
Ve siz de sürdürebilirsiniz bağırmanızı:
- Gidiyor, arkadaşlar gidiyor, elden gidiyor.
Hiç kuşkuya düşmeyin, kimse kalkıp da:
- Yahu din elden nasıl gider, belediyenin istimlak ettiği babadan kalma bakkal dükkânı mı bu, diye sormaz.
1400 yıllık İslam dininin, avcı görmüş 4 ayaklı tavşan gibi şıp diye elden kaçabileceğine inanır herkes.
İnanınca da, dini tekrar yakalayıp avucunun içine almak için, sürü sepet peşinize takılır.
Siz önde onlar arkada:
- Gidiyor kardeşler, gidiyor; din elden gidiyor, diye bağıra çağıra görkemli bir yürüyüş eylersiniz.
Osmanlı tarihinde:
- Din elden gidiyor!
Vaveylasıyla çok sadrazam kellesi koparılmış; hatta aynı zamanda halife olan imparatorların bile canları cellat kemendiyle alınmıştır.
Ve gerçekte giden din değil; ya padişah, ya çevresi olmuştur.
En elden gidemeyecek şeylerin, elden gittiğini haykırarak adam toplamak; bizde geleneği olan politik bir kışkırtma tuzağıdır.
Çıkar bir kürsüye, boyun damarlarını şişire şişire naralanırsın:
- Elden gidiyor dostlar, elden gidiyor; bayrak elden gidiyor.
Veya:
- Namus elden gidiyor.
Veya:
- Namaz elden gidiyor.
Veya:
- Türklük elden gidiyor.
Bunları elde tutmak için, kimin iflahını kesmek gerekiyorsa, hedef olarak da onu gösterirsin:
- Muhtar İdris yüzünden, öteki dünya elden gidiyor!
Dinleyenler, Muhtar İdris'i yok edip, öteki dünyanın elden gitmesini önlemeye kalkarlar.
'Öteki dünya' yerine, 'şeref' elden gidiyor da denebilir; 'geçmiş elden gidiyor' da denebilir.
Ancak kavramlar hep soyut olmalı.
Kazara güneş elden gidiyor, yıldızlar elden gidiyor, rüzgârlar elden gidiyor, bulutlar elden gidiyor derseniz; kimse inanmaz.
Bakın siyasal liderlere; biri:
- Bayrak elden gidiyor, diyor.
Öteki:
- Din elden gidiyor...
Bir üçüncüsü:
- Türklük elden gidiyor...
Hangisi kalkıp da:
- 20. yüzyıl elden gidiyor, insan hakları elden gidiyor, minicik çocuklar elden gidiyor, çağdaşlık özlemi elden gidiyor, diyor?
Umurundaydı onların kaybedilmiş yüzyıl, insan hakları, çocuk mutlulukları ve çağdaşlık...
Politikacı, insanın enayisini arayan kişidir. Şayet enayilik ortadan kalksa, politikacıya gerek mi kalırdı?
Çetin Altan
www.safakaltun.com |