Admin
Site Yöneticisi
Mesaj Sayısı: 148
Katılım Tarihi: 04.10.05
Konum: Hamburg
Yaş : 65
|
Sevgili canlarım,
Bu metubumda, bilgi ve kültür dağarcığımızda yer alan, bir başka konudaki fikir ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Konu: Bilim ve önemi ya da Bilimin Gücü. Yaşamımızda önem vermemiz gereken, azami surette yararlanmamız gereken bir konu.
Önce Bilim'in ne olduğunu tanımlamakla başlayalım: Bilim, belli bir konuyu bilme, öğrenme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir "Bilgi Edinme ve Araştırma" sürecidir. Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu alarak ve bir hedef ortaya koyarak deneysel yöntemlerle belli yasalar elde etmeye yönelik çabalardır.
Aslında bilimle uğraşanların bu tanımlarla yetinmesi düşünülemez.Onlar tanımdan çok denemeyi,araştırmayı ve sonuçları açıklamayı tercih ederler.
İnsanoğlu doğaya egemen olmak ister. Bu nedenle varoluşundan bu yana, doğayla barış içinde yaşamak için onunla savaş halindedir.
Burada din ile bilim insanlarını karşı karşıya getiren en önemli unsur'a vurgu yapmalıyım: Din öğretileri, tarih boyunca bütün doğada olup bitenleri doğa dışı bir güce, yani Tanrıya bağlayarak araştırma ve deneylerin önünü kesmeye çalışmıştır. Bu nedenle, özellikle orta çağda ( Diğer çağlarda da, hatta günümüzde bile) bilimle uğraşan pek çok bilim adamının ağır cezalara çarptırıldığı, işkenceler gördüğü hatta yok edildiği açıkça bilinmektedir. Bilim adamı ise olup biten her şeyin nedenini, nasıl'ını araştıran, bunu yapmadan rahat ve huzur bulamayan kişidir. Bütün olumsuz koşullara, engellemelere karşın bilimin gelişmesi engellenememiştir. Aksine giderek hızlanmıştır.
Bilim insanlığın ortak ürünüdür. Kökleri ilk insan topluluklarına kadar uzanır. Hiç bir ulus, hiç bir medeniyet, hiçbir ideoloji kendisini bilimin sahibiymiş gibi göremez, gösteremez.
Önceleri insanlar, başedemedikleri doğa olaylarını Tanrılaştırıp onlara tapmışlardır (Ateş tanrısı, Fırtına Tanrısı, Güneş Tanrısı vb.). Çünkü onların gücü karsısında çaresiz kalıp korkmuşlardır. Bilimin temel kaynaklarının başında KORKU, MERAK ve EGEMEN OLMA duyguları vardır. Bu duygular günümüz insanının da yaşamında çok önemli bir konuma sahiptir. Bu nedenle bilim arayışları, gelişen teknolojiyi de arkasına alarak büyük bir ivme ile devam etmektedir.
Bir toplumun bilim alanındaki düzeyi, aynı zamanda o toplumun gelişmişlik düzeyidir. Bilime ve fenne sırtını dönmüş olan toplumlar her zaman ona önem veren toplumların ayakları altında ezilmişler ve ezilmektedirler. Çok acıdır ki bizim toplumumuz da büyük Atatürk'ün
olağanüstü çabalarına karşın bu konunun önemini yeterince kavrayabilmiş değildir. Toplumumuzun büyük bir kesimi sorunlarının çözümünü bilim dışı anlayışlarda aramaktadır. Bunların başında da din ve gelenek- görenekler geliyor. Bu anlayış toplumsal değişimi haddinden fazla yavaşlatıyor. değişemeyen toplumlar ise arkada kalmağa mahkum oluyor. Bu nedenle "Bilim değişimin motorudur." demek yanlış olmaz. Gerek bireyler olarak, gerekse toplumlar olarak değişimin ve gelişimin dışında kalmamalıyız. Şahsen benim çocukluğumun dünyası gençlerin hayal bile edemeyeceği kadar gerilerde kaldı.Çocuklarımızın, torunlarımızın nasıl bir dünyada yaşayacaklarını hayal etmek bile çok zor. Bizemsal olanlar bile, hiç birimiz çocukluğumuzun algı ve düşüncelerini taşımıyoruz artık. Elli, atmış yıl önce hayal bile edemiyeceğimiz pek çok şeyin daha fazlasına tanık olduk ve bunlara sahibiz şimdi.
Mektubumu Yüce Ataürkün şu sözleri ile bitirmek istiyorum: "Bilim ve fen nerede ise gidip oradan alacağız. Ulusumuzun her bireyinin kafasına yerleştireceğiz. İlim ve fen için hiçbir sınırlama tanımayacağız... Dünyada medeniyet için, hayat için, başarı için ve her şey için gerçek yolgösterici bilimdir... Tutarlı bir kanıta dayanmayan geleneklerin, inanışların ısrarla korunması bir ulusun gelişmesinin ve değişmesinin önündeki en büyük engeldir."
Bilim, kişisel gelişmenin de temel unsurudur. Bir insanın fikren, ruhen ve bedenen gelişmesi, etik (ahlaki) değerleri benimseyip yaşamının rehberi yapabilmesi ve kendini tanıması bilime verdiği önem ve değerle ölçülebilir. Yunus ne güzel söylemiş:
İlim, ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen / Bu nasıl okumaktır?
Siz izleyen, okuyan değerli köylülerimi,canım insanlarımı sıkmamak için burada kesiyorum. gelecek ay başka bir konudaki düşüncelerimi aktarmağa devam edeceğim. Hepinize sağlıklı, mutlu ve başarılı güzel günler diliyorum. Çocuklarımızı, torunlarımızı hurafe ve safsatalardan uzak, bilimle, teknolajiyle barışık olarak yetiştirelim. Hoşça kalın.
İsmail İlhan |