Mesaj Sayısı: 114 Katılım Tarihi: 03.10.06 Konum: ankara Yaş : 81
TÜRKÇENİN OLANAĞI
YAZARIN YETENEĞİ
Çoğunluğunu bilim adamlarının oluşturduğu bir toplantıya katılmış, kısa süre sonra, aralarında bulunmama çeşitlilik olsun yaklaşımının neden olduğunu anlamıştım. Bunu anlayınca daha da gerildim. Uzun süre konuş(a)madım. Ereğini yeniden belirlemek, çizgisini sağlam temellere oturtmak için çalıştığımız bilimsel derginin daha yaygın okunmasını sağlayacak bir dille sunulmasını tartışırken suskunluğumu buzdum.
İlk sözüm: 'Siz dergideki yazılarınızı, birbirinizle yarışmak için mi bilimin geniş kesimlerce okunup içselleştirilmesi, karanlıkla savaşan insanlara bir tutamak, bir yol gösterici olsun diye mi kaleme alıyorsunuz,' oldu. Bilim adamları önce birbirlerine sonar bana çevirdiler bakışlarını. Şaşkın yüzlerine, r16;bu da nereden çıktı şimdir17; anlamı oturmuştu. Şöyle sürdürdüm: 'Burada konuşmalarınızı dinlerken en karmaşık bilimsel konuları bile izleyebiliyor dahası anlayabiliyorum. İş, dergideki yazılarınızı okumaya gelince, iyneyle kuyu kazmak daha katlanılır gibi geliyor bana. Nedendir bu, açıklar mısınız lütfen?'
Açıklamaya çalıştılar kendilerince.
Bilimsel metinlerde yer alan kimi kavramların karşılığını ne yazık ki Türkçede bulamadıklarını, yerine tam oturmayan sözcükleri kullanırlarsa da meslektaşlarınca acımasızca eleştirildiklerini söylüyorlardı. Buna karşılık ben de, yabancı sözcüklerin ya da terimlerin yanına Türkçe karşılıklarını yazmalarını önermiş; o sözcüğü beğenmeyen kimselerin, yerine kendilerinin ne önerdiklerini de söylemeleri gerekeceğini, böylece bir arayışa gireceklerini anımsatmak istedim. Buna yanıtları da metnin daha ağırlaşmasına ve karmaşıklaşmasına neden olacağı biçimindeydi. Benim bu yanıtlardan çıkardığım sonuç ise; Bilim adamlarımızın önemli bir bölümünün, Türkçenin gelişmesine katkıda bulunmak kaygısı taşımadıkları gibi öyle bir uygulamaya hazır da olmadığı yönündeydi. Bana göre, Türkçemizin, dilimizin yetersizliğinden sözetmek yerine, onun ustası olduğunu söyleyen yazın adamlarının yetersizliğinden sözetmek daha doğru olacaktır. Tartışmamızın bu konuda ki ne ilk ne de son tartışma olmayacağını bilerek söylüyorum bunları.
Yazınsal metinlere gelince:
Kendilerini dil canbazı, dili oyuncak gibi gören genç, ortayaşlı birçok yazın adamı biliyorum. Sanırım böylece ustalık düzeylerini göstermek, dil üstünde gerçekleştirdikleri büyük aşamaları vurgulamak istiyorlar. Yayımladıkları metinlerde, hiç de zorunlu olmadığı halde (Türkçesi Varken), yabancı sözcükler, yıpranmış, Osmanlıca, Arapca sözcükler sıkça boy gösterebiliyor. Yazmanın bir tutku olduğunu yadsıyan var mıdır bilmem. Tutku değildir diyenlere bir sözüm olamaz. Tutkudur diyenlere ise; o zaman, tutkunuzu saygın bir düzeye taşımak için yazdığınız her tümcede dilinizi inceltmeniz, derinleştirmeniz, varsıllaştırmanız geremiyor mu diye sormak isterim. Bir de okur beni ilgilendirmezciler var. Öylelerine, sizi ilgilendiren nedir diye sormaz mısınız? Para mı, ün mü, r0;devri iktidarlarınr1; gözüne girmek mi? Yazarın içinde yüzdüğü, kulaç attığı, kendini geliştirdiği deniz, dil denizidir. Balık gibi yaşamak istemiyorsa bunu anlamak zorundadır.
Türkçenin olanaklarını, Türkçenin yazarları, şairleri ve dilbilimcileri ortaya çıkaracak kuşkusuz. Bilim ve teknolojide olduğu gibi dilimizin geliştirilmesini de yabancılardan bekleyemeyiz. Sözgelimi kimi yazarlar; yazılarını bir çırpıda çıkardıklarını, asla sözlüğe bakmadıklarını, düşüncelerini kesintiye uğratacak özentilerden -sözcük aramak gibi- kaçındıkllarını söyleyebiliyorlar. Kendi adıma söyleyim; yazarken dilime eski, Arapça, Farsça ya da Batı dillerinden bir sözcük takılmışsa, bunun Türkçesini bulmak için saatlerce düşüdüğüm, sözlük karıştırdığım olmuştur. Bulamadığım, sıkıştığım zamanlar olmuyor mu? Doğaldır ki oluyor. O zaman yaptığım, anadilimin olanaklarından yararlanarak, tümceyi baştan kurmak olmuştur. Övünerek söyleyebilirim ki Türkçem beni hiçbir zaman umarsız bırakmamış, el diline muhtaç etmemiştir.
Türkçe uçmasına uçar da ona emek verecek, kanat olacak yazarlarına, ozanlarına gereksinimi var.
Mesaj Sayısı: 87 Katılım Tarihi: 27.03.06 Yaş : 53
süper konu tskler sayin Celal Ilhan
Dosttu bulmak cok zor dostluk icinde.
x
Yolu Hakk olan kul, hiç mi hiç şaşmaz,
İnkarcı münafık bu yolu aşmaz,
Gönül ikliminde coşsada taşmaz,
Kavurmasın tende bizi tuzumuz......
Mesaj Sayısı: 87 Katılım Tarihi: 27.03.06 Yaş : 53
İşte iki cihân gizemi budur:!
Hatır gönül kırma yaman sonumuz:!
Verende alanda sadece O" dur:!
Âşk ile muhabbet olsun konumuz:!
devami var
Dosttu bulmak cok zor dostluk icinde.
x
Yolu Hakk olan kul, hiç mi hiç şaşmaz,
İnkarcı münafık bu yolu aşmaz,
Gönül ikliminde coşsada taşmaz,
Kavurmasın tende bizi tuzumuz......