Mesaj Sayısı: 44 Katılım Tarihi: 08.10.06 Konum: ankara Yaş : 38
Ölümün gölgesi yok... Bu cümleyi daha doğrusu kitap adı ama okuduğumda bendeki çağrışımı çok acıydı. Zaten o sözcük, ölüm, bana olduğu kadar herkes için de soğuktur herhalde. Sevdiğinizin gözünüzün önünde günden güne erimesi ve bunun karşısında sizin çaresiz, eli kolu bağlanmış bir şekilde onun iyileşmesini beklemeniz. Gerçi iyileşmeyeceğini siz de biliyorsunuzdur ama bir umut işte sizinle birlikte, hasta yatağında bile olsa bir gün daha fazla yaşamasıdır isteğiniz.
İşte sözünü edeceğim kitap "Ölümün Gölgesi Yok" çağdaşlaşmanın temel taşı olan Köy Enstitüsü çıkışlı bir edebiyat adamının, Adnan Binyazar'ın, 2005 Orhan Kemal Roman Ödülü'nü aldığı kitabıdır. Kitaptan "Cumhuriyet'in Kitap Eki'nde" Erdem Öztop'un yazarla yaptığı söyleşisi sırasında haberdar oldum ve kitap çok ilgimi çekti. Bir an önce kitabı alıp okumak için yanıp tutuştum. Yolum yakın zamanda "Dost Kitapevi'ne" düştü. Raflarda o bildik arkadaşa rastlamak umuduyla dolaştım kitabevinde. Sonunda buldum arkadaşımı. Yeni doğan bebeği kucağınıza alırken nasıl çekinirsiniz, ona bir zarar gelmesin, incitmeyeyim diye dikkatli davranırsınız işte ben de aynı duygularla dokundum arkadaşımın kapağına. Arka kapağı okuyunca kitabı sabırsızca aldım elime ve kasaya yöneldim; ama hiç de alışık olmadığım bir şekilde geri döndüm ve kitabı yerine koydum. Sanki alsam büyü bozulacaktı...
Daha sonra defalarca okudum arka kapağı ve iki yılın sonunda büyü bozulacaksa bozulsun dedim ve aldım kitabı. Hevesle okumaya başladım. Okuma sürecinde bir şeyi fark ettim uzun zamandır ilk kez kurgusu bu kadar sağlam olan, günümüzdeki edebiyat kuramları ile örtüşen kaliteli bir roman okumamışım. Günümüzde globalleşen dünyada her şey de olduğu gibi edebiyatta da kuram ve eleştiri yöntemleri değişti. Klasik, romantik, modern derken bir de baktık postmodern edebiyatın içindeyiz. Postmodernizim için modern sonrası diye yuvarlak bir tanımlama yapılıyor; ancak buna modern sonrası demek yerine modern üstü demek daha doğru olur. Postmodernizim görünüşte çeşitlilikleri sunsa da beraberinde tek tipleşmeyi doğuruyor. Örneğin, bir bakıyoruz butun dünyada Timberland bot giyiliyor. Her ne kadar biz botumuzu yeni alsak da biz de aynı bottan almak istiyoruz ve sokağa çıktığımızda adım başı bizimle aynı botu giyen, aynı şekilde moda olmuş söylemlerle konuşan insanlara rastlıyoruz. Bilmiyorum bunu acaba öykünme diye mi düşünüyoruz yoksa tek tipleşmeye doğru sürüklendiğimizi fark ediyor muyuz?
Değişen gelişen dünyada edebiyat kuramlarının da değiştiğini söylemiştik. Evet artık edebiyatta da insanlar farklı söylemlere başvuruyor. Bir çok kuramın miladı doldu. Artık edebiyatta "moda" "Metinlerarasılık". Metinlerarasılık da üstmetinsellik, yan metinsellik hatta intihal( çalıntı) boyutunda karşımıza çıkıyor.
Adnan Binyazar bu romanında metinlerarasılığı öyle güzel kullanmış ki okuduğunuz bir cümle size Notredam'ın Kamburu'nu, Hüsnü Aşk'ı ya da daha önce keyifle okuduğunuz tadı damağınızda kalan bir şiiri çağrıştırıyor ya da farklı bazı şeyleri anıştırarak sizin yeni şeyler öğrenmenizi, farklı şairleri, kitapları araştırmanızı sağlıyor. Romanın her köşesine sinen derin bir duygu işlenmiş. Nedir bu duygu? "Sevgi" elbette unutmaya yüz tuttuğumuz "sevgi". Roman, yazarın yaşam öyküsü ancak unutmamak gerekir ki bu bir romandır yani bir kurgunun ürünüdür. Konusuna kısaca değinmek istiyorum. Öğrenci bir genç kız ve Anadolu'nun bir köşesine tayini çıkan genç bir edebiyat öğretmeni birbirlerine tutkulu bir aşkla bağlanırlar ve ömürlerinin sonunna dek bu bağlılıkları sürer fakat acı bir beraberlik olur...
Binyazar'ın yalın söyleyişi, Türkçeyi kullanmaktaki başarısı kuşkusuz fevkalade. Yer yer halk söylemlerine de yer verilen roman konusu bakımından sizi üzse hatta sonlarında ağlatsa da " Vay be! gerçekten böyle mi?" diye şaşırdığınız anlar olacak. Yaz için önerebileceğim harika bir çok kitaptan yalnızca biriydi. Sizlerle paylaşmak istedim keyifli okumalar.
BINYAZAR, Adnan, Ölümün Gölgesi Yok, Can Yay., 2004, 327 sf.
Mesaj Sayısı: 114 Katılım Tarihi: 03.10.06 Konum: ankara Yaş : 81
Sevgili Özlem,
Birden çok kunuya yer verdiğin (tüketime yönelik eleştir vb.) yazını zevkle okudum. Yanlış anlamadıysam, Ölümün Gölgesi Yok romanını postmodern edebiyattan yararlanmış bir yapıt olarak görüyorsun. Edebi çalışmalarda sınırlar her zaman net ve kesin olmamayabiliyor.
Ancak Binyzar'ın postmodern bir yazın adamı olduğu söylenemez. Sanıyorum oldukça da karşıdır o akıma.
Daha geniş yazmak isterdinm ama aklım fikrim seçimde. Gecikmemin nedeni de o. Yeni yazılarını bekliyor öpüyorum canım.
Mesaj Sayısı: 44 Katılım Tarihi: 08.10.06 Konum: ankara Yaş : 38
Celal Amcacığım, tatildeydik, yeni geldik. Malum seçim zamanı. Umarım siz de başarılı olursunuz. Her şey için teşekkürler . Celal Amca, Binyazar'a yolladığım iletiyi ve Binyazar'ın cevabını yolluyorum. Hoşça kalın...
Mesaj Sayısı: 44 Katılım Tarihi: 08.10.06 Konum: ankara Yaş : 38
Sevgili Özlem, İletinizi okuyunca, iki yıl kadar önce (belki üç yıl) BaşkentÜniversitesi'nde benim için düzenlenen toplantıyı anımsadım. Yüzlerceöğrenci büyük bir olgunlukla beni dinlemiş, söylediklerime değervermişlerdi. Uzun yıllar, özellikle de sizin gibi yetişkinlereöğretmenlik yapmış bir kişi için bu ilgiler derin anlamlar taşıyor.İlginize teşekkür ederim. Cumhuriyet'te yazdığım yazıları izlemeniz de ayrıca sevindirdi beni.O yazılar çok ilgi çekiyor. Gördüğünüz gibi, onlar gazete yazısıdeğil, birer denemedir. Açıkçası, o yazıları yazarken,söyleyeceklerimi de, sözcükleri de imbiklerden geçiriyorum. Bununayrıdına varan genç bir öğretmen adayı olarak sizi kutluyorum. "Ölümün Gölgesi Yok"a ilişkin görüşleriniz, sanatsallığı öne çıkaranbir bakışın ürünü. Romanı edebiyat bilimi açısından da üzerindedurulacak bir yapıt olarak görmeniz beni ayrıca sevindirdi. O kitabında ilk sayfasını belki elli altmış kez yazıp bir biçime soktuktansonra ona yazınsal bir akış sağlayabildim. Bildiğiniz gibi, sanatsalanlamda edebiyat yalnız duygularla değil, sözcüklerle de bir yerevarmayı gerektiriyor. Okuyanlar, genellikle bunu onaylar yönde görüşbildiriyorlar. Dil Derneği toplantısında, sizin gibi, beğenisi gelişmiş bir gençlekarşılaşmak beni gönendirecektir. En iyi dileklerle sevgiler, selamlar. Adnan Binyazar > Sayın Adnan BİNYAZAR, Öğrenimini Başkent Üniversitesi Türk Dili ve> Edebiyatı Öğretmenliği proğramında sürdüren Cumhuriyet'teki "Ayna"> adlı köşenizin takipçisi bir okurunuzum. Aslında sizinle, Adnan> Binyazar adıyla, tanışmam Cumhuriyet Kitap Eki'nde "Ölümün Gölgesi> Yok" adlı romanınız hakkında çıkan tanıtım yazısının beni derinden> etkilemesi sonucudur. Uzunca bir süre, nerdeyse iki yıl oluyor, hiç> alışkanlığım olmadığı halde, çünkü her gördüğü kitabı almak ve okumak> isteyen biriyim, Dost Kitabevi' ne her gittiğimde ayaklarım ilkin> beni sizin kitaplarınızın olduğu rafa götürürdü; orada bir arkadaşa> rastlamışçasına mutlu olurdum ve nedenini bilmediğim bir şekilde> kitabın arka kapağını defalarca okumama ve kitabı merak etmeme rağmen> kitabı yeniden rafa koyardım. İnanın çok garip bir duyguydu> yaşadıklarım, sanki kitabı aldığım zaman büyü bozulacaktı. Geç de> olsa aldım bu arkadaşı ve heyecanla okumaya başladım. Kitabın her> satırına sinen "sevgi" belirtilerini gördüm. Çoğu yerde ağlamaklı> olduğumu hatta sonlarında ağladığımı itiraf edebilirim. Roman konusu> bakımında özellikle sonlarda beni çok üzdü, ancak uzun zamandır bu> kadar iyi ve sağlam kurgulanmış, son dönem edebiyatımızda kabul> görmüş teorilerin ustalıkla uygulandığı bir metin daha okumamıştım.> Sıkça uyguladığınız metinlerarasılık sayesinde yeni bilgiler edindim,> yeni yazarlar ve kitaplar tanıma şansım oldu. Romanda yaşamını> böylesine içten anlatan yazar, eşine duyduğu sonsuz sevgiyle de benim> yüceltilmiş tipim oldu. Bu harika roman için teşekkür ederim.>> Roman bittikten sonra ikinci evim, Dil Derneği'ne, uğradım ve Sevgi> Hocamla konuştuk. Sizin 75. Dil Bayramı'nda oturum başkanı olacağınızı> ve orada tanışabileceğimizi söyledi sevindim. Hoşça kalın. Görüşmek> üzere...>> Özlem> İBİŞ