Gönderen
Admin - 05-10-2005 23:27
#1
Şafak Altun 30.06.2004
Aynı su aynı dereden birkez akar. Eğer bir müdahele olmazsa o akan su, o dereye bir daha geri gelmeyecektir. Derenin altın da kovayla bekleyen biri, aynı suyu kova ile tekrar yukarı taşır ve ilk aktığı yere tekrar bırakırsa ancak o su o dereden ikinci kez akabilir. Burda doğal bir olaya ( dereden akan suya ) bilinçli bir müdahele söz konusudur. Müdahele konumuza yeni bir boyut katmaktadır. Müdahele neden yapılacak ? Sonuç ne getirmelidir ? Bunu önceden oturup ölçüp biçmek gerekir. Örneğin sağlıklı bir organın bir bakteri tarafından çürütülmesine karşı müdahele olumlu iken, demokratik gelişimini sıkıntılarla devam ettiren bir ülkeye askerin müdahelesi olumsuz bir müdaheledir. Demek ki müdahelenin amacı önceden bilinmelidir.
Bu su örneğini felsefi açıdan irdelemeye çalışırsak birtakım saptamalar ve çözümlemelere ulaşa biliriz. İlk tespitimizi bundan 2500 yıl önce Anadolulu filozof Herakleitos yapmıştı. O düşünür binlerce yıl önce aynı suyun aynı dereden yalnız birkez aktığını söylediğinde diyalektik düşüncenin ilk ana temelini atmaktaydı. Antik çağ ve Aydınlanma dönemi filozofları bilinçli yada bilinçsiz müdaheleler olsa bile maddesel akışın zaman içinde hep ileriye doğru gittiğini tesbit etmişlerdir. Müdaheleler sonucu engellemeler, durgunlaşmalar olsada, hareket devam eder ve ilerler. Diyalektik düşünebilenler ancak bu gerçeği çok yakından takip eder ve tanımlamasını yapabilirler. Bilimsel düşünemeyen aklı havariler o günkü dar çerçeve içinde sıkışır ve ileriyi göremezler. O anın bütün dönemler için geçerli olduğunu sanırlar. Bu tamı tamına dar kafalılıktır.
İnsanlık tarihine göz attığımızda bir çok şeyin binlerce yıl içinde oldukça değiştiğini, başka şekillere dönüştüğünü izlemekteyiz. Komünal toplumun, köleci topluma, köleciliğin, feodal topluma ve feodalizminde kapitalizme doğru değişiminin altında bazı gerçekler yatmaktadır. Bu gerçekleri burda anlatmak konunun sınırlarını aşacağından ben kısa ve öz saptamalarla yetineceğim. Üretici güçlerin ( insan emeği ve iş aletleri ) gelişimi ve değişimi sonucu insanlık bu günkü konumuna ulaşmıştır. Kimi yönetimlerin keyfi müdahelesi sonucu maalesef her toplum aynı değişim sonucuna ulaşamamıştır. Ve geride kalmışlardır. Hatta en ileri konumdayken, zamanın bir döneminde batıp gitmişler, hiç tanınmadık kavimler en ileri konuma geçmişlerdir.
Demek geriye dönüş olacak ama herşey aynı olmayacaktır. Çünkü akan zaman içindeki maddi varlığımız hareket ederek ilerlemektedir. Durgunluk kalıcı değildir ve geçicidir. Maddi varlığımız sürekli ileriye doğru gitmektedir. Sorun bakalım, kim 50 yaşından sonra tekrar beş yaşına dönebilmiştir ? Kim öldükten sonra geri gelmiştir ? Masallar dışında hiç kimse !
Uzun lafın kısası ben asıl konuyu KÖY meselesine getireceğim. İnsanların birlik ve beraberliği elbette önemlidir. Köy şenlikleri, toplantıları olacak ve olmalıdır. Ama insanlarımızı kafa yapısı olarak köylü yapmaya kalkışmak, ileriye atılmış bir adım olamaz. Bu girişimler köy-rasizmine yol açmamalıdır. Arpayı-buğdaya, sapı-samana karıştırmadan, bazı gerçekleride gözardı etmeden oluşacak birliktelik desteklenmeli, suistimaller akkıllar nezlinde eleştirilmelidir. Açıkcası ben yalnız Cem yapılmasını eksik buldum. Aynı düşünceyi paylaşmayanların ayrı bir evde başka şenlik düzenlemeside olmalıydı diye düşünüyorum.
40 yil önce ki yasama öykünmek dogaldir, ama çocuklarimiz o zamani yasamayacak, yasamamalidirlar. Gençlerimiz bulunduklari sehir ve ülkelerden edindikleri kültürü köye tasimalidirlar. Köy senligi, köy festivaline dönüstürülmeli, sanatçilar, edebiyatçilar, çevrede ki tanidiklar, sponsorlarin da istirakiyla daha modern, çagdaş girişimler yapilabilir. Ve gençlerimiz de bu birlik ve beraberlige daha yogun katilabilirler.
Köçek Kömü Köyü gençliği 70 li yıllarda orta çağın ilerici görüşü olan Alevilik düşüncesini bu çağ için yetersiz bulmuştu. Köylülerimiz diyalektik ve tarihsel materyalist felsefeyi keşfetmiş, bilimsel düşünmeye yönelmişlerdi.Bu bilimsel keşfi hiçbir güç geriye dönüştürmeye yeltenmemelidir. Alevilik bizim kökümüzdür, ama asıl gelecek bilmsel düşüncedir, Sosyalizimdir.
Saygılarımla
Hamburg, 30 Haziran 2004