Konu Başlığı: Köçek Kömü Köyü Sitesi :: İSMAİL İLHAN - BURSA DAN MEKTUP

Gönderen Admin - 19-06-2010 21:03
#1

Sevgili akrabalarım,sevgili köydaşlarım:

Gönlüm sizlere sık sık yazmak,sizlerle haberleşmek,sevinçlerimizi,acılarımızı ve sorunlarımızı paylaşmak istiyor. Fakat bu sadece istemekle olmuyor.Hepinizin olduğu gibi benim de bir yığın uğraşılarım var. Bu nedenle daha sık sizlerle birlikte olamıyorum.
Bu mektubumda, bazı konulardaki düşünce ve deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ve koşullar elerdikçe bunu sürdümeyi düşünüyorum.Umarım bunu bir "Kendini beğenmişlik, Ukalalık" saymazsınız.
Toplumumuzdaki bir eksiklikten ,yetersizlikten sözetmek istiyorum;Bu, iletişim yetersizliği ve hoşgörüsüzlük.Yaşamımız süresince pek çok sorunla karşılaşıyoruz.Bu sorunların çok önemli bir bölümünü, özellikle de iletişimle ilgili olanlarını davranışlarımız,beklentilerimiz ve algılamalarımız yaratıyor.Buna batı dillerinde "Paradigma" deniyor.Yani PARADİGMA kavramı; her türllü değer yargılarımızı,yaşamı,çevreyi,dışımızdaki dünyaya bakış açımızı tanımlıyor.
Pek çok olayda doğru sonuçlara ulaşmak için önce kendi bakış açımızı, tavır ve davranışlarımızı gözden geçirmek,hatta bir ölçüde onları değiştirmeyi denemek çok önemli olabilir. Karşımızdaki kişi ya da topluluk ile iyi ve kolay iletişim kurabilmek için,onlar üzerinde etkili olabilmek için herşeyden önce kendimizi iyi tanıyor olmamız gerektiğini düşünüyorum. Kendimizin ne olup ne olmadığını biliyorsak sorunun yarısını aşmış olabiliriz.Siz kendinizi iyi tanıyorsanız karşınızdakiler mutlaka sizden etkilenir.Bunun için, onları sabırla dinleyerek işe başlayabiliriz.Dinlemek anlama arzusu,hoşgörü,açıkşözlülük ve sabır ister,ilgi ister,sevgi ve saygı ister.Arkadaş çevremizde,iş çevremizde genellikle hep ne istediğimizi ortaya getiririz.Onların ne istediği ile çok az ilgileniriz.Bana göre bu yanlıştır.
Önyargılarımız kararlarımıza,davranışlarımıza yön veren hatta yaşam felsefemizi belirleyen çok temel olgulardır.Bunlar, bazen yüzyıllar boyu sürüp gelen gelenek, görenek,örf ve törelerden, bazen inanç yapısından,eğitim sisteminden kaynaklanıyor olabilir.Bunları yok saymak,bunları kırmak,kurtulmak kolay değildir.Çok büyük çabalar gerektirir.İşte bu önyargılar bizim zihin haritalarımızdır.Pek çoğumuz böyle haritalara sahip olup olmadığımızın farkına bile varamaz.Eğer harita yanlış kurgulanmışsa ne kadar çabalasanız, ne kadar hızlı gitseniz de yanlış yere varırsınız. Çünki (fıkrada Temelin dediği gibi) merdiveni yanlış duvara dayamış olursunuz.
Kişilerde aynı bir olaya ilişkin farklı yargılar oluşabilir.Bir soruna yaklaşımlar farklı olabilir.Bu çok doğaldır.Ayrıca karşı görüşün sahibi de kendi bakış açısından son derece haklı olabilir.Şu hoca fıkrasını bilmeyen yoktur ama ben bir kere daha burada atanlatmak istiyorum: Nasrettin hocayı kadı yapmışlar.önüne bir dava gelmiş.Davacı derdini anlarmış.Sözü bittiğinde Hoca adama"Haklısın" demiş.Davalı karşı görüşünü açıklamış hoca ona da "haklısın demiş. İzlyelerden biri kalkmış; "Hoca bu ne iştir, sen davacıya da haklısın diyorsun davalıya da" deyince Hoca bu adama dönmüş "Sen de Haklısın" demiş. Peki biz ne yapıyoruz? Yüzlerce yıl önce Nasretin hocanın gösterdiği hoşgörüyü,olgunluğu gösterebiliyor muyuz?
Daha fazla uzatarak bıkkınlık yaratmak istemiyorum. İnşallah bir soraki mektubumda devam ederim.

Herkese selamlar, sevgiler. Hepinizi kucaklıyor, öpüyorum.
İsmail İlhan

Gönderen ezgican - 10-09-2010 18:45
#2

basarilarinin devamini diliyorum