Konu Başlığı: Köçek Kömü Köyü Sitesi :: BU NASIL ANAYASA?

Gönderen celal ilhan - 05-10-2007 08:46
#1

ORTAK BASIN AÇIKLAMASI

Türkiye kamuoyuna r0;sivil anayasar1; adıyla sunulan anayasa değişikliği tasarısıyla ilgili olarak, öğretim elemanları derneklerimiz kamuoyuna aşağıdaki açıklamayı yapma gereği görmüşlerdir.

Demokratikleşme iddiası ile ortaya atılan anayasa değişikliği tasarısı, özgürlükler açısından 1982 Anayasasını ileriye götürmemekte; tersine, onunla başlayan süreci devam ettirmektedir. Bu değişiklik, özünde, temelini Kurtuluş Savaşır17;ndan alan Cumhuriyet Devrimlerir17;ni hedef almaktadır.

Anayasa değişikliği, millet egemenliğinin güvencesi ve aracı olan r16;kuvvetler ayrılığır17; ilkesini ortadan kaldırmakta; yargı bağımsızlığı ve üniversite özerkliğini yok etmeyi amaçlamaktadır.

Bu bir demokratikleşme ve özgürleşme anayasası değil, bir karşı devrim anayasasıdır. Bu anayasa ile ulus devlet ciddi bir tehditle karşı karşıya bırakılmaktadır.

Ortada olmayan bir AB üyeliği uğruna ve Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı görevinin gereği olarak, Cumhuriyetin temel ilkeleri çiğnenmektedir.

Tasarı, devletimizin laik niteliğine gölge düşürmekte, Türkiyer17;yi bölme niyetlerine ortam hazırlamaktadır.

r0;Sivil anayasar1; ile millet egemenliğinin organları zaafa uğratılmakta; yasama, yürütme ve yargı organlarının işleyişi, dış odakların müdahalelerine açık hale getirilmektedir.

Hükümet, özelleştirmeler yoluyla ulus devletin ekonomik temellerini ortadan kaldırmaya kararlı olduğunu göstermiştir. Hükümet programında yer alan, çalışanların her türlü güvenceden yoksun kalmalarına yönelik r0;esnek istihdamr1; gibi önlemlerle birlikte nazara alındığında, anayasa değişikliğinin uluslararası sermaye ve şirket egemenliğinin sınırlarını daha da genişleteceği açıkça görülebilir.

Demokratik, bağımsız ve hukuka dayalı bir devlet yapılanması sağlanmadan, bireysel özgürlükler temelsiz kalmaya mahkûmdur. Bu anayasa taslağı, ulus devletle birlikte, demokrasiyi de bireysel özgürlükleri de tehdit altına sokan nitelikler taşımaktadır.


Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı

Prof. Dr. Mehmet TOMAK
ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği Başkanı

Prof. Dr. Nurettin ABACIOĞLU
Gazi Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Başkanı

Gönderen Admin - 11-11-2007 22:06
#2

BASINA VE KAMUOYUNA

AB RAPORLARI ÇOK DEĞİŞTİ AMA ALEVİLERİN SORUNLARI HİÇ DEĞİŞMEDİ, ÜSTELİK ARTI

Alevi Bektaşi Federasyonu olarak 06.11.2007 tarihde açıklanan AB İlerleme Raporu üzerine görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.

Rapor önceki yıllara ait olanlarla karşılatırıldığında, her yıl Alevilere ilişkin tek bir olumlu gelişmenin olmadığının altını çizmiştir. Örneğin cemevlerine ilişkin olarak r0;Yerel makamlarda, ibadet yerleri için inşaat izni verme konusunda bölgeden bölgeye farklılıklar oluyor. Bu durum keyfiyete yol açabiliyor. Birçok kilise, ibadet yerlerini resmi olarak kaydettiremedi. Aleviler cemevlerini açmakta zorluklarla karşılaşıyor. Cemevleri ibadet yerleri olarak tanınmıyor ve yetkililerden maddi yardım alamıyorr1; değerlendirmesi yapan rapor, eğitim alanında, din kültürü ve ahlak dersleri zorunluluğunu sorun olarak görmeye devam ediyor. 9 Ekim 2007 tarihli AİHM kararında, 1 No'lu protokolün 2. maddesinin (eğitim hakkı) ihlal edilmiş olduğunu hatırlatıyor ve Türkiyer17;nin bu konuda sınıfta kaldığını tekrar vurgu yapıyor. Nüfus cüzdanlarında dini ibaresinin isteğe bağlı devam etmesinin endişe veren sonuçlarına eleştirler getirilmiştir.

Rapor, Alevilerin sorunları ve gündelik yaşamda karşılaştıkları sistematik hak ihlallerine, devletin ayrımcı uygulamalarına, diğer gayri müslimlerin sorunlarını ele aldığı gibi somut ve objektif bir değerlendirme ile bakmasada, rapor, AKPr17;nin beş yıllık faaliylerinde, Alevilerin sorunlarına çözüm konusunda artı bir katkısı olmadığının kanıt belgesi niteliğindedir.
Raporun kendisi ise, Türkiyer17;de Alevilere yönelik ayrımcılık uygulamalarını ve Alevilerin sorunlarına ilişkin gerçeklerin tümünü aktarmaktan uzaktır. Rapor Alevi sorununa ilişkin oldukça subjektif ve gündelik hayatta Alevilerin karşılaştıkları sorunları görmezden gelmiştir.

Alevi sorunlarına çözüm konusundaki tabular halen yıkılmış değildir.
Raporun aktardığı mesajlar net; Türkiye 2007 yılında da ilerleme kaydetmedi. Raporda Türkiyer17;nin bir çok sorunu ve AB uyum alanlarına ilişkin eleştiriler ve düzeltme beklentileri var. Alevilik ve Alevilerin hakları ile ilgili raporun bütününe yansıyan genel eğilim çerçevesinde değerlendirildiğinde, 1998 yılından beri Raporlarda yer alan Alevi sorunları hakkında tek bir iyileştirmenin dahi yapılmadığıdır. Bir çok alan ve konuda r0;iyileştirmer1; söz konusu iken, Alevi sorunlarına çözüm konusundaki tabular halen yıkılmış değildir.

2007 AB İlerleme raporu dahil olmak üzere, tüm raporlarda, Alevilere yönelik ayrımcılık uygulamaları konusundaki tespitler, halen güncelliğini korumaktayken, bu konuda AKP hükümetinin çözüm önermenin aksine, kasıtlı ve bilinçli olarak Alevilere yönelik ayrımcı uygulama ve asimilasyon politikalarına hız vermesi ise ayrı bir gerçekliktir.

Türkiyer17;de zorunlu din eğitimi sorunu halen devam etmektedir. Hatta AKP buna ikinci bir ek din dersi daha eklemeyi hedeflemektedir. Eğitimde islamizasyon süreci için son beş yıldır, ciddi ideolojik yatırımlar yapılmıştır.

Alevilere tanım getirme hakkı AKP iktidarında değildir
Yine Alevi kimliğinin tanınması ile ilgili olarak önceki raporlarda yer alan r0;Alevilerin bir dini topluluk olarak resmen tanınmaması durumu devam etmektedirr1; tesbitlerine rağmen, bu alanda da bir değişim olmadığı gibi, AKP hükümeti kendince Alevi kimliği konusunda r0;tanımr1; yapmak gibi anti laik ve inanç özgürlüğü ihlaline girişmiştir. Kamusal alanda, kamu adına hizmet verenler milletvekilerin ve bakanların birer dini ulema gibi davranıp, Alevileri sünnileştirmek amacıyla fetva vari açıklama yapmaları giderek artmaya başlamıştır. Daha geçen hafta, Diyanetten sorumlu devlet bakanı sait Yazıcıoğlu r0;Biz kendilerine (Alevilere) bir tanım biçmeye çalıştık. Ancak bu yerli yerine oturmadı.r1; diyerek, siyasi iktidarın sinsi hesapları konusundaki hedeflerine dair baklayı ağzından çıkarmıştır.

AKP Alevilerin temsilcisi ABFr17;yi taraf olarak muhattap almalıdır
Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) yıllardır r0;Cemeevleri Alevilerin inanç merkezidirr1;, r0;Alevi kimliği yasal güvenceya kavuşturulmalıdırr1;, Anti laik yapılanma olan r0;Diyanet İşleri başkanlığı kaldırılmalıdırr1;, r0;Nüfus cüzdanlarında ayrımcılık üreten, din hanesinin tamamen kaldırılmalıdırr1; ve r0;Zorunlu din dersleri kaldırılsınr1; gibi taleplerimiz karşısında üç maymunları oynayan siyasi iktidar, ABFr17;yi taraf olarak kabul edip, bu sorunların çözümü için masaya oturmalıdır.

AB üyelik süreci, Alevi sorunlarına merhem olmadı.
Türkiyer17;nin AB üyelik sürecinde hazırladığı Uyum paketleri, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü kısmen genişletti. Fakat yeni Uyum yasaları ile, "din özgürlüğü ve laikliğe aykırı uygulamalara son verildi" demek mümkün değildir. Diyanet laiklik açısından sorun olmaya devam etmekte, yasalardaki Alevileri dışlayan tutum sürmekte, nüfus cüzdanlarındaki din kaydı kaldırılmadı ve zorunlu din eğitimi gibi sorunları iyileştirici düzenlemelere henüz gerçekleşmedi.
Türkiyer17;de genel olarak sözde r0;reformr1; niteliği taşıyan, yasal değişiklikler yapılmış olmasına rağmen, Alevilerin karşı karşıya olduğu ayrımcılık ve hak ihlalleri konusunda bir değişim olmamıştır. Yine söz konusu yasal değişikliklerin gerçek yaşamda ve uygulamada karşılığının olmadığını gözlemlemekteyiz.
AKP hükümeti, iki yüzlü bir dış ve iç politika yürütmektedir. Türkiyer17;nin AB üyelik sürecini, iç ve dış politik dengeler açısında rafa kaldırmış bir görünüm sergilenmektedir. Yani söz konusu reformlar durma noktasına gelmiştir.

AKP Alevileri dışlıyor
AKP hükümeti belli bir inanç grubunu (Sünni-Hanefi) resmen kabullenip, farklı inanç gruplarını ve inanmayanları, r0;ötekilerr1; diyerek dışlamaktadır. Alevilere dönüp: r1;Cemevini de nerden çıkardınız? İşte cami, orda ibadet edinr1; diyebilmektedir. DİYANET İşleri Başkanlığı, r0;Cemevlerini caminin alternatifi ve muadili bir ibadethane olarak görmeyi haklı kılmaz. Cemevlerinin ısrarla cami, kilise ve sinagog gibi birer mabet olarak gösterilmeye çalışılması yanlıştırr1; değerlendirmesi yapmaktadır. 20 Milyon Alevi vatandaşının inancı olan Alevilik konusunda hiçbir resmi makam ya da kişinin yorum yapmaya, nitelemede bulunmaya ve bunlardan sonuç çıkararak ayrım yapmaya hakkı olamaz. Bu yaklaşım Anayasa`nın 2`inci maddesinde yer alan r0;Laik Devletr1; ilkesi ile de bağdaşmaz. Bütün din ve inançların devlet olanaklarından eşit bir şekilde yararlanmasının sadece eşitlik ilkesinin değil aynı zamanda laiklik ilkesinin de bir gereğidir.

ABF, Alevilerin sorunlarına ilişkin çözüm aranması gereken konuları başlıklarla şöyle ifade etmektedir.
· Türkiyer17;nin AB sürecinde Alevilere karşı yapılan ayırımcılık ve haksızlık derhal düzeltilmelidir.
· Alevi eşitlik haklarından yararlanmak istiyorlar. Bu nedenle yasalar ve uygulamasında fiili eşitlik yaratılmalıdır.
· Uluslararası belgelere, insan haklarına ve temel özgürlüklere dayalı, bir toplumsal mutabakat sözleşmesi olan eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı ve çoğulculuğu esas alan demokratik bir Anayasa istemektedirler.
· r0;Alevir1; kimliğinin tanınmasını, kendi özgünlüklerini yaşamak ve kendilerini , kendileri tanımlamak istiyorlar.
· Ayrıca kendi dışlarında yaratılacak / yaratılan bir temsiliyeti de istemiyorlar.
· Alevileri özgürlükçü, laik ve sosyal devlet yapılanmasının toplumun lehine olduğundan dolayı önemser. Bu nedenle gerçek anlamda laik, sosyal ve özgürlükçü olmayan bu devlet yapılanmasını değişmesini talep eder ve reformların bu yönde gerçekleşmesini savunur.
· Aleviler devletin, dinsel ve dilsel açıdan uyguladığı ayrımcı politikadan arındırılmasını, herkesin farklılıkları ile eşit koşullarda bir arada kardeşçe yaşamasını savunur. Bu nedenle Sünni devlet yapılanmasından derhal kurtulmak gerekir.
· Devlet yurttaşları ile eşit koşullarda ve eşit zeminde buluşması gerekir. Yurttaşlık sorumluluklarını ve görevlerini yerine getiren herkesin, devlet imkanlarından eşit yararlanması gerekir. Sünni İslamr17;ın lehine yatırımların olmasının kabul edilemez. Devletin asli görevi Cami temeli atmak değil, hastane ve okul temeli atmaktır. Devlet ruhban sınıfı değil, çağdaş bireyler yetiştirmek zorundadır.
· Zorunlu din ve ahlak dersleri zorunluluktan çıkarılmalıdır.
· Alevi yerleşim bölgelerine cami yapılmasına son verilmelidir.
· Cemevlerimize derhal r0;ibadet yerir1; statüsü verilmelidir.
· Hacı Bektaş Dergahı ve diğer Alevi büyüklerine ait dergahlar, Turizm Bakanlığından alınarak Alevi kuruluşlarının idaresine verilmelidir.
· Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır. Her inanç grubunu demokratik bir şekilde çalışan ve kendi kendini finanse etmelidir.
· Alevilik kendi başına bir inanç kurumu olarak kabul edilmeli ve ayırımcılığa karşı her alanda yasalarca güvence altına alınmalıdır.
· Her türlü dinsel ve inançsal hoşgörüsüzlük biçiminin ortadan kaldırılması için mücadele edilmelidir. Bu amaçla:
o Hanefi r11;Sünni İslam anlayışı dışındaki dinlere, inançlara ve bu dinlerin, inançların mensuplarına yönelik ön yargı yaratacak fikirler okul kitaplarından çıkarılmalıdır.
o Basın ve yayın organları, dinsel hoşgörüsüzlüğü kışkırtan haber ve yayınları engellemek için öz denetim mekanizmalarını işletmelidir.
o Başta siyasiler olmak üzere bütün kamu çalışanları insan hakları eğitimi almalı, r0;din ve inanç özgürlüğür1; bu eğitim çalışmalarının parçalarından biri olmalıdır.
· İbadet yerlerinin açılmasıyla ilgili tüm yasal mevzuat gözden geçirilerek Türkiyer17;nin tarafı olduğu uluslararası düzenlemelerle uyumlu hale getirilmelidir.
· Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi tamamen çıkartılmalıdır. . 09.11.2007

Kamuoyuna saygılarımızla
Alevi Bektaşi Federasyonu
Turan Eser, ABF Genel Başkanı