Konu Başlığı: Köçek Kömü Köyü Sitesi :: İsmail İlhan ve Resimleri
Gönderen
Admin - 19-01-2007 21:11
#1
İsmail İLHAN
1961 Yozgat merkeze bağlı Köçekkömü Köyünde doğdu.
1989 Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nü tamamladı.
1990 Aynı bölümde Yüksek Lisans Egitimi'ne başladı.
1991 Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne araştırma görevlisi olarak atandı.
1993 "Çöplük Objelerinin Plastik Analizi" adlı Yüksek Lisans tezini verdi.
1993 Akdeniz Ülkeleri Sanat Bienali'ne katıldı.
Madrid Prado Müzesi, Barselona Picasso Müzesi, Miro Müzesi ve Toledo
El Greco Müzesi'nde inceleme ve arastirma gezisi yaptı.
1995 "Piri reis haritalarının Plastik Açıdan Analizi" adlı tez önerisini verdi.
1997 Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı.
1999 Sanatta Yeterlilik programını tamamladı.
2000 Yardımcı Doçentlığe atandı.
Halen Yeditepe Üniversitesi'nde çalışmalarına devam etmektedir
Ödüller:
1991 Hacettepe Üniversitesi senatosu Başarı Ödülü
1992 4. Mevlana resim Yarışması (Birincilik Ödülü)
1992 Hacettepe Üniversitesi Senatosu Başarı Ödülü
1993 DMO Resim Yarışması (Birincilik Ödülü)
1993 Ahi Evran Resim Yarışması (Mansiyon)
1993 5. Mevlana Resim Yarışması (Mansiyon)
1993 54. DRHS (Özgün Baskı Resim Dalı, Mansiyon)
1993 4.AÇS Resim Yarışması (Mansiyon)
Gravürlerinde zaman ve espas kavramlarını, yeni bir görüş ve beğeni kapsamında yorumlamaya çalışmakta, resimlerinde ise akrilik ve karışık teknik uygulamalar doğrultusunda, farklı resimsel elemanlarla bütünlük arayışına yönelmektedir.
Düzenleyen:
Admin - 19-01-2007 21:19
Gönderen
Admin - 19-01-2007 21:13
#2
CELAL İLHAN'DAN
İsmail İlhan'ın Piri Reis Çeşitlemeleri Üstüne Birkaç Söz
Güç nedir?
Bugünün insanı için güç, güven ve gönenç içinde yaşamaktan çok farklı, çok daha fazla; ötekinin karşı çıkamayacağı, çıksa bile ezilip yok olmaktan kurtulamayacağını göstere göstere yönetme ve yaşama biçimidir denilebilir.
Gücün karşısında yer alanlar, biri yeyip bini bakacak ama asla ben de isterim demeyecektir. Eğer güç isterse verecektir bir lokma bir hırkayı ötekine. Gücün kendine yakıştırdığı yönetim anlayış bu denli açık ve acımasızdır.
Para nedir?
İnsanlık olarak, gelip dayandığımız noktada bu sorunun yanıtı hayli netleşmiş ve kısalmıştır.
Para, her şeydir. 'Her şey'in içinde, yok yoktur. Saymaya, yaratandan başlayarak devam edebilirsiniz. Başka bir söyleyişle; dokunulmazlığına, kutsallığına, eşsizliğine inandığımız ne varsa hepsi. Batı'nın, 'yemeyenin malını yerler' sömürge anlayışı, ülkemizde içe dönük olarak acımasızca uygulanmaktadır. Banka boşaltmalar vb. alanlarda olduğu gibi.
Ya sanat ve sanatçı?
Onu nereye koyacağız insanlığın bu kendini tüketme edimi içinde?
İlk iki sorunun yanıtını vermek kadar kolay olmasa gerek bu soruyu yanıtlamak.
Sanatçı, kendini baştan yaratan eşsiz biridir çünkü. Bin bir emekle yarattığı varlığından vazgeçmesini ondan kimse isteyemez. İsterler istemesine de gerçek sanatçının buna olumlu yanıt vermesi düşünülemez.
O, doğru bildiği yolda yürümek zorundadır.
Sanatçı, ateşi bulmak pahasına, yüreğinin didik didik edilmesine katlanacaktır kedinden öncekiler gibi.
İsmail İlhan'ın ve özgünlüğüne inandığım diğer birçok ressamın sergisini gezerken benzeri düşüncelere dalmaktan kendimi alamıyorum.
İlhan'ın resimlerini izlemek, uzmanlık düzeyinde bilgi sahibi olmamızı gerektirmiyor bence. Yeter ki yüreğiniz ve bilinciniz açık olsun onlara bakarken. Önünüze çekilmiş bir duvar yok o resimlerde. Bir birini izleyen ak plakalarla sonsuzluğa açılan yolda korkusuzca yürüyebilir, yelkenlilerde serinleyebilir, adalarında yalnızlığın tadını çıkarabilirsiniz. Piri reis çeşitlemeleriyle tarihin derinliklerine, coğrafyanın sonsuzluğuna karışabilirsiniz.
Güneşi, hem ısıtmak hem aydınlatmakla sorumludur onun. Göz yerine resmettiği rüzgâr gülleri, bakışının renk zenginliğini de yansıtır.
Sizi daha çok renkler mi yoksa nesneler mi sarıp sarmalıyor?
Hepsi var İsmail İlhan'ın özgün baskılarında.
Sergi salonunda içinizin aydınlandığının, arınıp yeğnildiğinizin, yaşam savaşı verdiğiniz şu tatsız dünyadan başka dünyaların da olduğunun bilincine varır, ayaklarınızın yerden kesildiğini duyumsarsınız.
Her sanatın bir iletisi, iletinin de insanı rahatsız etmeyen, 'böyle de yapılmaz ki' dedirtmeyen bir yöntemi olmalıdır. Sanatın, savsöz (slogan) gibi algılanması ve sanatçının çığırtkanlık yapması beklenmemelidir. İlhan, bu sorunların üstesinden gelmeyi bilmiş ve özgünlüğü kıs kıvrak yakalamış bir ressam.
Onun, yağlı boya ve sulu boya resimlerinde daha çok mavi, kırmızı ve sarının el ele, kâh birinin kâh ötekinin öne geçtiğini görüyoruz. İzleyenleri yormayan, dinlendiren renklerle beziyor resimlerini. Gravür çalışmalarındaysa, yeşil ve kahvenin o merak uyandıran gülümsemeleriyle zenginleşiyorsunuz.
Böyle bir gelenek var mı bilmiyorum ama, şu anda elimde olan, 2007'nin ilk günlerinde basılmış tanıtma katalogundaki resimlerin numaralandırılmış olmasının isterdim. Ve her resim için değilse bile çok etkilendiğim birini ele alıp görebildiğim özelliklerinden söz etmek, okuyucuyla paylaşmak isterdim doğrusu. Bu şansın elimden alındığını düşünüyorum.
Yine de tattırdığı güzel duygular için kutluyor, başarılarının sürmesini diliyorum İsmail İlhan'ın.
Celal İlhan
Düzenleyen:
Admin - 19-01-2007 21:48
#3
SERGİ...
Adı:"Piri Reis Çeşitlemeleri"
Ressam:İSMAİL İLHAN
Yer;CKM(Caddebostan Kültür Merkezi)"Galeri Katı"
Tarih:9Ocak-4.Şubat 2007
Konu;Piri Reis Haritalarından yola çıkarak yapılan çalışmalar izleyiciye görsel bir şölen sunuyor.Yağlıboya,suluboya,gravür tekniği ile yapılan çalışmalar da ki renk ahengi sizi geçmişin içine sokuyor...
Sunay Akın'ın yorumu
" HER TABLO BİR ADA GİBİ...
Resimlere işlenen haritalar bazen bir gözbebeği,bazen bir işaret parmağı,bazen de bir mezar taşı olarak göründü gözüme...Ama hepsi de isyankar ve davetkar bir görünümdeydiler.
Eski haritacılar sevgileri adına bir de nokta koydururlardı okyanuslara.Kaptanlar,boşuna ararlardı kadın adı taşıyan o adaları...Çünkü o ada haritayı çizenin gönlünde kopan o fırtınada sığındığı bir adadır yalnızca;gerçekte hiç olmamıştır.
İSMAİL İLHAN'ın tabloları ise sevgili adına düşler denizine konulan adalara sığınan haritaların öykülerini anlatıyor.Her tablo bir ada gibi sanki... Ve her adaya bir haritayla ulaşılmıyor,adalardan haritalara varıyorsunuz.Büyük serüvenci DON KİŞOT bir haritayı taşıyor muydu cebinde?...Taşıyorsa,o mutlaka İsmail İlhan'ın bir tablosudur!
*
Biri çıkmış ve resim yasaktır,demiş bir kere!Saray'dan söz etmiyorum elbette;saraya yasak olur mu hiç?
Padişahlar Avrupalardan ressamlar getirtip karşılarında poz vermişler boy boy...Sonra,minyatürler var bir de;Vincent Van Gogh'un Paris'te geleneksel Japon resimleri yerine bizimkileri görseydi neler boyayacağını merak ettiğim ve de hep merak edeceğim minyatürleri!?...
'Gavur Padişah'ın hakkını yazımızın başında vermeliyiz.Sen tut portreni bir devlet dairesine astırtmayı düşün!...Düşünmekle kalma bunu uygula!...Beylebeyi Sarayı'ndan Selimiye Kışlası'na gitmek üzere yola koyulan padişah büyük bir törenle karşılanır.Ama,padişahı taşıyan at arabasından çıka çıka elinde bir çerçeve tutan biri çıkar!... Çerçevenin içinde 'Gavur Padişah'olarak bilinen II.Mahmut'un portresi vardır.Paşalar kışlaya gelenin padişah olup olmadığını tartışmışlar ve gelenin 'sureti'de olsa padişah olduğuna ve de padişah gibi karşılanması gerektiğine karar vermişlerdir!...
*
Resmi bir duvara asılan ilk padişah olan II.Mahmut devrilince,portresi indirilmemiş,üstü bir örtüyle örtülmüştür!...
Bizde resim sanatı adına 1800'lü yılların ilk yarısında bu ilerlemeler(!)yaşanırken dünyada hangi tablolar yapılmıştı ve yapılmaktaydı,varın siz düşünün...
Bırakalım çok eskileri II. Abdülhamit döneminde bile insan figürü çizdiği için oyuncak yapımcıları cezalandırılırken Hacivat ve Karagöz oyununun serbest olması oldukça şaşırtıcıdır.Hele ki,gölge oyununun figürleri arasında bir de çıplak bir kadın figürü vardır!Bu figürün adı 'Cadı'dır.Bir kazana oturmuş olarak resmedilen bu son derece çirkin kadın herhalde en eski 'nü'sü olma unvanına sahiptir!...Resmin elini,ayağını bağladılar bağlamasına ama,yakın arkadaşı yazı,yarı yolda bırakmamıştır onu...Yazı, yıllarca sırtında taşımıştır resmi.Bu durumdan çok mahçup olan resim şunu söylemiştir yazıya:'Ben sana yük oluyorum,hem böyle ağır yol alıyorsun...Bu gidişle seni bir romanın sayfaları arasında göremeyeceğiz;çok geç kalacaksın! İyisi mi,sen bırak beni,kendini kurtar!...'
Yazı ise sırtında resmin ağırlığı ile iki büklüm olmuş yürürken şu karşılığı vermiştir:'O ne biçim söz öyle!?.Duymamış olayım...Merak etme,bu millet senin de kıymetini bilecek.Hele ben seni 1923 yılına kadar taşıyayım sonrası kolay!'
Ben ne zaman yazının içine resim koyma ustalığı olan hat sanatının bir eserini görsem,rüzgar iki arkadaş arasındaki bu konuşmayı fısıldar kulağıma!...Hat sanatı resme konulan yasağı deler,kağıt üstüne de olsa başarır bunu.
Ve haritalar!
Üstlerine resimlerin masalların çizildiği,düşler ülkesinin yolunu göstern haritalar... Her biri aynı zamanda birer edebi metin olan haritalarda da resimler vardır.
Nazım Hikmet,'Piri Reis'in Haritası' adlı şiirinde bu dizelerle anlatır bu özelliği:
* Reis'in haritasında kıtalardan büyük boynuzlu balıklar
Ve timsah başlı maymunlar yanardağlardan iri
Reis'in haritasında yelkenliler yürek kadar
Ama balıklarla maymunlar yutamıyor yelkenlileri*
İsmail İlhan Sergisi'nde harita kokulu tablolarla çıkıyor karşımıza.BEN,SON YILLARDA HİÇ BU KADAR ŞİİRSEL BİR SERGİ GÖRMEMİŞTİM.Sanki,resim sanatının yüzyıllarca tutsak kalan özgürlüğün tadını çıkarıyor sanatçının her tablosunda...
Gidilmedik,görülmedik yerlerin renklerini sunuyor bizlere İsmail İlhan.BİZİM İÇİN YAPTIĞI YOLCULUKLARI ANLATIYOR FIRÇASININ DİLİYLE.Mistik bir yanı var resimlerin.Uzak,çok uzak yıllarda yaşayan insanların inançları,büyülü dünyaları,totemleri göz kırpıyor resimlerde,belli belirsiz.
Haritalar olmasaydı bilinmeyen kıyılara ulaşılamazdı,Dağların doruklarına çıkılamazdı.İsmail İlhan'ın harita kokulu resimleri karşısında bir kaşif gibi hissediyorsunuz kendinizi.Her tablo ertelediğiniz bir düşünüzü anımsatıyor size ve kışkırtıyor?'Hadi' bir kere daha kaptanı ol kağıt gemilerin ve yeni renkler taşı 'yaşam'denilen paletine!...
İsmail İlhan'ın resim sergisini gezerken kendime en yakın hissettiğim eseri aradım...Ve bir tablonun karşısında durarak 'İşte'dedim,'Bu benim Resmim'...Sosyal Bilgiler ödevi için komşunun oğlundan ödünç olarak aldığım 'ORTA ATLAS' anımsamıştım o tabloda
İsmail İlhan;
1961 Yozgat doğumlu.
1989 Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü'nü tamamlamış.
1991 H.Ü Araştırma Görevlisi,
Yüksek Lisans tezinin konusu;"Çöplük Objelerinin Plastik Analizi"
1997 Ankara EXLIBRIS DERNEĞİ'nin kurucu üyeliği.
2000'de Yardımcı Doçentlik,
Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmekte.
1992...2007'de 13 kişisel sergi,1991...2006'da 9 karma sergi...
1991...1998'de çesitli yarışmalardan 16 ödül...
Gönderen
Admin - 10-03-2008 23:50
#4
Gözde Sanat Galerisinin Ismail Ilhan icin yazisi:
1961 Yozgat´ta doğdu. 1989 Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü tamamladı. 1990 aynı bölümde Yüksek Lisans Eğitimi´ne başladı. 1991 H.Ü Güzel Sanatlar Fakültesi´ne araştırma görevlisi olarak atandı. 1993 Çöplük Objelerinin Plastik Analizi adlı Yüksek Lisans tezini verdi. 1993 Akdeniz ülkeleri Sanat Bienaline katıldı. Madrid Prado Müzesi, Barselona Picasso Müzesi, Miro Müzesi ve El Toledo El Greco Müzesinde inceleme ve araştırma gezisi yaptı. 1995 yılında Piri Reis Haritalarının Plastik Açıdan Analizi adlı tez önerisini verdi. 1997 de Hacettepe Üniversitesindeki görevinden ayrılarak Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1997 tarihinde Ankara Exlibris Derneğinin kurucu üyeliğinde yer aldı. 1999 yılında Sanatta Yeterlilik programının tamamladı. 2000 de Yardımcı Doçent liğe atandı. Halen Yeditepe Üniversitesi nde çalışmalarına devam etmektedir.
KİŞİSEL SERGİLER
1992 TOBAV Sanat Galerisi, Ankara
1994 Halk Bank Sanat Galerisi, Ankara
1995 ODTÜ, M Parlar Vakfı Sanat Galerisi, Gravür Sergisi,Ankara
1996 ANSAN Sanat Galerisi, Gravür Sergisi, Antalya
1997 Ercüment Kalmuk Vakfı Sanat Galerisi, İstanbul
1998 Falez Sanat Galerisi, Antalya
2000 P.İ Artworks Sanat Galerisi, İstanbul
2001 Gözde Sanat Galerisi, Ankara
KARMA SERGİLER
1991 Temizocak Sanat Galerisi a33;Ankara Resminden Bir Kesita33;, İzmir
1993 Turkish Painting Contemporary, Moskova/Rusya
1994 Uexposition de Peinture Moderne Turgue Galleria, Bab-Ravan, Rabat/Fas
1994 BP Genel Türk-Azeri Sanatçılar Resim Yarışması, Bakü/Azerbeycan
1995 Houston İnternational Festival Contemporary Turkish Art Exhibitions, ABD
1997 İstanbul Güzel Sanatlar Fakülteleri Trienali
ÖDÜLLER
1991 DYO Özgün Baskı Yarışması, ÖDÜL
1991 Mevlana Resim Yarışması, ÖDÜL
1992 53. Devlet Resim Heykel Yarışması, MANSİYON
1992 AÇS Resim Yarışması, MONSİYON
1992 H.Ü Senato, BAŞARI ÖDÜLÜ
1993 54. Devlet Özgün Baskı Yarışması, MANSİYON
1993 AÇS Resim Yarışması, MANSİYON
1993 Mevlana Resim Yarışması, MANSİYON
1993 DMO Resim Yarışması, ÖDÜL
1993 Ahi Evran Resim Yarışması, MANSİYON
1994 55. Devlet Özgün Baskı Yarışması, MANSİYON
1995 56. Devlet Özgün Baskı Yarışması, ÖDÜL
1996 Anıtkabir Derneği Resim Yarışması, İKİNCİLİK ÖDÜLÜ
1996 İtalya-Türkiye Exlibris Bienali, İKİNCİLİK ÖDÜLÜ
1996 AÇS Resim Yarışması, MANSİYON
1998 Esbank Resim Yarışması
Gönderen
Admin - 11-03-2008 00:11
#6
Sevgili Dostum İsmail,
Hiçbirimiz ölümün bu kadar kalleş olacağını tahmin edemedik, seni o kadar erken aldiki aramızdan!!! Seninle gurur duyacağız ama İsmail, o kadar çok şey bıraktın ki bize çünkü. Seni hiç unutmayacağız
Hasan Erkan