Konu Başlığı: Köçek Kömü Köyü Sitesi :: OZANSIZ TOPLUM OLMAZ

Gönderen celal ilhan - 15-02-2010 09:06
#1

DURAN BAŞAL DAN
ŞAFAK ALTUN A

İşsiz güçsüz gezen birinin kafayı mala, mülke, paraya takması anlaşılmaz bir takıntı değildir. Başkaları için, insanlık için birşeyler yapmak, en azından kendi yağıyla kavrulmayı başarabilen insanların harcıdır.
Önce can sonar canan özdeyişinin arkasındaki gerçek de bu yaklaşım olsa gerektir.
Almanya da saygın bir görevi olan, Türk işçilerine sosyal danışmanlık yapan, Duran Başal ın öteki çalışmalarından söz etmek istiyorum.
Belli ki Başal ın geçmişi onu rahatsız ediyor, ekmeğini kazandığı mesleki çalışmalarıyla yetinmesine izin vermiyor. Büyük emek isteyen, özveri isteyen başka bir alanda da sesini duyurma peşinde. Şafak Altun takma adıyla deyişler yazan ve onları besteleyerek türküleştiren Başal ın, aydın sorumluluğunu yerine getirmekten de geri durmadığını görüyoruz. Ülkesinin ya da insanın sorunları ile ilgili çeşitli makalelerini okuyoruz onun. İslam öğretisinde elindekiyle yetinmek önemli bir yer tutar. Söylenenleri yanlış anlamaktaki toplumsal yeteneğimiz burda da kendini göstermiş, elindekiyle yetinmeyi önüne sürülen bilgiyle yetinme biçiminde algılamışızdır. Oysa insanın gelişmesini, toplumun ileri gitmesini sağlayan en önemli etken, bilğinin ve bilimin sonsuzluğunu kavrayıp onun peşine düşmek aydınlanmak ve aydınlatmak olmalıdır.
Benim gördüğüm kadarıyla Duran Başal ın yapmaya çalıştığı da budur.
Doğrudan bilimsel makaleler yazarak sosyolojiden, pisikolojiden, teknolojiden, iletişimden söz etmesinin yakın çevresini aydınlatmakta yeterince yararlı olamayacağıından hareketle ozanlık geleneğine sarıldığını düşünüyorum.
Kültürünü tanımadığı, aynı zamanda benimsemekte zorlandığı bir toplumun içinde yaşamaya çaılşan insanların ayakta kalmak, eriyip yok olmamak için çok fazla seçenkleri olduğunu sanmıyorum.
Madem ki kendini Şafak Altun diye tanımamızı istiyor bizde öyle diyelim ona.
Ozan Şafak Altun un son albümünü Deyişlerini büyük bir hoşnutlula dinledim.
Eminim, yazdığı sözlerle ve gönül tellerimize dokunan tanıdık müziğiyle beni olduğu gibi öteki dinleyenleri de doğup büyüdüğümüz topraklara, o zamanların biricik kültür olanağı Cem etkinliğinin içine, kırklar meydanına kadar taşımıştır. Nasıl ki ot kökünün üstünde biter, insane da kültürünün, geleneklerinin üstünde gelişir, serpilir, vücut bulur.
Şafak altun geçmişini unutsa Avrupa nın gürültüsüne kendini kaptırsaydı şu dizeleri nasıl yazabilirdi:

Sevgi dostluk konuşan
Dile yoldaş olalım
Hem düşünen danışan
Kula yoldaş olalım

Işık olup saçılan
Bir su gibi içilen
Binbir çeşit açılan
Güle yoldaş olalım

**************


Kucaklayıp sardın yarenlerimi
Korudun kolladın erenlerimi
Halkı için canın verenlerimi
Yıldız dağı anlat bana pirimi

Yiğitlerim alay alay geldiler
Şeriat zulmüne karşı oldular
Hak yoluna birer birer öldüler
Yıldız dağı anlat bana pirimi

************************
Seni gidi sagır sultan
Aldatıp hep durdun beni
Muhanete muhtac ettin
Yurttan yurda sürdün beni

Doğru yol nedir bilmedin
Vurdun canımı almadın
Yezitten geri kalmadın
Dallarımdan kırdın beni

Diyanetin adaletin
Yetti senin rezaletin
Kıymeti var kurdun itin
Hoyrat gibi gördün beni

Canım dirir diri yaktın
Yuvamı başıma yıktın
Köyüme minare diktin
Can evimden vurdun beni

Kendi adıma, bunları yazabilen bir ozanımız olduğu için gurur duyuyorum.
İnanıyorum ki Şafak Altun daha çok güzel deyişler söyleyecek, besteler yapacak ve evrensel değerlere ulaşacaktır.