#1
Ailemizin Büyük Ablası:
Yeter Bacı (Yeter Aydoğan)
Köydeki evimiz, büyük emmimgille bitişik, küçük emmimgille ise (çocuk gözüyle) oldukça uzaktı.
Altı yedi yaşıma kadar, küçük amcamın kızları, şimdi ikisi de rahmetlik olan, Yeter bacım ve Zöhre bacım bakmıştı bana. Yalnız benim için değil öteki kardeşlerim için de geçerliydi bu kural. Annemizin, mal davar işlerinden başını kaldırıp yarım dizine çocuğa bakacak durumu yoktu, olamazdı da. Bu köydeki öteki aileler için de geçerliydi o devirde. Amca, dayı, hala, teyze çocukları kim daha büyükse ötekinin küçük çocuklarına bakmakla, onları gezdirip eğlendirmek, analarının işini biraz olsun kolaylaştırmakla yükümlüydüler.
Kendileri de küçücük birer kız olan yeğenler, onlardan 3-4 yaş daha küçük akraba çocuklarıyla büyürler, yaşama hazırlanırlar, bir çeşit çocuk yetiştirme eğitimi alırlardı.
O yıllarda da şimdiki gibi, karnı doyan çocuk oynamak, koşmak, yaramazlık yapmak isterdi. İşten başını kaşıyacak zamanı olmayan anneler, dirlik vermeyen bebelerine basarlardı tokadı. İşte o zaman amca, dayıkızları yetişirlerdi imdada. Hem kendileri eğlenir, oyun oynar hem de akrabalarına yardım etmiş olurlardı. Yeter Bacım, bizim evin horantası gibiydi. Çoğunlukla bizde yatar, yer içerdi. Amcamın ikinci kızı (Zöhre Bacı) nın da eli iş tuttuğundan, evden bir kız çocuğunun eksilmesi sorun yaratmıyordu sanırım. Ablamı, ağabeyimi ve beni, değişikli olarak bu iki sevgili insan büyütmüştür. Son derece güçlü, atak ve sevecen olan Yeter Bacı, bizim için önemli bir koruyucuydu aynı zamanda. Gözünü daldan budaktan sakınmaz, biri bizi dövmeye mi kalkıştı, nerde var nerde yok yetişir, yılanın ağzından alırdı bizi.
Hep sevdik saydık kendisini. O da bizi arar, sorar ihmal ettiğimizde sitem etmekten, uyarmaktan çekinmezdi. Ömrünü yakınmalarla geçirenlerden hiç değildi. Hala çok güzeldi, yanakları elma gibi parlardı. Sağlığı yerindeydi, sağlam bir vücudu ve bilinci vardı. Son günlere kadar, çeşitli konularda bilgisine başvurmuş ondan unuttuğumuz kimi olayları aydınlatmasını istemişimdir.
En büyük avuntumuz, kısa süren bir hastalıkla ebediyete intikal etmesidir.
Sevenlerinin ve çocuklarının başı sağ olsun. Işıklar içinde yatsın sevgili Yeter Bacımız.