#1
ÜYESİ OLDUĞUM VE YÖNETİM ORGANLARINDA
YER ALDIĞIM DİL DERNEĞİ NİN İKİ DİLLİLİK KONUSUNDAKİ
DÜŞÜNCELERİ AŞAĞIDADIR.
CELAL İLHAN
***********
DİL DERNEĞİ NİN KAMUOYUNA İLETİSİ:
İKİ DİLDE EĞİTİM TARTIŞMASI
SİYASAL DEĞİL, BİLİMSEL OLMALI!
Dil Derneği olarak Türkiye Cumhuriyeti nin temel ilkelerini; inancı ve kökeni farklı yurttaşların yurdun her bölgesindeki yaşama biçimlerini; kimi yurttaşların iki dilli oluşunu göz önüne almayan; ortak çıkarın güvencesi yurttaşlık bilincini korumayan, yurtseverlik duygusunu pekiştirmeyen iki dilde eğitim tartışmalarını doğru bulmuyoruz. Konu, kaygı verici ölçüde siyasallaştırılmaktadır. Dilin ve eğitimin, özgün bilim alanları olduğunu, bu alanlarda uzmanlaşan bilimcilerin ve evrensel kavramların yok sayılmasını anlamakta güçlük çekiyoruz.
Ülkemizde kimi yurttaşlar iki dillidir. Bireysel iki dillilik, gelişmiş ülkelerde ayrışma aracı değil, varsıllık olarak değerlendirilir. Değişik kökenden insanların bir arada yaşadığı ülkelerin yurttaşları çoğunca iki dillidir; ama anaokulundan başlayarak eğitim resmi dille yapılır; birey, devletle olan tüm ilişkilerinde resmi dili kullanır.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ortak resmi dili Türkçedir. Ortak dil; başta sağlıklı iletişim olmak üzere, ortak akıl ve bilgi üretilmesinin; bilginin yayılmasının ve paylaşılmasının; her yurttaşın eğitim, sağlık, adalet kurumlarından ve ulusal gelirden hakça pay almasının aracıdır.
Bu bilgilerin ışığında abece, ortak dilin durumu ve iki dilde eğitim konularında kafası karıştırılan toplumu aydınlatmayı görev biliyoruz:
1) İktidarların bilimsel ve sanatsal verilere yaslanan, tutarlı eğitim-kültür siyasası olmaması, düşünce özgürlüğünün ve yaratıcı aklın engeli olarak önümüzde durmakta, yurttaşların çoğu ortak dil Türkçeyi öğrenememekte, düşüncesini doğru aktaramamaktadır.
2) Yabancı dille öğretim, anaokullarına dek inmiş; köken ayrımı gözetmeksizin bütün yurttaşları çağdaş eğitim olanaklarıyla donatması gereken ulusal eğitim anlayışı çökmüştür.
3) Köken ayrımı gözetmeksizin bütün yurttaşların emeğiyle üretilen yapı ve ürün adlarına yansıyan yabancı adlandırma, herkesi tedirgin edecek, utandıracak boyutlara gelmiştir.
4) Kürtçenin birtakım yasaklarla sınandığı doğrudur; ancak Türkçe de yasak ve baskılarla yüz yüzedir. Dil Devrimiyle kazanılan sözcükler hâlâ uydurukça diye dışlanmaktadır; Türkçe sözcükler genelgelerle yasaklanmıştır. Bugün de sözcük yasakları açık ya da gizli sürmektedir.
5) 12 Eylülcüler, Atatürk ün kurduğu Türk Dil Kurumu nu kapatmış, vasiyetnamesini hukukdışı yolla çiğnemiş; kurumun adına, yapı ve yapıtlarına yasa zoruyla el koymuştur.
6) 1950 den bu yana Atatürk ün Türk Dil Kurumu nun ve ortak dil Türkçenin başına gelenleri, Türkçe sözcüklerin yasaklanmasını; yeni sözcük kullananlara yapılan baskıları; eğitim-öğretim dizgelerindeki çarpıklığı dile getirmeyen aydınlar, iki dilde eğitim konusunun ardına saklanarak Atatürkçü düşünce ve cumhuriyetimizin temel nitelikleriyle hesaplaşmayı görev edinmişlerdir.
Önerilerimiz:
1) Bütün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ortak dili Türkçeden başka dillerle eğitim yapılması, ulusdevlet oluşumuz gerçeğiyle çelişir. Ortak dille eğitimi sorun gibi niteleyen politikacı ve aydınlar, halkı yanıltan söylemlerden kaçınmalı; iki dilde eğitim konusu siyasallaştırılmamalıdır.
2) Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, bizde de ortak resmi dille eğitim zorunludur. Bütün aydınlar, politikacılar, bu konuya bilimsel akıl ve sağduyuyla yaklaşmalıdır; çünkü ülkemizde Türkçe ve Kürtçeden başka diller de konuşulmaktadır; ortak dille birbirini doğru anlayan her yurttaş, iki dilli olan herkese saygı duyma kültürü edinir.
3) Türk abecesine x, q, w eklenemez. Bu konuda, AHİM kararı da bulunmaktadır. Aynı dil ailesinden olmayan Türkçe ile Kürtçenin ses, biçim ve anlam özellikleri aynı değildir; iki dili aynı abeceyle yazmaya çalışmak bilimsel açıdan yanlıştır; iki dili de bozma girişimi olarak değerlendirilebilir.
4) Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri açılmalı; Kürtçe, ilköğretim ve lise düzeyinde seçmelik ders olmalı; isteyen her yurttaş Kürtçeyi bilimsel verilerle öğrenmelidir.
5) Kürtçe konuşulan, ürün verilen bir dildir; kimi kaynaklarda harf sayısı gibi, seslerine ilişkin bilgiler de farklıdır. Siyasallaşan tartışmalar yerine Kürtçenin üniversitelerde okutulması, ilköğretimde seçmelik ders olabilmesi, iletişim, bilim ve sanat kurumlarının oluşması için sağlıklı önçalışmalar yapılmalı; ders kitabından öğretmen yetiştirilmesine dek gereken hazırlıklar bilimsel yöntemlerle tamamlanmalıdır.
***
Bireysel iki dillilik, küçümsenecek bir özellik değil, tersine iki dilli birey ve o bireyin içinde olduğu toplum için zenginliktir. Ortak dille eğitim almak, anadiliyle düşünmek, kişiyi ve içinde olduğu toplumu zenginleştirir. İki dilde de ürün verebilecek ölçüde eğitimli yurttaşlarsa ülkenin zenginliğidir.
Bugün eğitim, sağlık ve adalet açısından yaşanan sıkıntılar, bütün yurttaşların sorunudur; asıl sorun da budur. Sınıf farkını derinleştiren, toplumsal barışı zedeleyen bu sorunun aşılması için inancı ve kökeni farklı bütün yurttaşlar, ortak dille düşünerek ortak akılla birlikte savaşım vermelidir.
Bu duygularla kamuoyuna saygılarımızı iletiyoruz.
Dil Derneği Yönetim Kurulu adına
Başkan SEVGİ ÖZEL