#1
Hepside uzun yoldan gelmişdi. Yorgundular. Birer birer arabalar salonun önünde park ediyor, kadınlı erkekli gruplar giriş kapısında türkçe ve almanca el sıkışarak, kucaklaşarak içeri giriyorlardı. Giriş kapısı tıkanmakta, önceden gelen tanıdıklar yeni gelenleri yukarı salona almada zorlanmaktaydılar. Gözler gördüğüne sarılıyor, eller kilitleniyor, kollar kucaklaşmakta yorulmuyordu. Herkesin yüzünde gülümseme, gözlerinde sevgi nuru ışıldamaktaydı. Kadını, erkeği, genci, yaşlısı yılların biriktirdiği hasret yükünü birer birer üzerinden atmakta, dostlarına, akrabalarına, canlarına kavuşmanın sevincini paylaşmaktaydılar.
Toplantı programı planlanan saatte başlasa da katılımcıların hoşbeşi durmak bilmiyordu. Anlayışlı davranan sunucu arkadaşlar bu heycanlı duruma müdahele etmediler. Meğer bu insanlar birbirlerini ne kadar da çok severlermiş. Ne kadar çok hasret kalmışlar, bu durumu anlatmama kelimeler dahi yetmiyor. Asıl programın başlaması birbuçuk saat gecikmişdi.
Tanıdıklarına kavuşanlar açılış konuşmasının başladığını dahi bilmiyorlardı. Ardından sahne yi şenlendiren müzik grubu memleket türküleri çağırıyor, köy resimleri ve Hasan Erkanr17;ın özenle hazırladığı film gösteriliyordu. İşte bu anda susmak bilmeyen insanlar birden suspus olmuşlardı. Kocaman ekranda dedeleri, babaları, amcaları, akrabaları konuşuyordu. Arasıra alkış sesleri salonu çınlatırken, birlik ve beraberliğin tatı ve neşesi salona hakim olmaktaydı.
Yer yer mikrofana davet edilenler oluyor, köy ve köyün geleceği üzerine düşüncelerini açıklıyorlardı. Köçekkömüköyün'ün bugünü ve geleceği üzerine konuşmalar yapılıyor, arka masalarda toplanan değerli insanlar köy konusunda birbirlerine karşılıklı düşüncelerini açıklıyor, tartışıyorlardı.
Bu köyün sorunları nedir? Nasıl bir katkı ve yardımda bulunalım? Böylesi sorulara yanıt bulmak için kafa yoruluyordu. Hepsi birbirinden güzel düşünceler tartışılıyor, düşünce başka yeni bir düşünce üretiyor, bu düşünceleri eyleme geçirmek için fikirler ortaya atılıyordu.
2010 Yaz ortalarında Ankara daki derneğimizin yeni bir toplantı düzenlemesi, bu toplantıya mutlaka ve mutlaka köyü temsil eden muhtar gibi sorumlularında katılması, bir ehliyetliler, yani köy sorunlarını araştırıp, tesbit edecek ve çözüm üretecek avukat, doktor, emlak memeuru vs., bilgili insanlardan oluşan otorite ve karar verme yetkisi olacak bir komitenin inşa edilmesi en acil görev! Avrupa, Ankara ve Köy muhtarının da desteğiyle kurulması düşünülen bu komite köyümüz için en sağlıklı projeleri üretme şansına sahip olacaktır.
Yozgat, köyümüzün en az 4 km lik arazisini yutmuş durumda. Köyümüz Yozgat'a karşı bu kadar mertliği göstermişken, karşılığında tarlalarımız üzerinde oluşan hangi mahalle caddesine birde bizim köyün adı konmuştur? Bırakalım böyle bir iltifatı, köyümüze gerekmeyen imam gönderilerek, Alevi kültür ve inancımız asimile edilmek istenmektedir. Biz ne kadar mert olursak olalım, karşımızda namert bir dayatma sözkonusudur. Bu ve buna benzer durumları ancak ve ancak birlik ve beraberlikle engelleyebiliriz.
Ben köylünüz olarak, yaşlılardan bir dilekte bulunmak istiyorum, tarlalarınızı üçbeş kuruşa kanarak yabancılara satmayın! Atalarımızın, dedelerimizin kemikleri sızlamasın! Çocuk ve torunlarınızı toplayın rızalıklarını alarak ev yapmak isteyenlere yer ve yurt yardımında bulunun. Eğer birlik ve beraberliğimizi kuramazsak, çok kısa bir dönem sonra, Yozgat tarafından yutulup, yok olacağız, geçmiş ve gelecek nesillerin bedduası üzerimizden eksik olmayacaktır.
Geçmiş ve gelecek nesiller için, uğruna canımızı vermeye herzaman hazır olduğumuz inanç ve yaşam felsefemiz Alevilik için, tüm köylülerimi birlik, beraberlik, dostluk ve kardeşliğe davet ediyorum. Toplantıya katılan köylüleriminde bu forumda düşüncelerini belirtmelerini ummaktayım.
Şafak Altun
Hamburg 29.10.2009