#1
-Onlara ateş etmeyi hiç düşünmedim.
Arkadaşı Ergin Konuksever e Deniz Gezmiş in fotoğrafını soruyoruz.
-O fotoğraf mı deyip anlatmaya başlıyor, kendi çektiği fotoğrafın öyküsünü:
Bu fotoğraf, onu idama götüren davada Deniz in yakalanarak Ankara ya getirildiği gün çekilmiş bir fotoğraftır.
Ankara da İçişleri Bakanlığına getirildi.
Cezaevine götürüldü sonra.
Deniz in o fotoğraf çekilirken bir lafı vardır:
-Ben hiç kimseye kıyamadım. Askere filan ateş etmişte değilim. Elimde otomatik silah vardı ama karşımdakilerin hepsi benim kardeşlerimdi. Bu memleketin evlatlarıydı. Ateş etmeyi düşünmedim bile.
Onlara hiçbir zaman ateş etmedim.
Cumhuriyet Gazetesinden
Konuksever le vedalaştıktan sonra dönüş yolunda gözümüzün önünde o fotoğraf, aklımızda Gezmiş in sözleri.
Şöyle diyordu Deniz,
-Asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysilerimi giyeceğim. Postallarımı, parkamı.
Her zamanki gibi, eyleme gidiş tavrımla gideceğim darağacına.
Yok, tıraş falan da olmayacağım.
Sonra avukatlarıma dönüp:
Sizler de, bizler için gelecek kuşaklara tanıklık edin diyeceğim.
Bir devrimci ölüme böyle gider işte.
Bayram yerine gider gibi.
Ergin Konuksever, Deniz Gezmiş in en bilinen fotoğraflarından yeşil parkalı olanı çekmişti
#3
ÜÇ FİDANIN SON SÖZLERİ:
genelde eksik yazılan, sansürlenen, unutturulmaya çalışılan ve çarpıtılan sözlerdir.
Deniz Gezmiş'in son sözleri : ''yaşasın tam bağımsız türkiye! yaşasın marksizm-leninizm!
yaşasın türk ve kürt halklarının kardeşliği! yaşasın işçiler, köylüler! kahrolsun emperyalizm!'' şeklindedir.
Deniz Gezmiş'in son sözleri hoşçakal yarın filminde ve hatırla sevgili dizisinde yaşasın türk ve kürt halklarının kardeşliği ve yaşasın marksizm leninizm kısımları sansürlenerek aktarılmıştır.
Bu kısımlara yapılan sansürde sistemin bilindik sınırlılıkları mazeret olarak gösterilebilir fakat özellikle son dönemde, Deniz Gezmiş'in görüşleri çarpıtılarak, resmi ideoloji bakımından kabul edilebilir bir ikon haline getirilmeye çalışıldığı dikkate alındığında pek de masumane kaçmayan bir uygulamadır!
İdam edildiği dönemde, kürt'lerin var olduğunu söylemenin bile yasak olduğu (dağda yürürken çıkan kart kurt sesleri efsanesi) ve kendini marksist olarak tanımlamanın hapse girmek için yeterli olduğu düşünüldüğünde, Deniz Gezmiş'in resmi ideoloji bakımından hiç de masumane bir Figür olmadığı ortada. Bu bağlamda Deniz Gezmiş'in son sözlerinden bağımsız olarak aktarıldığı, tanımlandığı, şekil verilmeye çalışıldığı her yorum bir nevi çarpıtma mahiyetinde oluyor.
Yusuf Aslan'ın son sözleri: Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum! Sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz! Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz! Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!
Hüseyin İnan'ın son sözleri:
Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!