#1
Melih Aşık
Esas Ergenekon
22 Ekim Çarşamba 2008
Bundan 30 yıl önce, 16 Mart 1978 de, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde öğrencilerin üzerine bomba atıldı, peşinden silahla ateş açıldı.
7 öğrenci hayatını yitirdi, 41 kişi yaralandı.
Önceki gün Ergenekon davasının başladığı saatlerde haber geldi.
16 Mart davası, 30 yıl sonra zaman aşımı gerekçesiyle düşmüştü!
Derin devleti arayanlara duyuralım, derin devlet işte budur.
Adamlarını ele vermez, yakalananları kurtarır, kanıtları karartır, olayları saptırır, yargının elini kolunu bağlar. CIA ve ABD bağlantılıdır.
16 Mart katliamı 12 Eylül darbesine giden yolun taşlarını döşeyen caniliklerden yalnızca biriydi. 1 Mayıs 77 katliamı, Maraş olayları, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler in, Savcı Doğan Öz ün, Abdi İpekçi nin ve daha nice yiğit insanın katli aynı sürecin kanlı sayfalarını oluşturdu. DİSK dün yayımladığı açıklamada dedi ki:
-Mahkeme bir hukuk skandalına imza atarak zaman aşımı gerekçesiyle davanın düştüğüne karar vermiştir.
Gerçek Ergenekoncular (Kontrgerilla - Süper NATO) bu şekilde aklanırken, AKP iktidarı göstermelik Ergenekon davasının savcılığına soyunmaktadır.
Şu sözler de davayı ilk günden beri izleyen avukat Cem Alptekin e ait:
-Yakın tarihimizin bütün katliamlarını içine alan Gladio dosyasını kapattıkları gün, içinde yakın tarihin hiçbir ciddi katliamının olmadığı Ergenekon davasını başlattılar.
Ergenekon davası, yandaş basının yaydığı havanın aksine, ne faili meçhul cinayetlerle ilgili, ne derin devlet ve onun marifetleriyle. Karanlık olaylar ve cinayetler karanlıkta kalmaya devam ediyor.
Adalet Bakanlığı nın Deniz Feneri dosyası talebi 15 gündür Almanya ya ulaşmamış.
Acaba istek mektubunu, kuryelikte tecrübelidir diye Zahid Akman a mı teslim ettiler?
Haldun Ertem
* SABİT TELEFONLAR 1 Kasım da bir günlüğüne
susturuluyor. Lübnanlı şirket boykot ediliyor. Sebebi
Lübnan şirketinin fahiş fiyat uygulaması ve vergilerle
birlikte astronomik rakamların ortaya çıkması. Mesela. Ev telefonundan yaptığınız 3.90 YTL lik görüşme
karşılığında size 19 lira 45 kuruşluk bir fatura geliyor.
1 Kasımr17;da telefonu kullanmayalım.
Mesela düğünler!
Düğün organizasyonları yapan şirketler var. 300 - 500 - 1000 kişilik düğün yapıyorsunuz diyelim. Hangi masada kimin oturacağını bildiriyorsunuz, şirket düzenlemeyi yapıyor, gelen konuklar en küçük bir kargaşa oluşmadan masalara yerleştiriliyor.
Yarı şaka yarı ciddi konuşalım. Silivri deki duruşma bir düğün organizasyon şirketine yaptırılsaydı! O takdirde o fiyasko hiç yaşanmayacaktı. Altı üstü 86 sanıklı bir davaydı bu. Kaç kişinin izleyeceği, salonun yetip yetmeyeceği önceden saptanabilirdi. Sıkıyönetim dönemlerinde yüzlerce sanıklı davalar yapıldı, hiç karmaşa olmadı. Altemur Kılıç dünkü yazısında diyordu ki:
-Bu Mahkeme İstanbul da, Ankara da, büyük bir tiyatro, sinema salonunda veya spor salonunda yapılabilirdi 1926 deki, İzmir Suikastı duruşmaları, Ankara İstiklal Mahkemesi, tarafından, o sırada mevcut en büyük salon olduğu için, Tayyare Sinemasında yapılmıştı!
Dava eğer bir başka mekâna alınmazsa aynı kargaşa sürebilir. Duruşmalar kaosa dönüşebilir.
AKP ve G. Doğu
Güneydoğu da sergilenen kepenk kapatma eylemleri ve ayaklanma provalarının benzerine ancak 1999 öncesinde rastlanıyordu. Abdullah Öcalan ın 99 da yakalanmasından sonra sakin bir döneme girilmişti. 2004 yılında tekrar başlayan terörün ülkeyi 4 yılda eski günlere taşıdığı görülüyor. PKK son 4 yılda palazlanmış, 1999 öncesini yakalamış durumda. Bu defa arkasında ABD ile Barzani güçleri var.
TBMMr17;de destekçisi olarak DTP var.
DTP lideri Ahmet Türk, dün yine Türkiye yi suçluyor ve şöyle diyordu:
-Türkiye mozaiği bölünme noktasına götürülüyor. Bunun sorumlusu hükümettir.
Kürtler bölünme yi uzun süredir ilk kez bu kadar rahat telaffuz ediyor.
Ellerine tarihi bir fırsatın geçtiğini, ABD desteğinden yararlanarak yıllardır rüyasını gördükleri bağımsızlığı gerçekleştireceklerini düşünüyor olmalılar.
Peki, AKPr17;nin Güneydoğu da seçim kazanmanın ötesinde bir siyaseti, bütünlüğü koruma yönünde bir planı-projesi var mı? Nerdeee. Olsaydı meydanı 4 yıl boyunca PKK ya bırakır mıydı?
* Ayaklanma provaları yapılıyormuş.
Amerikalılarla işbirliği yaparak Irak ta yönetimi ele geçirdikten sonra Türkiye de neden olmasın? diye düşünüyorlar galiba.
Akif Kökçe
Seks kasedi.
Ergenekon iddianamesinin neredeyse beşte dördü ilgili ilgisiz telefon konuşmalarına ayrılmış. O telefon konuşmalarının davayla ilgisini çözmek herhalde yargıçların haftalarını, aylarını alacaktır. O bir yana. Konuşmalarda adı geçenlerin üzerine düşürülen gölgeler, lekeler, karalar ne olacak? Örneğin bir telefon konuşmasında bir erkek ve bir hanım meslektaşımızın adları verilerek seks içerikli kasetlerinin olduğu söyleniyor. Gerçekten var mı yok mu, varsa var olan nedir? Hiçbir açıklaması yok. Konunun davayla ilgisi mi? Hiç yok. İddianameyi yazanlar ilgisiz isimlerin üzerini karalamaya üşendikleri için davayla ilgisiz iki gazeteciye iki satırla ömür boyu sürecek bir leke sürülmüş. İnsan onuru ne kolay çiğneniyor.