Konu Başlığı: Köçek Kömü Köyü Sitesi :: YÜREKLERİN KULAKLARI SAĞIR...

Gönderen celal ilhan - 21-09-2008 08:30
#1

Hava kurşun gibi ağır
Bağır bağır bağırıyorum
Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum
Nazım Hikmet


ADD Başkanı Şener Eruygur un
beyin kanaması geçirip düşmesi üstüne
Doğu Perinçek in cezaevinden yaptığı ÇAĞRI

TÜRK ORDUSU FUTBOL TOPU GİBİ TEKMELENİYOR
Evet, 25 Mayıs 2008 günü de yazmıştım, acı gerçek kimi incitmiyor, kimi yaralamıyor ki! Ama işte şimdi Org. Şener Eruygur un kişiliğinde millet olarak yüz yüze geldiğimiz gerçek, yine o gerçektir: Türk Ordusu, 4 Temmuz 2003 ten beri bir futbol topu gibi tekmelenmektedir. Hele Ergenekon tertibinden sonra.
Çuval, Türkiye nin ve Türk Ordusu nun başına geçirilmiştir. Haçlı irtica ve bölücülük, Türk milletinin üzerine, tıpkı Kurtuluş Savaşı ndaki o Anzavurlar gibi süzülmüştür.

BIRAKIN O İKİYÜZLÜ HUKUK DEVLET SÖYLEMLERİNİ!
Efendim Hukuk Devleti vardır, bağımsız yargı vardır, adalet tecelli edecektir.
Bunlar, ikiyüzlü laflardır.
Eğer Türkiye de Hukuk Devleti olsaydı, eğer Türkiye de Cumhuriyet in savcıları olsaydı, eğer Türkiye de bağımsız yargı olsaydı, eğer Türkiye de haksızlığa boyun eğmeyen yeterli güç olsaydı, Org. Şener Eruygur tutuklanamaz ve F tipi cezaevinin duvarlarının arasına atılamazdı.

Daha acısını söyleyeyim: Eğer Türk Ordusu, Süleymaniye de başına geçirilen çuvalı çıkarsaydı, Kemalist Devrim i yıkma operasyonu böyle pervasız uygulanamaz, şu Ergenekon tertibi böyle dizginsiz tezgâhlanamazdı.

BAŞI ÇUVALLI DEVLETİN ÇUVAL HUKUKU!
Hangi Hukuk Devletinden söz ediyorsunuz siz?
Başına çuval geçirilen bir ülkede, ne devlet kalır, ne de hukuk!
O andan başlayarak devlet, çuvalı geçiren devlettir. Ve o devlet, başımıza çuval geçiren komutanı getirir Irak işgal kuvvetlerinin komutanı yapar, biz başımızı daha çok yere eğelim diye!
Evet, başımızı hâlâ o çuvaldan kurtaramadıysak, hukuk, çuval geçiren devletin hukukudur. İsterseniz buna Çuval Hukuku deyin.

GECENİN KARANLIĞINDA MERDİVENLERDEN KİM İTTİ?
Ve o Çuval Hukuku koşullarında, vatanseverlikten ve yüksek sorumluluk duygusundan başka suçu olmayan bir komutan merdivenlerden aşağı itilmiştir ve beynİ kanatılmıştır.
Evet, merdivenlerden düşmemiştir, gece karanlığında aşağı itilmiştir.
Faili meçhul değil, iten de bellidir.
5 Kasım 2007 günü ABD Başkanı Bush, BOP görevlisi Tayyip Erdoğan a Beyaz Saray da, Ergenekon soruşturmasını yürüterek Türk Ordusunun ve İşçi Partisinin üzerine gidilmesi talimatını tebliğ ediyor.
Ben yazmıyorum, BOP Eşbaşkanının tertip görevlisi Fehmi Koru söylüyor ve yazıyor. Hem de Deniz Feneri televizyonundan ve Deniz Feneri gazetesinden (Kanal 7, 28 Ocak 2008, Yeni Şafak, 1 Şubat 2008).

BİZİM DİVANIMIZ OVAL OFİS TE KURULMUŞ
Bu durumda, bir birimizi aldatıp durmaya son verelim ey vicdanlı yurttaşlar!
İstanbul DGM nin falanca mahkemesi mi tutukladı Org. Eruygur u, Doğu Perinçek i , Org. Tolon u İP Genel Sekreteri Nusret Senem i ve diğer yurtseverleri?
Kimin savcıları gece yarısı baskınlarıyla gözaltına aldı İlhan Selçukları, Rektör Kemal Alemdaroğluları, Sinan Aygünleri?
Bizim divanımız, ABD de Oval Ofis te kurulmuş!

BAĞIMSIZ YARGI BAĞIMSIZ DEVLETTE OLUR
Hangi bağımsız yargı?
İzmir Barosu Başını Nevzat Erdemir geçende soruyordu, bağımsız olmayan bir devletin bağımsız yargısı mı olur?
ABD nin Beyaz Saray sözcüleri, Ocak 2008 den beri fermanlar veriyorlar, yürüyün Ergenekonr17;un üstüne diye?
Yargıçlar okumuyorlar mı, televizyonların beyaz camlarına bakmıyorlar mı?
Tutuklama talimatları dünyanın gözleri önünde nerelerden geliyor?
Atatürkçüleri tutuklayıp duvarların arasına atarken vicdanları sızlamıyor mu?
Avrupa Parlamentosur17;na raporlar yazılıyor. Mart ayında, koca Parlamento toplanıp o raporları kabul ediyor, yürüyün Ergenekon un üstüne diye!
Yargıçlar, gazete okumuyorlar mı?

BİR TEK İŞGAL DÖNEMİNDE
Hangi Hukuk Devleti?
Bu haysiyetli coğrafyada, yurtseverlerin başka devletlerden gelen kararlarla tutuklandığı, merdivenlerden aşağı itildiği bir tek 1920 yılında İstanbul da İngiliz işgali altında kurulan Nemrut Mustafa Divanı nda görüldü.
O İngiliz güdümlü divanlar, Kaymakam Kemal Beyleri idam etti. Yurtseverler Malta lara sürüldü. Mustafa Kemallerin boyunlarına idam fermanları astı.
Ama o zaman Ankara da başında çuval olmayan bir devrimci hükümet ve ordusu vardı!
Devleti de Hukuku da, Hukuk Devletini de Adaleti de o Ankara ve o Türk Ordusu getirdi. Hukukun tepesindeki işgalciyi Kafkaslara sürerek, Antep te boğarak, İzmir den denize dökerek!
Hukuk Devleti, bağımsızlıkla gelir!

TÜRK KILICI İLE ABD GLADYOSU ÇARPIŞIYOR
Mahkemelerde yargıcın arkasındaki adalet simgesi kadına iyi bakın, bir elinde kılıç var. İşte o kılıç, devletin yaptırım gücüdür.
Türk devleti kılıcını eğerse, yargıya Gladyo hükmeder.
Gladyo, bilindiği gibi eski Roma kılıcı. Şimdilerde ABDr17;nin hükmetme aracı!
Bugün Türk kılıcı ile ABD Gladyosu karşı karşıyadır.
İktidar sahipleri, ABD Gladyosuyla Org. Eruygurları merdivenlerden aşağı itebilmektedir.
İyi okuyun Ergenekon Tertibinin iddianamesini ve dosyasını!
Ne yazıyor orada? Ergenekon demek, Türk Silahlı Kuvvetleri demektir.
Ne yazıyor orada? Suç örgütünün elebaşları, Türk Ordusu nun beş genelkurmay başkanıdır; kuvvet komutanlarıdır, Org. Karadayılardır, Org. Kıvrıkoğlulardır, Org. Eşref Bitlislerdir.

EĞER BAŞINI ÇUVALA EĞERSEN
Bir devlet ki, bir millet ki, bir ordu ki, CIA tertipleriyle divanlar kurulmasına, iddianameler yazılmasına izin verir, o ülkede genelkurmay başkanları, İşçi Partisi önderleri, onurlu devrimci aydınlar her gün gazete sayfalarında tekmelenir, her gün merdivenlerden aşağı atılır!
Düşman her gün sevinir, yoğun bakımlarda, hastane bodrumlarında ellerinde kelepçelerle süründürüyorum Atatürkçüleri diye.
Olay budur!
Ve bu haysiyet kırıcı manzaranın üzerine, kendimizi aldatmamız için Hukuk Devleti perdesi örtülür!
Ey askerler, başınızı çuvala uzatmayın!
Bu millete göstermeyin o hazin manzaraları!
Boynunuzu teneke madalyalara uzatıp eğilmeyin ABD nin sözleşmeli personelleri önünde!
İsterse zümrüt taşlı ve altından olsun, eğer çuval geçiren devlet ile 2 sayfa 9 maddelik anlaşma yapanlar takıyorsa, o madalya tenekedendir.
Kırmayın bu milletin maneviyatını!


BİZ AVRUPA DA YURTSEVERLİKTEN YARGILANDIK,
SİZ DOLANDIRICILIKTAN!
Nerede o hukuk devleti?
Biz Avrupalarda yurtseverlikten yargılandık, hâlâ yargılanıyoruz. Tayyip Erdoğanların hısım ve yakınları dolandırıcılıktan mahkûm oldu.
Suç örgütü asıl Türkiye de, bunu görmeyen yok, bilmeyen yok!
Ama bir tek savcılar, bir tek yargı göremiyor. Deniz Feneri dolandırıcıları devleti en yüksek kurumlarının başında oturuyor, saltanat sürüyorlar. Cumhuriyet yargısı mahzun!
Çünkü saltanat sahiplerinin arkasında çuval geçiren o devlet var! Tayyip Beygillere dava açabilmek için Atlantik ötesinden ruhsatlar mı bekleniyor?
Eğer öyle olmasa, Cumhuriyet yıkıcılığının odağı haline geldiği koskoca Anayasa Mahkemesi kararıyla saptananlar, hükümet koltuklarını ve Çankaya makamlarını işgal edebilirler mi?

İKİ HUKUK, İKİ YASALLIK CEPHE CEPHEYE!
Siz hangi Hukuktan söz ediyorsunuz? Bizim hukukumuzdan mı, onların hukukundan mı? Bugün Türkiye de iki Hukuk, iki Yasallık cephe cepheye gelmiştir!
ABD nin Çuval Hukuku ve Cumhuriyet in Hukuku!
Ya Türkiye, Çuval Hukukuyla ve Ergenekon tertipleriyle bitirilecektir!
Ya da Cumhuriyet Devrimi nin Hukuku uygulanacak, saltanat sahipleri yıkılacak ve Yüce Divan larda yargılanacaktır.

YEMİN ETMİŞİZ!
İşte o zaman Cumhuriyet in Jandarma Komutanları Eşref Bitlisler, Cumhuriyet in devrimci aydınları Muammer Aksoy ve Uğur Mumcular öldürülemeyecektir.
İşte o zaman Türk Ordusu nun komutanları her gün her saat emperyalist ve Fethullahçı merkezlerden tekmelenemeyecektir!
İşte o zaman bu büyük millet, sadaka isteyen bir zavallı kalabalığına dönüştürülemeyecektir.
İşte o zaman Org. Şener Eruygurlar merdivenlerden aşağı itilemeyecektir!
Biz o günlere geliyoruz! Biliyoruz, görüyoruz, kimse kuşku duymasın!
Yemin etmişiz, o güzel günleri, bu büyük millete yaşatacağız!

Doğu Perinçek
İşçi Partisi, Genel Başkanı
Tekirdağ F tipi cezaevi

Gönderen celal ilhan - 13-10-2008 18:06
#2


Yaşadığı dönemlerde yok yere yıllarca
hapiste ömür tüketen büyük şair, yurtsever,
komünist Nazım Hikmet'in O şiirini Birlikte okuyalım:




KEREM GİBİ

Hava kurşun gibi ağır!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum!
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum...
O diyor ki bana:
-Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana...
"Deeeert
çok,
hemdert
yok"
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona:
-Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karan-
-lıklar
aydın-
-lığa.
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum......

(1930 - Mayıs)