#1
Tarımın Krizi
ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, tarımdaki krizi çarpıcı bir istatistikle açıkladı:
"Türkiye`de neredeyse her 50 saniyede bir küçük üretici, çiftçi mesleğini terk etmek zorunda kalıyor."
Küresel ısınmanın marjinal bir sorun olmayıp kuraklığın dünyayı açlık ve kıtlıkla karşı karşıya getireceği nihayet anlaşılmaya başlandı. Asya da pirinç, Latin Amerika`da mısır ve fasulye, Türkiye gibi ekmek temelli beslenen ülkelerde buğday fiyatları hızla artıyor. Mısır`da, Haiti`de ayaklanmalar oldu. Askeri birlikler, ekmek dağıtıyor.
Ülkemizde ise krizden ilk etkilenen pirinç fiyatları oldu. (İthalat bağlantısı yapan Unakıtan ailesi bu işten de kazançlı çıkacak!)
1960`larda Türkiye, tarım üretiminde kendisine yeten dünyanın yedi ülkesinden biri olmakla övünürdü.
Sanayileşmeyle birlikte nüfusunun kentlere akmasıyla bu iddia ortadan kalktı. Tarım arazilerinin, meraların yerini fabrikalar, sanayi siteleri aldı. Artan nüfusla birlikte nehirler, göller kurudu. Anadolu çölleşmeye başladı... 1970`lerde bu kez Dünya Bankası`nın önermesiyle Avrupa`nın, Ortadoğu`nun r0;manavı kasabı olma" stratejisi ortaya atıldı. GAP bu planlamanın lokomotifi olabilirdi. Ancak 1980`lerde tarımda, hayvancılıkta verilen teşvikler turizme, hizmet sektörüne kaydı.
Kırk yıllık plansızlığın sonucu buğday başta tahıl ithal eden bir ülkeyiz.
Bu duruma nasıl geldik?
Ufuk Uras`a göre, tarımdaki acıklı manzaranın sorumluları, "Yıllardan bu yana tarımsal politikaların dümenini IMF, Dünya Bankası ve AB Ortak Tarım Politikası`na bırakan hükümetlerdir."
ÖDP Genel Başkanı Uras iktidarı eleştiriyor:
"AKP hükümeti de IMF ve Dünya Bankası`nın buyruğuyla tarımdaki tüm destekleri kaldırırken, üretimden kopuk olarak verilen Doğrudan Gelir Destek oranlarını düşürüyor.
Tarımdaki destekleme kuruluşlarını birer birer özelleştiriyor. Ürün fiyatlarını maliyetin altında belirliyor, çiftçilerin tarımsal üretimde kullandığı suyu ücretlendiriyor.
Bu IMF güdümlü neoliberal tarım politikaları sonucunda, Türkiye`de neredeyse her 50 saniyede bir küçük üretici, çiftçi mesleğini terk etmek zorunda kalıyor. Yani çiftçi üretici iken, sadece tüketici konumuna getiriliyor ve işsizler ordusuna katılıyor.
Uygulanan IMF politikaları nedeniyle çiftçiler yoksullaşıyor. Üretimden vazgeçiyor. Türkiye her yıl buğday üretimi için 9 milyon hektar arazi ayırıyordu. Uygulanan yanlış fiyat politikaları nedeniyle 2 milyon hektara yakın arazi üretim dışına düştü."
Küresel felaket kapıyı çalıyor. Daha fazla çocuk yerine, 70 milyonu nasıl doyuracağımızı tartışmanın zamanıdır.
Derya Sazak