Konu Başlığı: Köçek Kömü Köyü Sitesi :: Beyin Boşluğu

Gönderen safak altun - 18-04-2007 22:01
#1

BEYİN BOŞLUĞU

Bazen sevdiğimiz bir dost, bende beyinmi kaldı der. Onu kızdırmak için hemen sorarız, sende beyin varmıydı ?

Beyin insanın en önemli organıdır. Onsuz insan yaşamı düşünülemez. Beyinde ki eksiklik insanın fonksiyonlarınıda kısıtlar. Bu hata ya doğuştan vardır, yada doğumdan sonra çeşitli nedenlerden dolayı oluşur. Bu nedenlerden bir tanesi vardır ki insanlar, toplumlar baskıcı rejimler tarafından kasten yanlış eğitilirler. Toplum boş beyinli insanlarla doludur. Beyin boşluğu akılsızlıktır. İnsanın aklı vardır ama işe yaramz. Boş beyin beş para etmez. İçi boş şeylerle doludur. Beyinde ki bilgiler artık sürecini tamamlamış, işe yaramayan türdendir. Bu bilgiler yanlış olduğu kadar tehlikeli de olabilirler.

Her insan beyinin de kaydettigi doğru yada yanlış bilgilerin harekete geçmesiyle bir davranışda bulunur. Bu beyin de ki düşüncenin davranışa dönüşümü ve eyleme yansımasıdır. Beyin, düşünceyle yakından ilişkilidir. İnsan düşüncesinin tarihi gelişimine baktığımızda beyin boşluğunun tarihsel nedenlerinide görebilmekteyiz.

İlk insanların beyni, ilkel düşünce metodlarıyla kendi gruplarının ihtiyaçlarına cevap verecek seviyede gelişmişti. Toplumun gelişimi düşünceye parelel ilerlemiştir. Yaşam düşünceyi, düşüncede emeği yaratmıştır. Toplum refahının kaynağı emekle oluşmuştur. Nasıl ki zenginliğin kaynağı emek olduysa, emeğin de kaynağı düşünce olmuştur. Yaşam, düşünce ve emek insan olmanın, var olmanın kaçınılmaz üç koşuludur.

İnsan ilk çağ koşullarından kurtulmak için beynini sürekli yeniden düşünmeye zorlamış, ihtiyacını yalnız bitki ve meyve toplamakla değil avcılık, tarım ve hayvancılıkdan da gider meye yönelmişdir. Kölecilik devriyle insan toplulukları sınıfsal bir bölünme yaşar. Kölecilik, üretici güçler ve elde edilen ürünün yalnız beyde toplanmasına ve asıl üreten kölelerin madden ve maneviyen geri bırakılmasına sebep olmuştur. Bu çağ ile insan düşüncesi ve emeği büyük bir tahribata uğrar. Soyguncu krallar, haksız zenginlikler toplumları esir alır.

Tarihsel olarak beyin boşluğu bu şekilde başlamıştır. Doğal afetler ve kaçınılmaz olarak ortaya çıkan dinsel inançlar krallar ve beyler tarafından tekrar halka karşı bir baskı aygıtına dönüştürülmüş ve cehalet, yöneticiler tarafından körüklenerek, hakim sınıflar kutsanmıştır. Yöneten ve yönetilenler, beyler ve köleler, zenginler ve fakirler, uçurumu çağımıza kadar devam etmiştir.

İlk isyanı yine ilk köleler yapmıştır. Yazılı olarak bize ulaşan Spartaküs köle ayaklanması kanla bastırılmıştır. Akıl zindan karanlığına mahkum edilmiş, düşünce dondurulmuş ve üzeri betonlanmıştır. İnsanlık binlerce yıl sonra düşünceyi donduran bu betonu usul usul kırmaya başlamıştır. 1800 lerin Avrupasin da kilise ve krallara karşı yönelen aydınlar, bilim ve teknik devrimlerin yardımıyla aklın özgürlüğünü savunmuş, ardından günümüz burjuva demokrasileri oluşmuştur. Yalnız beyin boşluğu etkisini hala sürdürmektedir.

Tarihsel materyalist anlayış ve diyalektik düşünme metodu beyin boşluğunun türlü hilelerle devam ettirilmesine müsade etmez. Diyalektik düşünce akıllı toplum bireyleri oluşturur. Kanıtlanabilir, nesnel bilgilerle donatılmış beyinler boş olmazlar. Aklı hür, vijdanı hür yurttaşlar dogma teoriler ve zengin krallara kulköle olmadan mantıksal düşünmeyi kavramış olurlar.

Geçmişlerini ve bugünü yanlış öğrenen toplumlar bir beyin boşluğu yaşarlar. Ülkemizde bu beyin boşluğu yaşanmaktadır. Son otuz yıldır kötü rejimler sürekli beyin katliamı uygula mışlardır. Düşünenler mezara gömülmüş, boş beyinler iktidara gelmiştir ! Bu durum son elli yıldır uygulanan gerici politika ve ülke yönetme anlayışının bir sonucudur. Boş beyinli insanlar eğitme politikaları elbette kasıtlıdır. Bunda yönetimde ki yapı kadar ona bunu dikte eden sam amcalarında rolu olmuştur.
Buna rağmen ülkemizde azda olsa bir aydınlar direnmesi olmuştur, hala mevcuttur. Dönem dönem dolu beyinler kıyım ve katliama uğramış olsalarda yok edilememişlerdir. Boş beyinli olmak o ülkenin kaderi değildir. Her kötü yönetim akıllı ve zeki yurttaşlarını düşman ilan eder. Ama ülkesini geri kalmisliktan kurtarmak ve kirliligi temizlemek, her özgür yurttaşın kutsal görevidir.

Düzenleyen: safak altun - 20-04-2007 10:28

Gönderen celal ilhan - 22-04-2007 19:07
#2

Sevgili Şafak,
Ne güzel bir yazı yazmışsın, sağol varol.
Sana katkım çok kısa olacak. Bu da benim çıkmazım.
Uzun yazdığım, bildiğim her şeyi anlattığım zaman,
okuyucunun yorum yapmasına o konuyla ilgili düşünüp
yeni fikirler üretmesine engel oluyormuşum gibi geliyoru bana.
Söylemek istediğim şu:
BUGÜNÜN İNSANINA BAKTIĞIMIZDA, BEYİN BOŞLUĞUNDAN ÇOK BEYİN KİRLİLİĞİYLE KARŞILAŞIYORUZ.
GÜÇLÜ OLANLAR, BASIN VE YAYINI (MEDYAYI) ELE GEÇİRENLER
BEYİNLERİMİZİ DE ELE GEÇİREBİLİYORLAR. BAŞKA BİR SÖYLEYİŞLE BEYNİMİZİ İSTEDİKLERİ GİBİ KİRLETEBİLİYORLAR.
BU KİRLENMEYE KARŞI KOYABİLMEK BÜYÜK DİRENÇ VE BİLİNÇ GEREKTİRİYOR. BÜTÜN SORUN O BİLİNCİ NEREDEN VE NASIL ELDE EDEBİLECEĞİMİZLE İLGİLİ. KENDİ ADIMA SÖYLEYİM, BUNUN KOLAYCA ULAŞILACAK BİR YOLUNU YA DA FORMÜLÜNÜ BİLMİYORUM.
HEP BİRLİKTE ARAYACAĞIZ. Sevgiylekal.

Gönderen Mete66 - 22-04-2007 22:03
#3


kendimiz okuyup kendimiz yaziyoruz ortaya ne yaziki böyle beyin boslugu cikiyor . beyin boslugunu giderebilmek icin benim sahsen görüsüm biraz dünyaya bakmak onlar ne yaziyor ne okuyor diye ne yazikki bunuda yapamayiz ice kapali kendi sorunlariyla ugrasmaktan aciz dünyayi takip edemeyen yabanci dil bilmmeyen kendisinden baska kimse yokmus gibigören bir toplum olursa böyle olur diyorum . bunun düzelmesi icin yukari yazida yazildigi gibi zamanla yarismamiz gerek yoksa onlar ileri bizde geriden gelen oluruz yada devami sonra saygilarimla iyi aksamlar.