Konu Başlığı: Köçek Kömü Köyü Sitesi :: MERHABA FATİH GÜLER

Gönderen safak altun - 24-11-2006 20:06
#1

Merhaba (Kalender) Fatih Güler,
Bizim Site dışında ki diğer Sitelerde de senin şiirlerini aradım ve okudum. Kendine ait şiir yazma türün oluşmakta. Senin şiirlerini okuyan akademik düzeyde ki bir insan, içinde bulunduğun koşulları gözeterek, yazın seviyen hakkında bir karara varabilmektedir.
Bende yıllardır halk Edebiyatı dalında hem yazmakta, hemde araştırmaktayım, türlü evreler geçirdim. Doğrularımla, yanlışlarım oldu. Bu deneylerimden hareketle bildiklerimi seninle paylaşmak istiyorum.
Edebiyatla ilgilenen insan, edebiyat tarihini ulusaldan evrensele doğru araştırmak ve sürekli kendini çağdaş insan seviyesinde yenilemek zorundadır. Edebiyat çeşitli dallara ayrılır. Çeşitli dalları iyi tanımak, çok yönlü bir bilinçle en etkin ve duyarlı olduğun alanda üretime geçmek gerekir. Edebiyat insanı olgunlaştırır, çağdaş insan olursun.
Çağdaş İnsan demek ne anlama geliyor:
Her insan kendi başına bir egodur, bireydir. Çoğumuz kendimizi dünyanın merkezi sanırız. Her konuda ahkam kesilir, sağa sola ders vermeye kalkarız. Oysa bu kendi doğrumuzdur ve diğerlerine göre yanlış sayılabilir. Çağdaş insan egosunu kaybetmeden, diğer egolarıda görebilendir. O birey kendi karşıtı olsa dahi, karşılıklı konuşma ve tartışma yeteneğine sahip olan insandır. Çağdaş insan kabalıklardan uzak durmalıdır. Küfürler, tehditler, çıkarcılık, faydacılık, yağcılık, yalakalık, gericilik ve ırkçılık, kendini beğenmişlik, pişkinlik ve düzenbazlık vs. ona yabancıdır. Çağdaş insan düşünce ve davranışlarında en yetkin, kültürlü olgunluğunu sergiler ve örnek bir kişiliktir. Çağdaş insan aydın karekterlidir. O bir aydındır. Hem kendini, hemde çevresini aydınlatır. Çağdaş insan demokrattır! Çağdaş insan ulusunu sevdiği kadar, tüm uluslarıda aynı derecede sevebilendir! Tabi ki bunlar lafla olmaz. Eğer şair isen şiirlerinle, eğer ozan isen yaptığın türkülerinle kendini ifade edersin.
Yunus Emre bir şiirinde şöyle der; İlim ilim Bilmektir, İlim Kendin Bilmektir, Sen Kendini Bilmezsin, Ya nice Okumaktır // Okumakda amaç ne? Kişi kendin bilmektir, Çün okursun bilmezsin, Ha bir kuru emektir // Okudum bildim deme, Çok taat kıldım deme, Eğer halkı bilmezsen, Ha boş yere yelmektir // Yunus Emre der hoca, Niçin gidersin hacca, Hepisinden de yüce, Bir gönüle girmektir!
Çağdaş insanın ölçütü ilimdir! Çağdaş insan doğruları ve gerçekleri, baskılara, tehditlere boyun eğmeden sonu ölümde olsa savuna bilen insandır. Düzenin doğrularıyla barışık, yanlışlarıyla demokrasi kuralları içinde mücadele edebilendir. Yanlışları eleştirmek ve gerçekleri taviz vermeden savunmak kolay bir meslek değildir. Dostların azalırken, düşmanların bir hayli çoğalır. Pir Sultan, Nazım Hikmet, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya vb. Çağdaş ve aydın insanları örnek almak, onları hertürlü gericilik ve önyargılardan uzak durarak özümsemek gereklidir...

Ben 78 kuşağındanım. Bilmediğimiz yanlışlar yanında, bildiğimiz doğrularda vardı. Benim kuşağım soyguna, sömürüye, gericiliğe, baskıya ve faşizme karşı amansız bir mücadele vermiştir. Çoğu büyük bedeller ödemiştir. Bundan dolayı kuşağımla gurur duymaktayım. Biz hak ve hukuk deyince polis jopu boynumuza inerdi ve halada öyle! Biz barış ve özgürlüğe evet, empryalizme ve faşizme hayır dedikçe, kendilerini ülkücü bozkurt olarak isimlendiren ve devlet tarafından yer yer korunan bazı eli silahlı kesimler üzerimize yürür, kurşunlanırdık. Milliyetçiliğin en katı ve en kötü temsilcileri binlercemizi birer birer katletmişlerdir! Bu gün linç kültürü hala devam etmektedir!
12 Eylül faşist darbesiyle ülkemizin aydınlık, özgürlük, barış ve kardeşlikten yana dolu tarihide sansürlenmiştir. Yeni kuşaklar zorunlu sünnülik dersiyle, sahte vatan, millet politikalarıyla yozlaştırıldı, akıllar manüpülasyonlar sayesinde vede devleti ele geçirmiş mafya, yobaz, çeteler zoruyla bu düzene tepkisiz hale getirildi. En azılı Atatürk karşıtları onu sever görünerek Cumhuriyeti ne hale getirmekteler, görünmekte. At iziyle, it izini karıştırarak politikalar yürütmek Anadolu tarihine yapılacak en büyük ihanettir. Çağdaş insan ulusunu,halkını sever ama ırkçı, faşist , gerici ve yobaz değildir.

Bunları yazmakta ki amacım, kendi doğrularımı seninle paylaşmaktı. İlk kez polisi öven, met eden bir şair tanımaktayım.

Bir şiirin de; Gizleyin yüzlerinizi gizleyin, Nasıl olsa polislerimiz maskelerinizi çıkartır. Bölücülerin,esrarcıların,Yer altı dünyasının, Korkulu rüyasıdır Polislerimiz.. demektesin!

Suriyeli yazar Rafik Şami bir öyküsünde Cengiz Kahn ı bu gün överek göklere çıkarmaktalar, oysa o benim gözümde, bir Tirandır, Katil ve tarihin en büyük zalimlerinden biridir diyordu.
Fatih Sultan Mehmet ve devamı Anadolu da hiç bir Türk bırakmayacağım diye ant içip binlerce Türkmenin başını kesmiştir. Türkleri ikiye bölerek, ilk bölücülüğü başlatanlardandır!
Oysa Fatih Güler bir başka şiirin de;
- Osmanlının padişahı, İstanbul un sultanı, Sen fatih,ben fatih. Selamlar olsun adımızı koyanlara, Helaller olsun ismi laik görenlere, Sen fatih,ben fatih. Yaktığın ateşinden alev geliyor, Dört bir yandan fırtına geliyor, Fırtınaya karşı mehterin geliyor, Sevgi ateşimizi söndüremiyor Fatih sultan Mehmet...

Hadi altta ki mısrada laik olayını anladık da arkasından gelen kelimeler beni oldukca düşündürmekte.

Sevgili Fatih Güler, Maraş da, Çorum da, Sivas da, sırf Alevi oldukları için hunharca katledilen, en yakın tarihimizde olmuş olayları görmezlikten gelerek, kin tutmayız, nefret etmeyiz, baskı yapmayız teranelerini hangi şekilde ve cüretle yazmaktasın bunuda anlamam zor. Orucu tutmak iyide tutmamak kötümü demektesin? Namaz kılmak şartmıdır? Kılmayanların zorla , baskıyla karşılaşması sence haklımıdır?

- Biz Türk gençleri laiğiz, Hiç bir dine kin,nefret tutmayız, Baskı yapmayız, Ülkemizin en milliyetçi, En cumhuriyetçi, en laik, En İslamcı,
En vatan sever, .....

Sevgili Fatih Güler sen bizim Köyün çoğunluğu tarafından çok yadırganmaktasın. Sanırsam bu tepkileri şöyle yada böyle hissetmişindir.
Ama bizim kültürümüz insan olmak isteyenleri dışlamaz, bilakis alır ona doğru olanı , yanlış olanı gösterir. Bu kültürümüzün kaynağı Hacı Bektaştan kaynaklanır:
Yunus Emre Hacı Bektaşa uğrar, çünkü köyünde ki insanlar kıtlıktan kırılmakta, açtırlar ve onlara ekmek götürmek için Hacı Bektaşın huzuruna çıkar;
- O da: Buğday mı ister,yoksa erenler himmeti mi? diye haber gönderdi.O buğday istedi.Bunu duyan Hacı Bektaş tekrar haber gönderdi: İsterse o alıcın her tanesince nefes edeyim! dedi.Yunus buğdayda ısrar ediyordu.Hacı Bektaş üçüncü defa haber gönderdi: İsterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim dedi.Yunus yine buğdayda ısrar edince; emretti, buğdayı verdiler.Yunus dergahtan uzaklaştı.Yolda yaptığı kusurun büyüklüğünü anladı.Pişman oldu.Geri dönerek kusurunu itiraf etti.O vakit Hacı Bektaş,onun kilidi Taptuk Emre'ye verildiğini isterse ona gitmesini söyledi. Yunus bu cevabı alır almaz hemen Taptuk dergahına koşarak kendisini YUNUS yapacak manevi eğitimine başladı.

Sevgili Fatih Güler sen Zalimleri yücelten bir şair mi olmak istiyorsun ? Yoksa Mazlumları koruyan bir Şair mi ? Hem zalimi öven şiirler yazıp, hemde mazlumu seven salatalı şiirlerin benim mideme zor inmekte!
Yolun, yönün şimdilik tam belli değil. Umarım oturur şöyle bir düşünüp doğru yol hangisi tesbit edersin. Hatanın neresinden dönersen kardır, derler.
Şeyh Bedreddin Mısır da islami eğitim görürken islam üzerine dokuz kitap yazmıştır. Gerçeğin demine varınca o yazdığı dokuz kitabı kendi yırtarak Nil nehrine atmıştır ve daha sonra Anadolu da yazdığı asıl kitabı Varidat bu gün dahi geleceğe ışık tutmaktadır.

Başka bir örnek, Hacı Bektaş bir koltuğunda aslan diğer koltuğunda ceylanla simgelidir. Mevlana da, Kim olursan ol, yeter ki gel der. Bu anlayışları yanlış algılayıp, yorumlayanlar olmakta. Erenler için yol ve ekran birdir. Biz birlikten yanayız, dirlikten ve eşitlikten yanayız. Aslan zalimleşirse eleştir ve eğit, kişi yoldan çıkarsa kim olursa olsun al, eleştir adam et, ama zalimi yüceltme ve mazluma vurmamak, felsefemizde en temel ilkedir. Bu Anadolu Felsefesi bin yıldır zalimin zülmüne direnerek doğruluğunu kanıtlamıştır. Oysa sende bir mazlumsun, engellisin, eksiklerini insanlığa hizmet ederek giderebilirsin.

Meksikalı Frida Kahlo yu bir yazımda anlattım. O da engellidir, ama ülkesi için çağdaş ve doğru olan neyse yapmıştır, hemde engelli olmayanlardan bin kat daha fazlasını...

Sevgi ve saygılarımla.

Gönderen Kalender - 25-11-2006 01:46
#2

Kalplerinizi bilmeden kırdığım için sizlerin hoş görünüze sığınıyorum değerlii köçek kömü lüler.Benim kavgam ve davam dünle değil,
bugün ve yarınlarla eğer ömrüm olursa.

Gönderen celal ilhan - 25-11-2006 12:07
#3


Sevgili Altun,

Altın değerindeki önermelerini zevkle okudum. Hernekadar Fatih Güler'i karşına alarak söylüyorsan da hepimizin ders alacağı önermeler bunlar. Bugüne değin izlediğim kadaraıyla Fatih, yanlışları olsa bile onları saplantı haline getirmemeye çalışan, kimi bilgilerini daha doğru olanlarla değiştirmeye hazır bir arkadaş. Şimdiye kadar kendisini eleştirenlere, saygıda kusur etmemiştir.
Bunu bizim çocuklarımızın kimilerinde bulamıyoruz.
İnsanın, yetiştiği çevrenin etkisinden kurtulması sanıldığından da büyük bir çaba ister. Bu çaba çok yönlü ve uzun soluklu olmak zorundadır. Çokları güçlüklerle karşılaşınca vaz geçer ve eski kalıbının içine dönüverir. Görebildiğim kadar, Fatih bunu yapmıyor, direniyor.
Fatih, dirense ne olur direnmese ne olur dememek gerekir. O benim gözümde, gelip çatımıza sığınmış ya da tünemiş özgün bir kuş gibidir. O isterse; hep birlikte yardımcı olacak, kuruyacak, sevecek bizimle birlikte gelişmesini sağlayacağız. Daha önceki ve son yazılarınla bunu ustalık düzeyinde yaptığını görüyor büyük sevinç duyuyorum.
Her ikinize de başarılar diler gözlerinizden öperim.
Celal İlhan