#1
29 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyeti Kuruldu
I.
Osmanlı Imparatorluğu 1299 dan 1923 e kadar tam 624 yıl varlığını devam ettirmiştir. Üç ayrı kıtaya sahip bu kırallık Anadolu halklarına neyi miras bırakmıştır? Osmanlı imparatorluğu şöyle güçlüydü, böyle şanlıydı tartışmaları yerine, bu imparatorluk niçin yıkıldı ?
Osmanlının kuruluşu, Selçuklu devletinin Mogol ordularına yenilmesiyle başlar. Anadolu yıllardır süren savaşlar ve yoksulluklardan bıkmıştır. Birlik ve beraberlik Osmanlı Oğulları tarafından bir ölçüde sağlanır. Ama Osmanlı Sultanları Anadoludan aldıkları bu güçle sürekli sınırlarını genişletme, nufuzlarını güçlendirme mücadelesi verirler. Bu iştah kabartan uğraşı zamanla dizginlenemez. Fatih Sultan Mehmet İstanbulu alarak, Doğu Roma İmparatorluğuna son verir. Yavuz Sultan Selim Filistin, Mısır ve Arap Yarımadasını Osmanlıya katar. Osmanlı İmparatorluğunun sınırları Hint Okyanusundan, Adriyatiğe kadar genişler. Ama Halklar sürekli vergi ve yoksullukla birlikte yaşamıştır. Hele hele Fatih ve Yavuz döneminde başlayan Türkmen katliammları tüm Anadoluda ne zalimlikler ve zülmün vukubulduğunu kanıtlamaktadır. İçte ve dışta sevilmeyen bir İmparatorluğun 624 yıl nasıl ayakta kaldığını irdelemek dürüst tarih ve toplum bilimcilerinin görevidir.
Benim edindiğim sonuçlar şunlardır:
Osmanlı Sultanları belli bir güce ulaşana kadar, Anadolu Felsefesiyle barışık yaşamışlardır. İlk hedefleri Rumeli olmuştur. Erenler, Ahiler ve Babalar misyonerliği ile Rumeli halklarının sempatisi oluşturulur. Bu sempati Sultanların fetih niyetleri için kullanılmıştır. Rumelinde kendini güçlendiren Osmanlı, İstanbulu fethederek gerçek gücünü isbatlamıştır. Bu devirden sonra Sultanlar Anadolu Felsefesini tümden terk ederler. Terk etmek bir yana Anadoluda Türkmen bırakmamak için yemin billah ant içerler. Yavuz Sultan Selim Mısırdan getirdiği 2000 kişilik İmam ordusuyla Anadolu Felsefesine karşı etkin bir mücadele yürütür. Sonunda Askeri güce sahip Sultanlar karlı çıkar. Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Mevlana, Şeyh Bedreddin, Pir Sultan Abdal ve nicelerinin birlikte oluşturduğu Hakikatcılık yerine, Osmanlı zoruyla Şeriatçılık Anadoluya şıranga edilir. Osmanlı Sultanları eğemenliklerini yalnız askeri güçle değil bilakis dini güçle dahada pekiştirmişlerdir. Gerici dini kesimlerin sıkı işbirliği sayesinde İmparatorluk üç kıtada hakimiyetini kurmuştur. Dinsel sömürü ve hürafalık hat safaya ulaşmıştır. Tamda bu nedenlerden dolayı İmparatorluk gerilemeye ve yıkılmaya başlar. Geçen asırlar içindeki gelişmelere, değişim ve yeni buluşlara Şeriat adına karşı çıkan Sultanlar, kocaman İmparatorluğun yıkılışını hazırlamışlardır. Avrupa Rönesans ve Reformla kendi kabuğunu yenilerken, Osmanlı karanlık uykusuna devam etmiştir. Yenilikleri dinsizlik olarak görmüş, bilim ve ilimden uzaklaşmıştır. Salt Sünni katı inancı aslında Osmanlının hezimetli sonunu getirmiştir! Sonuç olarak, Anadolu Felsefesiyle yükselişe geçen Osmanlı, Arabistan Sünni katı inancı inatlaşmasıyla duraklar ve yıkılır!
Bu yıkılış çok acıklıdır. Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Arabistan Avrupa Emperyalistlerinin kışkırtmalarıyla ayaklanırlar. Bilimde, teknikte, askeri güç ve yönetimde geri kalan Osmanlı, Emperyalistlere teslim bayrağını çekmek zorunda kalır. Yıkılışın bir çok nedeni vardır, ama en önemlisi dini bağnazlıkda direnen Sultanlar, kabuk değiştiren dünyayı kavrama aklından uzaklaşmışlardır.
Yalnız Anadolu halkını seven üç beş Osmanlı Aydını, Emperyalizme karşı Kuvayi Milliye Ordularıyla direnişe geçerler. İstanbulda ki Sultan ve Şeyhülislam Emperyalistlere karşı direnen Mustafa Kemal ve Arkadaşlarını fetvalarla cezalandırıp, öldürülmelerini talep ederler.
Anadolu Halkı, köle olarak yaşamaktansa Kuvayi Milliye saflarında Emperyalizme karşı savaşmayı tercih eder. Canla, başla mücadele eden Anadolu Halkı ve Önderleri, gerici Sultan ve Emperyalistleri Anadoludan def ederler! 29 Ekim 1923 de Cumhuriyet kurulur.
29 Ekim 1923 ve Cumhuriyetin Önemi
Cumhuriyet ile Anadolu Çağdaş Toplum olma yoluna girmiştir. Kula kulluk yerine Yurttaşlık bilincini ilke edinen Cumhuriyet, birlik, beraberlik, kardeşlik ve özğürlük şiarıyla ulus, halk ve demokrasi düşüncelerinin ülkemizde yer edinmesini sağlamıştır.
Cumhuriyetçiler, Anadoluya sırt çeviren Osmanlı Sultanlarının yerine halka sahip çıkmış en önemlisi türkçemizin diğer dillerin etkisinden kurtulması, ibadetin türkçe olması için çalışmışlardır. Halk eğitimine önem verilmiş, Latin alfabesi ve çağdaş giyim kuşamla, yurttaşlık bilinci geliştirilmiştir. Laik Dünya anlayışı, Cumhuriyetin olmazsa olmaz ilkesi olmuştur. Kadınlar yasal olarak eşit seviyeye getirilmiş, seçme seçilme hakkı onlarada tanınmıştır.
Nevar ki Osmanlı döneminde ki güçlerini kaybeden gericiler, Cumhuriyetle elde edilen özgürlük, eşitlik ve demokratik hakların geriletilmesi için gizli karşı devrim içinde örgütlenmiş, kazanımları geriletmek ve yok etmek için yoğun bir uğraş içine girmişlerdir. Bu mücadelerinde büyük yol alarak, faşist, işbirlikçi ve yobaz partiler aracılığı ile ülkemizi gericiliğe ve emperyalizme peşkeş çekme yarışındadırlar.
Ülkemizde özgürlük ve bağımsızlık atılımı kesintilere uğratılmış, devrimler ve laik anlayış rafa kaldırılmış, Diyanet İşleri Bakanlığı adı altında dini gericik epidemik bir hastalığa dönüştürülmüş, demokrasi sürekli makaslanır hale getirilmiştir. Şeyhlerin, şıhların, imamlar, hacı ve hocaların baştacı yapıldığı bir topluma doğru gidilmekte!
1923 lerin Cumhuriyeti geliştirilmediği gibi, onun dahada gerisine gidilmiştir.
Bu anlamıyla Kuvayi Milliye ve Mustafa Kemalin değeri iyi kavranmalı ve inkarcılardan uzak durulmalıdır.
Ülkemizi bu peşkemekeşden ancak Anadolu Felsefesi kurtaracaktır. İlimi, bilimi, Devrimciliği, Hümanizm ve Hoşgörüyü ilke edinen Anadolu Felsefesini Cumhuriyet Aydınları halkımıza anlatmalı, herkes için eşitlik özgürlük ve demokrasi ancak kendi ruhumuzdan üretilir!
Denecek çok şey var ama ben kısaca kendimi böyle özetliyorum. Ya siz ne dersiniz ? Yazın, birlikte tartışalım.
Selamlar
Ozan Şafak Altun
Hamburg 28 Ekim 2006